1,8K
Hutbe: Kurban; Her Ümmet’e Meşru Kılınan İbadet
“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. İşte sizin ilahınız bir tek ilahtır. Şu halde yalnız O’na teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele!” (Hacc: 34)
Yüceler yücesi Allah’a hamdolsun ki bir bayramı daha idrak ettik. O bayram ki; yaklaşmayı, yakınlaşmayı öğretir bize. Bize bizden daha yakın olana…
Kutlu bir eylemle sevdiklerimizden vermeyi, sevindirilmesi gerekenlere ulaşmayı anlatır bize… Paylaşma ve dayanışmanın getirdiği ruh bizi birbirimize yaklaştırır. Coğrafi uzaklıklar kalplerde yakınlaşır. Bayramdır çünkü, verilecek selamımız, uzatılacak elimiz vardır. Kalplerimizi pekiştirecek rahmettir aradığımız. Buna vesiledir bayram. Çünkü adı kurbandır.
Kurban kesmek, bütün vahyi dinlerde bir tek Allah’a ibadetin önemli bir bölümüdür. Allah, tevhidi aşılamak için insanların kendisinden başkası adına kurban kesmelerini yasaklamıştır. Bu Allah’tan başkası önünde yapılması yasaklanan diğer şeylerle de uyum içindedir. Mesela; Allah’tan başkası önünde secde etmek, Allah’tan başkasına ibadet etmek, Allah’tan başkasına istianede (yardım dileğinde) bulunmak, Allah’tan başkası adına yemin etmek, Allah’ın belirlediği yerler dışındaki yerleri kutsal kabul edip ziyaret etmek, Allah’tan başkası için oruç tutmak gibi tevhidi bozan inanç ve amellerden uzak durmak.
Kurban; insanı Allah’a yaklaştıran şey demektir. Bu bir ibadet ve hürmet ifadesidir ki, kurbanla insan Allah’a yaklaşmaya çalışır ya da kurban insanı Allah’a yaklaştırır. Bu yaklaşma elbette maddi anlamda bir yaklaşma değil, Onun rızasına ve sevgisine yaklaşmaktır.
Kurban; bir alışveriştir. Allah’la kulu arasındaki çok karlı ticaretin sembolüdür. İstenen can ve mal, karşılığında ödenen ise cennettir. Cennetin de, mal ve canın da gerçek sahibi O olduğu halde hükmündeki tasarrufunu göstermek için, bağ bağışladığı kulundan, hikmeti gereği bir salkım ister ki, daha büyük bağlar ve bahçeler yani cennetler ihsan etsin.
Kurban; varlığın sahibine yönelişi sembolize eder. İnsanın emrine verilen maddenin yine O’nun emrine sunulmasıdır. Ya da “o benim kurbanımdı, ben ise Senin kurbanınım” demektir.
Kurban; fedakarlıktır. Babanın oğlunu, oğulun canını feda etme iradesidir.
Kurban; hayvanın insana verdiği en soylu derstir. Baş koymanın, kendini adamanın ve fedakarlığın dersi.
Kurban; ebedi olanı geçiciye, ahireti dünyaya, ameli söze tercih etmektir.
Kurban; yaşamak ve yaşatmak için ölmenin öbür adıdır.
Allah’a yaklaşmak ancak ihlas ve samimiyetle yani Allah’ı gereği gibi sevmekle olur. Kurban; bu sevginin bir aracıdır. Mü’min kurban keserek bu sevgisini gösterir.
Kurban; peynir gemileri bile lafla yürümezken, İslam gemisini lafla yürütmeye çalışanların aksine, karaya oturmuş bu gemiyi yeniden yüzdürmek için denizler akıtmanın, firavunlar için Kızıldenizler peyda etmenin talimidir.
İslam tarihine baktığımızda kurban ile sembolize olmuş iki isim karşımıza çıkar, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail…
“(İbrahim) Dedi ki: Rabbim, bana salihlerden (bir çocuk) bağışla. Biz de ona itaatkar bir oğul müjdesini verdik. Ne zaman ki o, babasının yanı sıra yürümeye başlayınca dedi ki: Oğulcağızım! Gerçekten ben rüyamda seni boğazladığımı görüyorum. Bak! Artık, sen ne düşünürsün? (Oğlu) dedi ki: Babacığım, emrolunduğun şeyi yap! İnşaAllah beni sabredenlerden bulacaksın. Böylece ikisi de teslim olup onu alnı üzere yıkınca, Biz ona ‘Ey İbrahim, diye seslendik, rüyanı tasdik ettin. Biz, muhakkak ihsan edicileri böyle mükafaatlandırırız. Muhakkak bu apaçık bir imtihandı. Biz de ona büyük bir kurbanlıkla fidye verdik. Sonra gelenler arasında da ona (iyi bir nam) bıraktık.” (Saffat: 100-108)
Hz. İbrahim çok sevdiği İsmail’ini yüceler yücesi Allah için feda etme iradesi göstermişti. Sen de kendi İsmail’ini ona en çok bağlı olduğun ve onu en çok sevdiğin zaman kurban etmelisin ki, kurbanın en değerli olsun.
Sen! Kim ve ne olursa olsun beraberinde kurban etmek için İsmail’ini getirmelisin. Hz. İsmail Hz. İbrahim’in yanında ne kadar sevgiliyse senin yanında da o kadar sevgili olanın olması gerekir İsmail’in…
İnancını ne zayıflatıyorsa, gitmekten ne alıkoyuyorsa, sorumluluk kabul etmekten ne çekip çeviriyorsa, kendi kendinle olmana ne sebep oluyorsa, çağrıyı duymana ve gerçeği itiraf etmene ne engel oluyorsa, kaçmaya ne zorluyorsa, rahatın için bahaneler bulmana ne yol açıyorsa, seni ne kör ve sağır ediyorsa, işte odur senin kurban edeceğin…
Ne zaman ki Habil gibi en güzelini ve en sevdiğini kurban verirsen Rabbe o zaman onun gibi kurban olmaya hak kazanmışsın demektir. Ve önünde Zekeriya’lar, Yahya’lar, Sümeyye’ler, Yasir’ler, Mus’ab’lar, Ali’ler, Hüseyin’ler önder olarak duracaktır. Karanlık gecelerini aydınlatan o kurbanların yolunda yürümek için İsmail ol ve düş yollara ve sabret ve bekle Rabbinin vereceği emri.
31.07.2020
Hazırlayan: Emrullah AYAN