Pazar, Eylül 8, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Tevhid, İlk İnsanla Son İnsanı Birbirine Bağlayan Bir Sistemdir.

Hutbe: Tevhid, İlk İnsanla Son İnsanı Birbirine Bağlayan Bir Sistemdir.

by İlkav Editor
1,1K 👁
A+A-
Reset

Hutbe:  Tevhid,  İlk İnsanla Son İnsanı Birbirine Bağlayan Bir Sistemdir.    
“Gerçekten, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet, Ben de sizin Rabbinizim; o halde Bana ibadet edin.” (Enbiya: 92)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Recep ayının 28’i 1442/CumaSizin şu ümmetiniz, peygamberler ümmeti tek bir ümmettir. Tek bir inanç sistemine uymaktadır. Tek bir hareket metodunu izlemektedir. O da sadece Allah'a yönelmektir, başkasına değil, başka otoritelere değil…                                                                                                                   

Yeryüzünde tek bir ümmet, gökte tek bir Rabb. O'ndan başka ilah yoktur. O'nun dışında kulluk edilecek ilah yoktur. Tek bir kanun doğrultusunda hareket eden tek bir ümmet… Yerde ve gökte yürürlükte olan tek bir iradeye şahidlik eden tek bir ümmet… Bu noktada sunduğumuz bu açıklama, tevhid inancını vurguluyor. Evrene egemen yasalarla, varlıklar âlemini yönlendiren kanunlarla birlikte tevhid inancına şahidlik ediyorlar. Yaratıcının tek oluşuna şahidlik eden evrensel yasalar ile yüce Allah'ın ümmetin ve inanç sisteminin birliğine şahidlik eden peygamberleri davetçiler olmak üzere göndermesine ilişkin yasa sunuluyor.
İslam, insanlığa ilişki ve bağlantıların hakikati ile ilgili yepyeni bir düşünce sistemi getirmiştir. Geldiği gün kıymetler ve değerlendirmelerin mahiyeti ile bu kıymetler ve bu değerlendirmelerin alınacağı cihetin içyüzü ile ilgili yeni bir düşünce tarzı ile gelmiştir.
İslâm, insanı Rabbine döndürmek, Rabbinin otoritesini ölçü ve değerlerin alınacağı tek otorite kılması, insanın varlık ve hayat görüşünü o tek otorite kaynağına dayandırmak, insanlar arası ilişkilerde bu otoriteyi tek dayanak olarak benimsemek için gelmiştir. Çünkü insan, O’nun iradesi ile yaratılmış, dünyaya gelmiş ve yine O’na dönecektir. İslâm, insanlar arasında onları Allah’a bağlayan tek bir ilişki ve bağlantı gerekçesi bulunduğunu, bu bağ kalmayınca insanlar arasında sevgi ve yakınlık kalmayacağını belirtmek için gelmiştir.
Tevhid, ilk insanla son insanı birbirine bağlayan sistemdir. İlk insana ne emredilmişse, son insana da o emredilmektedir. İlk insan da aynı kaynağa bağlıdır, son insan da. Bu bakımdan, sonradan gelen insanlar kendinden önceki insanların koydukları hükümlere bağlı olmaktan kurtulduğu ve böylece önceden ve sonradan yeryüzüne gelmiş olmak aralarında bir adaletsizliğe yol açmadığı gibi, birbirlerine tarih boyunca uzanan kopmaz bir bağla da bağlanmış olmaktadırlar. Bu bağ, Allah’ın bütün insanlar için uzattığı bir bağdır, bu bağa tutunanlar tarihin hangi döneminde ve yeryüzünün hangi parçasında yaşamış olurlarsa olsunlar, birbirleriyle kardeştirler; bu ârızî sebeplerin, kan, zaman ve yer gibi ârızî bağların sebep olduğu bir kardeşlik değil, ebediyete uzanan kesilmez bir kardeşliktir. Bu bağa tutunmayanlar, birbirleriyle kardeş de olsalar aynı ana, babadan doğmuş, aynı yerde ve aynı zamanda yaşamış da olsalar kardeş olamazlar. Çünkü bu kardeşlik belli bir zaman için belli bir yerde var olan ve sonra ebediyen kaybolan bir kardeşlik değil, yaratılışın başlangıcından bu yana var olan ve sonsuza değin varlığını sürdürecek olan kopmaz bir kardeşliktir.             

“Nuh, Rabbine dua edip dedi ki: ‘Rabbim, oğlum benim ailemdendi; Senin va’din haktır ve Sen hükmedenlerin en iyi hükmedenisin.’ (Allah) dedi ki; ‘Ey Nuh! Muhakkak o senin ailenden değildi; onun yaptığı salih olmayan bir iştir. Hakkında ilim sahibi olmadığın bir şeyi benden isteme; sana cahillerden olmaman için öğüt veriyorum.’ “ (Hud: 45, 46)
“Muhakkak ben Allah’a iman etmeyen ve Ahireti de inkar eden bir kavmin dinini bıraktım; atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum, Allah’a herhangi bir şekilde ortak koşmak yoktur bizde.” (Yusuf: 37, 38)
“Gerçekten, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet, Ben de sizin Rabbinizim; o halde Bana ibadet edin.” (Enbiya: 92)

Bu tevhid insanlar arasında, yüzyıllar arasında ve bölgeler arasında yapay ayırımlara izin vermez; çünkü bunlar insanın elinde değildir. İnsanın doğduğu yer, doğduğu çevre, doğduğu zaman ve şekli, rengi konusunda hiçbir etkinliği yoktur. Eğer, bu tür özellikler insanlar arasında ayırıma yol açarsa, bu kuşkusuz çok büyük bir zulüm demektir. Oysa tevhid tek olan Allah’ın dini olarak adalet temeli üzerine oturur. O, bu tür ayırımları bir anlaşma, tanışma aracı ve Allah’ın gücünü, ilmini ve rahmetini gösteren ayetler olarak kabul eder:
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” (Hucurat: 13)
Ebu Musa el-Eş’ari (R.A)’den gelen bir rivayete göre Rasulullah (S) şöyle dedi:                  

“Mü’minin mü’mine bağlılığı parçaları birbirini bütünleyen bir bina gibidir dedikten sonra bunu tarif için Rasulullah (S) parmaklarını birbirine geçirdi.” (Buhari, Müslim)
Yine Rasulullah (S) şöyle buyurdu:
“Hiç biriniz kendiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için de istemedikçe (tam manasıyla) iman etmiş olmazsınız.” (Buhari)
12.03.2021
Hazırlayan: Emrullah AYAN 

Ekitap için tıklayın

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

Hutbe: Tevhid, İlk İnsanla Son İnsanı Birbirine Bağlayan Bir Sistemdir.

by İlkav Editor
1,6K 👁
A+A-
Reset

Hutbe:  Tevhid,  İlk İnsanla Son İnsanı Birbirine Bağlayan Bir Sistemdir.                                                  

Gerçekten, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet, Ben de sizin Rabbinizim; o halde Bana ibadet edin.” (Enbiya: 92)

İslam, insanlığa ilişki ve bağlantıların hakikati ile ilgili yepyeni bir düşünce sistemi getirmiştir. Geldiği gün kıymetler ve değerlendirmelerin mahiyeti ile bu kıymetler ve bu değerlendirmelerin alınacağı cihetin içyüzü ile ilgili yeni bir düşünce tarzı ile gelmiştir.
İslam, insanı Rabbine döndürmek, Rabbinin otoritesini ölçü ve değerlerin alınacağı tek otorite kılması, insanın varlık ve hayat görüşünü o tek otorite kaynağına dayandırmak, insanlar arası ilişkilerde bu otoriteyi tek dayanak olarak benimsemek için gelmiştir. Çünkü insan, O’nun iradesi ile yaratılmış, dünyaya gelmiş ve yine O’na dönecektir. İslam, insanlar arasında onları Allah’a bağlayan tek bir ilişki ve bağlantı gerekçesi bulunduğunu, bu bağ kalmayınca insanlar arasında sevgi ve yakınlık kalmayacağını belirtmek için gelmiştir.
Tevhid, ilk insanla son insanı birbirine bağlayan sistemdir. İlk insana ne emredilmişse, son insana da o emredilmektedir. İlk insan da aynı kaynağa bağlıdır, son insan da. Bu bakımdan, sonradan gelen insanlar kendinden önceki insanların koydukları hükümlere bağlı olmaktan kurtulduğu ve böylece önceden ve sonradan yeryüzüne gelmiş olmak aralarında bir adaletsizliğe yol açmadığı gibi, birbirlerine tarih boyunca uzanan kopmaz bir bağla da bağlanmış olmaktadırlar. Bu bağ, Allah’ın bütün insanlar için uzattığı bir bağdır, bu bağa tutunanlar tarihin hangi döneminde ve yeryüzünün hangi parçasında yaşamış olurlarsa olsunlar, birbirleriyle kardeştirler; bu arızi sebeplerin, kan, zaman ve yer gibi arızi bağların sebep olduğu bir kardeşlik değil, ebediyete uzanan kesilmez bir kardeşliktir. Bu bağa tutunmayanlar, birbirleriyle kardeş de olsalar aynı ana, babadan doğmuş, aynı yerde ve aynı zamanda yaşamış da olsalar kardeş olamazlar. Çünkü bu kardeşlik belli bir zaman için belli bir yerde var olan ve sonra ebediyen kaybolan bir kardeşlik değil, yaratılışın başlangıcından bu yana var olan ve sonsuza değin varlığını sürdürecek olan kopmaz bir kardeşliktir.             

 “Nuh, Rabbine dua edip dedi ki: ‘Rabbim, oğlum benim ailemdendi; Senin va’din haktır ve Sen hükmedenlerin en iyi hükmedenisin.’ (Allah) dedi ki; ‘Ey Nuh! Muhakkak o senin ailenden değildi; onun yaptığı salih olmayan bir iştir. Hakkında ilim sahibi olmadığın bir şeyi benden isteme; sana cahillerden olmaman için öğüt veriyorum.’ “ (Hud: 45, 46)
“Muhakkak ben Allah’a iman etmeyen ve Ahireti de inkar eden bir kavmin dinini bıraktım; atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum, Allah’a herhangi bir şekilde ortak koşmak yoktur bizde.” (Yusuf: 37, 38)
“Gerçekten, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet, Ben de sizin Rabbinizim; o halde Bana ibadet edin.” (Enbiya: 92)

Bu tevhid insanlar arasında, yüzyıllar arasında ve bölgeler arasında yapay ayırımlara izin vermez; çünkü bunlar insanın elinde değildir. İnsanın doğduğu yer, doğduğu çevre, doğduğu zaman ve şekli, rengi konusunda hiçbir etkinliği yoktur. Eğer, bu tür özellikler insanlar arasında ayırıma yol açarsa, bu kuşkusuz çok büyük bir zulüm demektir. Oysa tevhid tek olan Allah’ın dini olarak adalet temeli üzerine oturur. O, bu tür ayırımları bir anlaşma, tanışma aracı ve Allah’ın gücünü, ilmini ve rahmetini gösteren ayetler olarak kabul eder:

“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.” (Hucurat: 13)
Ebu Musa el-Eş’ari (R.A)’den gelen bir rivayete göre Rasulullah (S) şöyle dedi:                  

“Mü’minin mü’mine bağlılığı parçaları birbirini bütünleyen bir bina gibidir dedikten sonra bunu tarif için Rasulullah (S) parmaklarını birbirine geçirdi.” (Buhari, Müslim)

Yine Rasulullah (S) şöyle buyurdu:
“Hiç biriniz kendiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için de istemedikçe (tam manasıyla) iman etmiş olmazsınız.” (Buhari)

                                                                                                                       09.02.2018
                                                                                                       Hazırlayan: Emrullah AYAN

 

 

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

Hutbe: Tevhid, İlk İnsanla Son İnsanı Birbirine Bağlayan Bir Sistemdir.

by İlkav Editor
3,K 👁
A+A-
Reset

Hutbe:  Tevhid,  İlk İnsanla Son İnsanı Birbirine Bağlayan Bir Sistemdir.                                                  

Gerçekten, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet, Ben de sizin Rabbinizim; o halde Bana ibadet edin.” (Enbiya: 92)
İslam, insanlığa ilişki ve bağlantıların hakikati ile ilgili yepyeni bir düşünce sistemi getirmiştir. Geldiği gün kıymetler ve değerlendirmelerin mahiyeti ile bu kıymetler ve bu değerlendirmelerin alınacağı cihetin içyüzü ile ilgili yeni bir düşünce tarzı ile gelmiştir.


İslam, insanı Rabbine döndürmek, Rabbinin otoritesini ölçü ve değerlerin alınacağı tek otorite kılması, insanın varlık ve hayat görüşünü o tek otorite kaynağına dayandırmak, insanlar arası ilişkilerde bu otoriteyi tek dayanak olarak benimsemek için gelmiştir. Çünkü insan, O’nun iradesi ile südur etmiş, dünyaya gelmiş ve yine O’na dönecektir. İslam, insanlar arasında onları Allah’a bağlayan tek bir ilişki ve bağlantı gerekçesi bulunduğunu, bu bağ kalmayınca insanlar arasında sevgi ve yakınlık kalmayacağını belirtmek için gelmiştir.


Tevhid, ilk insanla son insanı birbirine bağlayan sistemdir. İlk insana ne emredilmişse, son insana da o emredilmektedir. İlk insan da aynı kaynağa bağlıdır, son insan da. Bu bakımdan, sonradan gelen insanlar kendinden önceki insanların koydukları hükümlere bağlı olmaktan kurtulduğu ve böylece önceden ve sonradan yeryüzüne gelmiş olmak aralarında bir adaletsizliğe yol açmadığı gibi, birbirlerine tarih boyunca uzanan kopmaz bir bağla da bağlanmış olmaktadırlar. Bu bağ, Allah’ın bütün insanlar için uzattığı bir bağdır, bu bağa tutunanlar tarihin hangi döneminde ve yeryüzünün hangi parçasında yaşamış olurlarsa olsunlar, birbirleriyle kardeştirler; bu arızi sebeplerin, kan, zaman ve yer gibi arızi bağların sebep olduğu bir kardeşlik değil, ebediyete uzanan kesilmez bir kardeşliktir. Bu bağa tutunmayanlar, birbirleriyle kardeş de olsalar aynı ana, babadan doğmuş, aynı yerde ve aynı zamanda yaşamış da olsalar kardeş olamazlar. Çünkü bu kardeşlik belli bir zaman için belli bir yerde var olan ve sonra ebediyen kaybolan bir kardeşlik değil, yaratılışın başlangıcından bu yana var olan ve sonsuza değin varlığını sürdürecek olan kopmaz bir kardeşliktir:  “Nuh, Rabbine dua edip dedi ki: ‘Rabbim, oğlum benim ailemdendi; senin vadin haktır ve sen hükmedenlerin en iyi hükmedenisin.’ (Allah) dedi: ‘Ey Nuh! Muhakkak o senin ailenden değildi; onun yaptığı Salih olmayan bir iştir. Hakkında ilim sahibi olmadığı bir şeyi benden isteme; sana cahillerden olmaman için öğüt veriyorum.’ “ (Hud: 45, 46)
“Muhakkak ben Allah’a iman etmeyen ve Ahireti de inkar eden bir kavmin dinini bıraktım; atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum, Allah’a herhangi bir şekilde ortak koşmak yoktur bizde.” (Yusuf: 37, 38)
“Gerçekten, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet, ben de sizin Rabbinizim; o halde bana ibadet edin.” (Enbiya: 92)

Bu tevhid insanlar arasında, yüzyıllar arasında ve bölgeler arasında yapay ayırımlara izin vermez; çünkü bunlar insanın elinde değildir. İnsanın doğduğu yer, doğduğu çevre, doğduğu zaman ve şekli, rengi konusunda hiçbir etkinliği yoktur. Eğer, bu tür özellikler insanlar arasında ayırıma yol açarsa, bu kuşkusuz çok büyük bir zulüm demektir. Oysa tevhid tek olan Allah’ın dini olarak adalet temeli üzerine oturur. O, bu tür ayırımları bir anlaşma, tanışma aracı ve Allah’ın gücünü, ilmini ve rahmetini gösteren ayetler olarak kabul eder.

Ekitap için tıklayın


Ebu Musa el-Eş’ari (R.A)’den gelen bir rivayete göre Rasulullah (S) şöyle dedi:
“Mü’minin mü’mine bağlılığı parçaları birbirini bütünleyen bir bina gibidir dedikten sonra bunu tarif için Rasulullah (S) parmaklarını birbirine geçirdi.” (Buhari, Müslim)


Yine Rasulullah (S) şöyle buyurdu:
“Hiç biriniz kendiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için de istemedikçe (tam manasıyla) iman etmiş olmazsınız.” (Buhari)

                                                                                                                          06.11.2015
                                                                                                           Hazırlayan: Emrullah AYAN

 

 

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

Hutbe: Tevhid, İlk İnsanla Son İnsanı Birbirine Bağlayan Bir Sistemdir.

by İlkav Editor
3,K 👁
A+A-
Reset

İslam, insanlığa ilişki ve bağlantıların hakikati ile ilgili yepyeni bir düşünce sistemi getirmiştir. Geldiği gün kıymetler ve değerlendirmelerin mahiyeti ile bu kıymetler ve bu değerlendirmelerin alınacağı cihetin içyüzü ile ilgili yeni bir düşünce tarzı ile gelmiştir.

İslam, insanı Rabbine döndürmek, Rabbinin otoritesini ölçü ve değerlerin alınacağı biricik otorite kılması, insanın varlık ve hayat görüşünü o biricik otorite kaynağına dayandırmak, insanlar arası ilişkilerde bu otoriteyi tek dayanak olarak benimsemek için gelmiştir. Çünkü insan, O’nun iradesi ile südur etmiş, dünyaya gelmiş ve yine O’na dönecektir. İslam, insanlar arasında onları Allah’a bağlayan tek bir ilişki ve bağlantı gerekçesi bulunduğunu, bu bağ kalmayınca insanlar arasında sevgi ve yakınlık kalmayacağını belirtmek için gelmiştir.

Tevhid, ilk insanla son insanı birbirine bağlayan sistemdir. İlk insana ne emredilmişse, son insana da o emredilmektedir. İlk insan da aynı kaynağa bağlıdır, son insan da. Bu bakımdan, sonradan gelen insanlar kendinden önceki insanların koydukları hükümlere bağlı olmaktan kurtulduğu ve böylece önceden ve sonradan yeryüzüne gelmiş olmak aralarında bir adaletsizliğe yol açmadığı gibi, birbirlerine tarih boyunca uzanan kopmaz bir bağla da bağlanmış olmaktadırlar. Bu bağ, Allah’ın bütün insanlar için uzattığı bir bağdır, bu bağa tutunanlar tarihin hangi döneminde ve yeryüzünün hangi parçasında yaşamış olurlarsa olsunlar, birbirleriyle kardeştirler; bu arızi sebeplerin, kan, zaman ve yer gibi arızi bağların sebep olduğu bir kardeşlik değil, ebediyete uzanan kesilmez bir kardeşliktir. Bu bağa tutunmayanlar, birbirleriyle kardeş de olsalar aynı ana, babadan doğmuş, aynı yerde ve aynı zamanda yaşamış da olsalar kardeş olamazlar. Çünkü bu kardeşlik belli bir zaman için belli bir yerde var olan ve sonra ebediyen kaybolan bir kardeşlik değil, yaratılışın başlangıcından bu yana var olan ve sonsuza değin varlığını sürdürecek olan kopmaz bir kardeşliktir:  

“Nuh, Rabbine dua edip dedi ki: ‘Rabbim, oğlum benim ailemdendi; senin vadin haktır ve sen hükmedenlerin en iyi hükmedenisin.’ (Allah) dedi: ‘Ey Nuh! Muhakkak o senin ailenden değildi; onun yaptığı Salih olmayan bir iştir. Hakkında ilim sahibi olmadığı bir şeyi benden isteme; sana cahillerden olmaman için öğüt veriyorum.’ “ (Hud: 45, 46)

Ekitap için tıklayın

“Muhakkak ben Allah’a iman etmeyen ve Ahireti de inkar eden bir kavmin dinini bıraktım; atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum, Allah’a herhangi bir şekilde ortak koşmak yoktur bizde.” (Yusuf: 37, 38)

“Gerçekten, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmet, ben de sizin Rabbinizim; o halde bana ibadet edin.” (Enbiya: 92)

Bu tevhid insanlar arasında, yüzyıllar arasında ve bölgeler arasında yapay ayırımlara izin vermez; çünkü bunlar insanın elinde değildir. İnsanın doğduğu yer, doğduğu çevre, doğduğu zaman ve şekli, rengi konusunda hiçbir etkinliği yoktur. Eğer, bu tür özellikler insanlar arasında ayırıma yol açarsa, bu kuşkusuz çok büyük bir zulüm demektir. Oysa tevhid tek olan Allah’ın dini olarak adalet temeli üzerine oturur. O, bu tür ayırımları bir anlaşma, tanışma aracı ve Allah’ın gücünü, ilmini ve rahmetini gösteren ayetler olarak kabul eder.

Ebu Musa el-Eş’ari (R.A)’den gelen bir rivayete göre Rasulullah (S) şöyle dedi:

“Mü’minin mü’mine bağlılığı parçaları birbirini bütünleyen bir bina gibidir dedikten sonra bunu tarif için Rasulullah (S) parmaklarını birbirine geçirdi.” (Buhari, Müslim)

Yine Rasulullah (S) şöyle buyurdu:
“Hiç biriniz kendiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için de istemedikçe (tam manasıyla) iman etmiş olmazsınız.” (Buhari)

14.11.2014
Hazırlayan: Emrullah AYAN

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon