Salı, Ekim 8, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Şeytan ve Dostlarından Allah’a Sığının

Hutbe: Şeytan ve Dostlarından Allah’a Sığının

by İlkav Editor
999 👁
A+A-
Reset
Hutbe: Şeytan ve Dostlarından Allah’a Sığının 
“Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (A’raf: 200)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Zilhicce ayının 2’si 1443/Cuma 
Sığınmak manasındaki A-V-Z kökünden türeyen istiâze kelimesi Kur’an terminolojisinde Allah’a sığınmak, sığınma isteğinde bulunmak gibi anlamlar taşır. 
İçinde, şeytandan Allah’a sığınma bulunduğu için “eûzü billâhi” diye başlayan cümlenin bir adı da İstiâze olmuştur. Bu cümleyi okumaya da istiâze denir. 
Kur’an-ı Kerîm’de istiâze Allah lafzı ile yedi, rabb ile sekiz, rahmân ismi ve cin kelimesiyle birer defa olmak üzere on yedi âyette geçmektedir. İstiâze konusuna hadislerde de genişçe yer verilmiştir. Bu hadislerde Rasulullah (S) bütün kötü sıfatlardan, fayda vermeyen işlerden, şeytanın vesvesesinden, dünya ve âhirette insana eziyet veren şeylerden Allah’a sığınmıştır.  
Kötülüklerden ve şeytandan Allah’a sığınmaya ilişkin âyetlerden oluşan son iki sûre olan Felâk ve Nâs sûreleri de Muavvizeteyn (sığındıranlar) diye anılır. Bu kelime de istiâze ile aynı köktendir. 
Kur’an kendisini okumaya başlayanların istiâzede bulunmalarını yani “eûzü billahi mineşşeytânirracîm” “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım” cümlesini okumalarını istemektedir. (Nahl: 98) Bu, Kur’an okumanın Kur’an tarafından gösterilen şartıdır. 
Buradaki istiâze cümlesi, eğer sadece dilde değil gönüllerde de yer bulur, salih amellerimizin itici gücü olursa hiç kuşkusuz etrafımızdaki tüm şer güçlere karşı bir güvenlik kuşağı oluşturacaktır. 
Nahl: 98. âyetin açık beyanlarına göre Kur’an okumak istediğimiz zaman, istiâze yapmak farzdır. Çünkü Kur’an okumak, biz mü’minler için dünyevî nüfuz, toplumsal itibar, zenginlik, şöhret gibi azdıran şeytânî amellerden Allah’ın dinine hicret etmektir. İşte istiâze ve besmele de hicretin anahtarı, tekâmül yolculuğunun ilk aracıdır. 
İstiâze, diğer bir ifadeyle eûzü besmele; bütün insan ve cin şeytanlarından, görünen görünmeyen bütün şer güçlerden iman ve hidayetimizi korumak üzere Allah’a sığınmaktır.  
‘Şeytan’ kelimesinin ‘uzaklaştıran’ anlamına geldiğini göz önünde tutarak söylersek; istiâze, Allah’a sığınmak, O’na yaklaşmaktır. İstiâze kurbiyettir, kurbandır; yaklaşmak, yakınlaşmak ve yakınlık kurmak için eylemimizi daha işin başından Allah’a adamak, O’na sunmaktır. 
İstiâze, bizi Allah’tan ‘uzaklaştıran’ her türlü güce, her türlü şeytânî fısıltıya karşı manevî destek istemektir. Şeytan ile kurban arasında ters orantı vardır: Allah’a yakın olan şeytana uzak, şeytana yakın olan da Allah’a uzaktır. 
İstiâze; vesveseye karşı tevhid ekseninde yükselen derin bir şuura ermek ve şeytanların ayartmalarına karşı bir bilinç hazırlığı yapmaktır. İşte istiâze, bizi hak yolumuzdan çeviren şeytanlara karşı onurlu ve dik bir duruşun simgesidir. İster cinlerden olsun, ister insanlardan olsun, ister siyâsî-sosyal içerikli olsun, isterse sağdan/soldan, önden/arkadan yaklaşmış olsun şeytanların vesvesesini tanımalı onlara karşı istiâze ile bir mücadele şekli geliştirmeliyiz. 
Zayıf ve korunmaya muhtaç olan, tek başına yaşama kabiliyetinden mahrum bulunan insanlar için bir güce sığınmak, kendisinden üstün olan ya da üstün zannettiği bir güçten yardım istemek her zaman bir ihtiyaçtır. Eğer kişi Allah’a sığınırsa -ki o en güvenli sığınaktır- O, hiçbir zaman sığınanı geri çevirmez, tehlikeye atmaz. 
Gerek insanlardan gerekse de cinlerden olan şeytanlara sığınanların sonu ise her zaman hüsrandır. Bir yol bulayım, diye şeytanlara sığınanlar yolsuz kalır. Şeytanlar, bir çıkış yolu bulmak için kendilerine sığınanların şaşkınlığını daha da artırır. Çünkü şeytanlar gerçek dost değil, kendileriyle birlikte ebedî azaba düşürmek istediklerini çoğaltmak isteyen vesvese kaynağı şer güçlerdir. Vesvese ile ebedî azaba çağırmak istedikleri insanlarla şeytanlar arasında da istiâze ilişkisi vardır. 
İstiâze ile Allah’a sığınmak, kişiliği çürüten gurur hastalıklarına karşı koruyup kollar. Çünkü bir tevâzu ifadesi olan istiâze, büyüklenerek hakikate karşı yüz çevirmeyi önler. Çünkü istikbarla büyüklenenler kalplerini Allah’ın arındırmasına kapatırlar. 
Yüce Allah biz mü’minler için, Kur’an’da istiâzenin çeşitli kullanım örneklerini beyan etmiştir. Hangi kalıpla gelirse gelsin istiâze, mü’minlerin tüm tâğutlara ve bütün yeryüzünde taşkınlık yapanlara karşı Allah’a sığınmasıdır. Çünkü yüce Allah, en güvenli sığınak, O’nun âyetleri en güvenli sığınağa götüren yoldaki işaretlerdir. 
Sonuç olarak; bütün eylemlerimizde, bütün amellerimizde ve Kur’an okumaya girişmeden önce istiâze yani Allah’a sığınmak mü’mince şiarlarımızdandır. 
Müslüman; Allah’a davet eder, kendine değil. Allah’a davet eden mü’min ibadeti bozmamak için yüreğini de ona göre formatlar ve tezkiye eder. 
Hayat devam ettiği sürece imtihan, imtihan devam ettiği müddetçe de bir ayartma vesilesi olan şeytanların vesveseleri devam edecektir. Öyleyse vesveseye karşı kavlî, fiilî bir karşı koyuş, dik bir duruş sergilemek de imanımızın bir gereğidir.
Şeytanların günaha sevk eden tüm dürtülerinden Allah’a sığınarak yaşamak, biz mü’minlerin hayat tarzı olmalıdır. Nasıl şeytanlara sığınmak zalimlerin, kâfirlerin, müşriklerin, münafıkların kimliği ise Allah’a sığınmak da biz mü’minlerin kimliğidir.
01.07.2022
Hazırlayan: Emrullah AYAN
 

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

Hutbe: Şeytan ve Dostlarından Allah’a Sığının

by İlkav Editor
4,K 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Şeytan ve Dostlarından Allah’a Sığının
“Eğer şeytandan bir kışkırtma seni dürterse, hemen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (A’raf: 200)

Sığınmak manasındaki A-V-Z kökünden türeyen bu kelime Kur’an terminolojisinde Allah’a sığınmak, sığınma isteğinde bulunmak gibi anlamlar taşır.
İçinde, şeytandan Allah’a sığınma bulunduğu için “eûzü billâhi” diye başlayan cümlenin bir adı da İstiâze olmuştur. Bu cümleyi okumaya da istiâze denir.
Kur’an-ı Kerîm’de istiâze Allah lafzı ile yedi, rabb ile sekiz, rahmân ismi ve cin kelimesiyle birer defa olmak üzere on yedi âyette geçmektedir. İstiâze konusuna hadislerde de genişçe yer verilmiştir. Bu hadislerde Rasulullah (S) bütün kötü sıfatlardan, fayda vermeyen işlerden, şeytanın vesvesesinden, dünya ve âhirette insana eziyet veren şeylerden Allah’a sığınmıştır. 
Kötülüklerden ve şeytandan Allah’a sığınmaya ilişkin âyetlerden oluşan son iki sûre olan Felâk ve Nâs sûreleri de Muavvizeteyn (sığındıranlar) diye anılır. Bu kelime de istiâze ile aynı köktendir.
Kur’an kendisini okumaya başlayanların istiâzede bulunmalarını yani “eûzü billahi mineşşeytânirracîm” “Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım” cümlesini okumalarını istemektedir. (Nahl: 98) Bu, Kur’an okumanın Kur’an tarafından gösterilen şartıdır.
Buradaki istiâze cümlesi, eğer sadece dilde değil gönüllerde de yer bulur, salih amellerimizin itici gücü olursa hiç kuşkusuz etrafımızdaki tüm şer güçlere karşı bir güvenlik kuşağı oluşturacaktır.
Nahl: 98. âyetin açık beyanlarına göre Kur’an okumak istediğimiz zaman, istiâze yapmak farzdır. Çünkü Kur’an okumak, biz mü’minler için dünyevî nüfuz, toplumsal itibar, zenginlik, şöhret gibi azdıran şeytânî amellerden Allah’ın dinine hicret etmektir. İşte istiâze ve besmele de hicretin anahtarı, tekâmül yolculuğunun ilk aracıdır.
İstiâze, diğer bir ifadeyle eûzü besmele; bütün insan ve cin şeytanlarından, görünen görünmeyen bütün şer güçlerden iman ve hidayetimizi korumak üzere Allah’a sığınmaktır. 
‘Şeytan’ kelimesinin ‘uzaklaştıran’ anlamına geldiğini göz önünde tutarak söylersek; istiâze, Allah’a sığınmak, O’na yaklaşmaktır. İstiâze kurbiyettir, kurbandır; yaklaşmak, yakınlaşmak ve yakınlık kurmak için eylemimizi daha işin başından Allah’a adamak, O’na sunmaktır.
İstiâze, bizi Allah’tan ‘uzaklaştıran’ her türlü güce, her türlü şeytânî fısıltıya karşı manevî destek istemektir. Şeytan ile kurban arasında ters orantı vardır: Allah’a yakın olan şeytana uzak, şeytana yakın olan da Allah’a uzaktır.
İstiâze; vesveseye karşı tevhid ekseninde yükselen derin bir şuura ermek ve şeytanların ayartmalarına karşı bir bilinç hazırlığı yapmaktır. İşte istiâze, bizi hak yolumuzdan çeviren şeytanlara karşı onurlu ve dik bir duruşun simgesidir. İster cinlerden olsun, ister insanlardan olsun, ister siyâsî-sosyal içerikli olsun, isterse sağdan/soldan, önden/arkadan yaklaşmış olsun şeytanların vesvesesini tanımalı onlara karşı istiâze ile bir mücadele şekli geliştirmeliyiz.
Zayıf ve korunmaya muhtaç olan, tek başına yaşama kabiliyetinden mahrum bulunan insanlar için bir güce sığınmak, kendisinden üstün olan ya da üstün zannettiği bir güçten yardım istemek her zaman bir ihtiyaçtır. Eğer kişi Allah’a sığınırsa -ki o en güvenli sığınaktır- O, hiçbir zaman sığınanı geri çevirmez, tehlikeye atmaz. Şeytanlara sığınanların sonu ise her zaman hüsrandır. Bir yol bulayım, diye şeytanlara sığınanlar yolsuz kalır. Şeytanlar, bir çıkış yolu bulmak için kendilerine sığınanların şaşkınlığını daha da artırır. Çünkü şeytanlar gerçek dost değil, kendileriyle birlikte ebedî azaba düşürmek istediklerini çoğaltmak isteyen vesvese kaynağı şer güçlerdir. Vesvese ile ebedî azaba çağırmak istedikleri insanlarla şeytanlar arasında da istiâze ilişkisi vardır.
İstiâze ile Allah’a sığınmak, kişiliği çürüten gurur hastalıklarına karşı koruyup kollar. Çünkü bir tevâzu ifadesi olan istiâze, büyüklenerek hakikate karşı yüz çevirmeyi önler. Çünkü istikbarla büyüklenenler kalplerini Allah’ın arındırmasına kapatırlar.
Yüce Allah biz mü’minler için, Kur’an’da istiâzenin çeşitli kullanım örneklerini beyan etmiştir. Hangi kalıpla gelirse gelsin istiâze, mü’minlerin tüm tâğutlara ve bütün yeryüzünde taşkınlık yapanlara karşı Allah’a sığınmasıdır. Çünkü yüce Allah, en güvenli sığınak, O’nun âyetleri ‘
en güvenli sığınağa götüren yoldaki işaretler’dir.
Sonuç olarak; bütün eylemlerimizde, bütün amellerimizde ve Kur’an okumaya girişmeden önce istiâze yani Allah’a sığınmak mü’mince şiarlarımızdandır.
Müslüman; Allah’a davet eder, kendine değil. Allah’a davet eden mü’min ibadeti bozmamak için yüreğini de ona göre formatlar ve tezkiye eder.
Hayat devam ettiği sürece imtihan, imtihan devam ettiği müddetçe de bir ayartma vesilesi olan şeytanların vesveseleri devam edecektir. Öyleyse vesveseye karşı kavlî, fiilî bir karşı koyuş, dik bir duruş sergilemek de imanımızın bir gereğidir.
Şeytanların günaha sevk eden tüm dürtülerinden Allah’a sığınarak yaşamak, biz mü’minlerin hayat tarzı olmalıdır. Nasıl şeytanlara sığınmak zalimlerin, kâfirlerin, müşriklerin, münafıkların kimliği ise Allah’a sığınmak da biz mü’minlerin kimliğidir.
30.11.2018
Hazırlayan: Emrullah AYAN

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon