Pazar, Ekim 27, 2024
Ana sayfa YazarlarHayati İsaoğlu Hutbe: Teslimiyete örnek bir aile “İbrahim ailesi”

Hutbe: Teslimiyete örnek bir aile “İbrahim ailesi”

by İlkav Editor
309 👁
A+A-
Reset
https://youtu.be/BHSKGGXhqnk

Hutbe: Teslimiyete örnek bir aile “İbrahim ailesi”
“Kendisine (İbrahim’e) sonradan gelenler içinde iyi bir nam bıraktık”
(Saffat: 108)
Muhterem mü’minler bugün Hicrî Zilhicce ayının 10’u 1445/Pazar.
Rabbimiz hayatının her anını yalnız O’na kulluk bilinci ile geçiren bahtiyar müminlerden eylesin. Kurbanlarımız makbul ve bayramımız mübarek olsun.Bugünler içerisinde kurban ibadetinin de olduğu hac günleridir. Hac kıyametin bir provası hükmündedir. Çünkü onda statü, renk, makam, zenginlik, dünyevî kazanımlar yoktur. Tavafı ve telbiyesi ile tekbir ve sa’yi ile şeytan taşlamaları ve vakfesi ile ihramı ve kurbanı ile her bir rüknün hakkı verilerek yerine getirilmesi gereken önemli bir ibadettir. Günümüzde hac diğer ibadetlerde olduğu gibi genellikle fark edilerek yerine getirilmekten uzak bir anlayışla formel olarak, büyük meblağlar harcanarak uzun yıllar bekleyerek yapılabilen bir ibadettir. Biz bugün hutbemizde haccın kurban ibadeti boyutunu gündemleştireceğiz. Kurban kelime olarak yakınlaşmak, yakınlık anlamlarına gelmektedir. Istılâhî olarak Allah’a her şeyimizi feda etmenin sembolik bir ifadesi olarak kesime uygun hayvanların kuralına uygun olarak kesilmesidir.“Onların etleri ve kanları Allah’a ulaşmaz, ancak O’na sizin takvanız ulaşır.” (Hacc: 37) Âyette her ibadette olduğu gibi kurban ibadetinde de Allah’a ulaşacak olanın takva olduğu vurgusu çok önemlidir. Bu vurguyu Âdem (a)’ın oğullarının sundukları kurbanda da görebiliyoruz: “Allah ancak takva sahiplerinin yaptıklarını kabul eder.” (Mâide: 27)
Âyetler bize tevhidsiz, tekbirsiz, takvasız, bir kurbanın ancak bir et bayramı olabileceğini hatırlatmaktadır.Kurban denildiğinde ilk olarak hemen İbrahim ve oğlu İsmail akıllara gelmektedir.Kurban ibadetini yerine getirenler öncelikle Kur’an’dan İbrahim’i net olarak tanımalıdırlar.
Kur’an onu öncelikle; “ İbrahim, ne Yahudi, ne de Hıristiyandı. Ancak, O hanif bir Müslümandı, müşriklerden de değildi.” (Âl-i İmran: 67) 
“De ki: ‘Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir. O’nun hiç bir ortağı yoktur. Ben böyle emrolundum ve ben Müslüman olanların ilkiyim.”(En’âm: 162-163)
diye tanıtıyor devamla kavmi ile mücadelesini, “Hani onlar (İbrahim ve ümmeti) kavimlerine demişlerdi ki: ‘Biz, sizlerden ve sizin Allah ile beraber taptıklarınızdan gerçekten uzağız. Sizi (artık) tanımayıp inkâr ettik. Sizinle aramızda, Allah’a tek olarak iman edinceye kadar ebedî bir düşmanlık ve bir kin baş göstermiştir.” (Mümtahine: 4)  şeklinde net bir muvahhid kimliği çiziliyor.
Kurban kıssası Kur’an’da Sâffat suresi 101-108 âyetleri arasında anlatılır. Tefsirler konuya detaylı olarak yer vermişlerdir. Kıssada bizlere İbrahim (a) ve oğlu İsmail (a)’ın Allah’ın emrine gösterdikleri teslimiyet vurgulanmaktadır. Bir baba için yıllar sonra lutfedilen evladının kurban edilmesi emrine karşı teslimiyet göstermek kadar zor ve azim bir imtihan yoktur herhalde. Aynı zorluk evlat İsmail için de geçerlidir. Hâcer de Mü’min bir anne olarak en güzel teslimiyeti göstermiştir. Günümüz Müslümanlarının bu kıssadan alacağı çokça ibretler bulunmaktadır.Günümüzde kurban diğer ibadetlerde olduğu gibi özünden koparılarak bir et şölenine dönüşmüştür maalesef. Mandıralarda yapılan bu kesimler de, kurbanlıklara yapılan muamele de, diğer kesim şartları da çok dikkate alınmadan ibadet ve takvadan uzak ticârî kaygı ile yapılan sıradan bir iş gibi yapılmaktadır. Her şeyimiz gibi kurban ibadeti de tevhidden, ihlâstan, hasbilikten uzak bir et bayramına dönüşmüş durumdadır.
Kurbanlarımızı bizi Allah’a yakınlaştıracak birer vesile olarak bilmeli, âhiret sıkıntılarından kurtaracak imkân olarak görmeliyiz. Kurban ibadeti gerektiğinde Allah için en değerli olarak bilinen mal ve canın dahi feda edilebileceğinin önemli bir göstergesidir. Bugünlerde insanlık en hüzünlü, en acımasız, en duyarsız, en aşağılık günlerini yaşamakta ve birçok coğrafyada yıllardır devam eden katliam ve zulüm devam etmektedir. Dünya Gazze’de 7 Ekim’den bu yana tarihin en büyük soykırımına şahidlik etmektedir. “Aksâ Tufanı” operasyonu bahanesi ile Gazze yerle bir edildi. İçerisinde bebek-çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı insanların bulunduğu 10 binler katledildi. Bulunan konut ve binaların yüzde 80’i yıkıldı. Elektrik, su, yakıt, gıda gibi temel ihtiyaçlara ulaşmak nerede ise mümkün bulunmamakta, yüz binler acımasızca ve masumiyet dikkate alınmadan alçakça katledilmektedir. 8 aydır 5-10 milyonluk terörist çetesi tabii ki batılı zalimlerin desteği ile Hiroşima’ya atılan bombaların kaç katını Gazze’ye, 360 km karelik toprak parçasına attı.
Dünya en acımasız, en duyarsız, en bedbaht günlerini yaşıyor. Gazze’de insanlık ölüyor, ama direniş devam ediyor. Gazze’nin yiğitleri bu yokluğa ve bütün olumsuzluklara rağmen direnmeye, ümmetin onurunu korumaya, ülkelerini her şeyin pahasına savunmaya devam ediyor.
Bedeni orada olamasa da yüreği Gazze’de olanlara selam olsun. Ümmetin kurban bayramı mübarek olsun.
16.06.2024
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon