Pazar, Eylül 8, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Rağbetimiz Neye Olmalı

Hutbe: Rağbetimiz Neye Olmalı

by İlkav Editor
2,7K 👁
A+A-
Reset

 “O halde bir işten fariğ oldun mu yine kalk ve yorul. Ve ancak Rabbine rağbet et ve O’na yönel.” (İnşirah:7-8)

Rabbim tüm yeryüzü Müslümanlarının Bayramlarını mübarek eylesin. Razı olacağı Bayramlara bizleri ulaştırsın. Bir bereket mevsimini daha geride bırakmanın hüznü ve Bayrama kavuşmanın sevincini birlikte yaşamaktayız. Rabbimiz Ramazanı gereği gibi idrak edip hakkıyla tutanlara bu Bayramı meşru kılmıştır.                                                                                                                                                                                                                                    Kıymetli kardeşler! Bugün sizlerle belki çok okuduğumuz ve bildiğimiz fakat üzerinde fazla kafa yormadığımız, fazla düşünmediğimiz bir ayeti paylaşmak istiyorum. Hutbemin başında da okuduğum Ancak Rabbine rağbet et” diye uyaran İnşirah suresi 8. ayeti kastediyorum. Ayet çok kapsamlı bir ilkeyi, bir prensibi ihtiva ediyor. Çok kısa, ancak mana derinliği hayatın tamamını kuşatan bir içerikte.  Her şeyde ve her yerde yalnız O’na rağbet etmek. Bu ifadenin içersinde yalnız Allah’ı birleme, tevhid var. Yalnız O’na kulluk, O’na yönelme, O’ndan yardım isteme, O’nu veli edinme, dini yalnız O’na has kılma, O’ndan başka varlıkları reddetme ve terk etme,  şirkten uzak kalma bulunmaktadır.

Yalnız Allah’a rağbet edenler; dinin omurgasını oluşturan itikad esaslarını Kur’an ölçeğinde değerlendirip Onun rehberliği ile yetinirler başka kaynakları Kur’an’ın önüne geçirmezler.  

Evet Rabbimiz hayatın her anında ve alanında yalnız O’na rağbet etmemizi, O’nu hesaba katmamızı, O’nu dikkate almamızı emretmektedir. Yalnız O’na rağbet etmek; evde, aile hayatında, okulda, yönetimde, ticarette, eğitimde, hukukta kısacası hayatın her alanında O’nun hükmüne iman etmeyi ve teslim olmayı gerekli kılar. Çünkü hayat da, din de parçalanma kabul etmez.

Ekitap için tıklayın

Yalnız Allah’a rağbet edenler; Kişileri Allah için sever, Allah için buğzederler. Allah’ın hükümleriyle çelişen fikirler, akımlar, yorumlar, tavsiyelerle karşılaştıklarında, Allah’ın hükümlerini tercih ederler, çelişen anlayışları ve sahiplerini reddeder, terk ederler. (kunut duasında olduğu gibi) İnsan ve cin şeytanlarını sürekli düşman bilip, özellikle onların sağdan yaklaşmalarına, Allah ile aldatmalarına karşı duyarlı olurlar.

Yalnız Allah’a rağbet edenler;  geleneksel ve modern hurafeleri  reddeder, onlarla mücadele ederler. Hurafe ve bidatlerin yerine doğru dinin ikamesi için çaba sarf eder, fedakarlık yapar, mallarını ve canlarını bu uğurda harcarlar.

Yalnız Allah’a rağbet edenler; Zalimlere meyletmezler, emrolundukları gibi istikamet üzere davranırlar, şirkin en büyük zulüm olduğunu bilir, hem kendilerini, hem de çevrelerindekileri bu zulümlerden uzak tutma mücadelesi verirler.

 Yalnız Allah’a rağbet edenler; ahiret gününün dehşetinden sakınırlar, o gün için çalışırlar, o gün kimsenin kimseye fayda sağlayamayacağını, şefaat ve kayırmanın olmayacağını bilirler. Veli ve yardımcı olarak yalnız Allah’a yönelirler,  O’na güvenirler. Ve bilirler ki, o gün herkes kendi hesabının derdine düşer, en yakınlar bile birbirlerini görmezler ve her kişinin yeter derecede meşgalesi vardır.  Çünkü o gün yetki ve son söz Allah’ındır. İnsanları o güne karşı hazırlıklı olmaya çağırırlar.  

Bir Ramazan ayı, bereket mevsimi daha sona erdi. Gelin bu ayda kazandığımız güzellikleri, artırdığımız salih amelleri, sabrı, direnmeyi, ahlaki ve erdemli davranışlarımızı, çevremize de hissettirdiğimiz güzellikleri devam ettirmeliyiz. Dünyevileşmenin, dini oyun ve eğlence yerine koymanın bir tezahürü olarak, bir sonraki Ramazan’a kadar her şeyi rafa kaldırmanın,  oruca, namaza, Kur’an tilavetine, infaka ara vermenin, sözde özgürlüğün tadını çıkarmanın, yani şeytanları sevindirmenin İslam akidesiyle bağdaşır hiçbir yönü yoktur. Çünkü tüm bu hayatın hesabını kendimiz vereceğiz.

“O  halde boş kaldığında (bir işten fariğ olduğunda) kalk ve yorul . Ve ancak Rabbine rağbet et ve ona yönel”ilkesi gereği Ramazanla birlikte gündemimize gelen oruçlarımıza, gece ibadetlerimize, Peygamberi bir uygulama olarak devam etmeliyiz.

Yine bu bereket mevsimiyle daha da artırdığımız cömertliğin gereği ikram ve infaklarımızı, nafile ibadetlerimizi, Kur’an’ı daha derinlikli okuma ve anlama faaliyetlerimizi, tevbe ve istiğfarlarımızı kısacası tüm salih amellerimizi daha dikkatli devam ettirmeliyiz. Yoksa nafile oruçları, gece namazlarını, istiğfarları, eleştirdiğimiz, hafife aldığımız belli kesimlerin ibadetleri, anlayışları olarak mı görüyoruz? Oysaki her birinin Kur’an’dan ve sünetten delileri mevcutken böyle bir davranış ancak şeytani vesveselerin sonucu olabilir.

Değerli Kardeşlerim,

Bayram vesilesiyle eş, dost ve akraba ziyaretlerine ehemmiyet verelim. Büyük, küçük demeden Allah için ziyaretleşmeliyiz. Son yıllarda kaybolmaya yüz tutan, ziyaretleşmelere özen göstermeliyiz. Allah’a rağbetin gereği, Kur’ani çerçeveye dikkat ederek ziyaretleşmeliyiz. Elimizi, dilimizi, göz ve kulağımızı haramlardan sakındırmalıyız. Çocuklarımızı küçük de olsa hediyelerle sevindirmeliyiz.

Rabbim bizleri yalnız Allah’a rağbet edip , “ Ey huzura ermiş kişi sen Rabbinden Rabbin de senden razı olarak kullarımın arasına gir, cennetime gir”  müjdesine cümlemizi layık eylesin. Amin….

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon