Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa HABERLER İLKAV’DA RAMAZAN BAYRAMLAŞMASI

İLKAV’DA RAMAZAN BAYRAMLAŞMASI

by İlkav Editor
4,7K 👁
A+A-
Reset

İlkav konferans salonunu sabahın erken saatlerinde dolduran Ankaralı Müslümanlar bayram namazını kıldıktan sonra bayramlaşma merasimi yaptılar.

Bayram namazından önce Şeyho Duman hoca ramazan ayının müminler üzerindeki güzel etkisinin, Ramazandan sonra da devam etmesi gerektiğine ilişkin bir sohbet yaptı. Sohbette Gazze’de, Suriye de, Mısır’ da ve diğer İslam coğrafyalarında zalimlere karşı direnen kardeşlerimize dua edilerek, bizim de ümmet bilinci içinde Kur’an’ın rehberliğini, peygamberin örnekliğini şiar edinmiş Müslümanlar olarak yaşamamız gerektiğinden bahsetti. Ramazan ayında genel konuşmalarda Kur’an’ın asıl mesajına dikkat çekilmesi gerekirken Arapçasından hangi süreyi ne kadar okursanız sevap olur anlayışıyla bir sevap hedeflemesi yapıldığı halbuki Kur’an’ın bir hayat kitabı olduğu, hayatın her alanına müdahil olan mesajının ise maalesef yer almadığı esefle görülmektedir. Allah’ın rızasına uygun olarak bir yaşantı söz konusu olduğunda zaten amellerden sevap hasıl olacaktır. Şeytanın sağdan yaklaşması Allah’a temiz olarak kavuşmaktan ve Müslümanların birlikte kardeşliğinden de bahsedildi. Ardından Gazze/Cibaliye İslam cemaati yetkililerince gönderilen Filistin için toplanan yardım makbuzunu içeren mektup cemaate Abdullah Başaran tarafından okundu.

Bayram namazının kılınması ve hutbenin irad edilmesinden sonra bayramlaşma merasimi yapıldı. Ardından artık geleneksel hale gelen çocuklara bayram hediyeleri verilerek, bayramlaşma sona erdi.

Bayram Namazı Hutbesi:

Ekitap için tıklayın

Bayramlar ve Mü’minler  “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı sorumlu davranın ki, O’nun merhametine mazhar olasınız!” (Hucurat: 10)

Bir mübarek Ramazan ayını da geride bıraktık. Salih amel olarak kazanımlarımız oldu. Zira Rabbimiz ahiret için azık biriktirmemizi istiyor. İnşallah Salih Amel biriktirmişizdir. Salih amel üzere bir hayatı yaşarsak işte o zaman ahretimiz de bayram olur diyelim.                                                                                

Buruk bayramlardan birini daha idrak etmiş bulunmaktayız. Neden buruk sorusu bile zaid bir sorudur. İslam dünyasının hal-i pürmelali ortadadır.                                                                                                   

Arapçada el-Iyd; bayram, kutlu gün, neşeli, mutlu gün anlamlarına gelir. Bayramlar neşe ve sevinç günleridir. Hemen hemen her dinin ve toplumun kendine has bir bayramı veya bayramları vardır. İslam ümmetinin de iki bayramı vardır. Bunlar bütün İslam aleminde kutlanan Ramazan ve Kurban bayramlarıdır. 

İslam kardeşliğinin perçinlendiği bu mübarek günler, Müslümanların sevinç ve mutluluk günleridir. Nitekim Hz. Peygamber Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zaman Medinelilerin iki bayramı olduğunu öğrendi. Medineliler bu bayramlarda oyun oynar ve eğlenirlerdi. Bu durumu gören Hz. Peygamber (S), “Allah Teala size kutladığınız bu iki bayrama bedel olarak daha hayırlısını, Ramazan ve Kurban Bayramlarını lütuf olarak vermiştir ” buyurur. (Ebu Davud, Ahmed İbn Hanbel )  Bu bayramların neşe ve sevinç günleri olduğunu yine bizzat Hz. Peygamber ifade etmişlerdir. Buhari’nin Hz. Aişe’den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Aişe (R. Anha) şöyle anlatmıştır: “Bir defasında, Kurban Bayramı’nın ilk günlerinde Hz. Peygamber yanıma girdi. Yanımda, ‘Buas’ ezgilerini def çalarak okuyan iki kız vardı. Yatağına uzanıp, yüzünü çevirdi. Derken babam Ebu Bekir içeri girdi. ‘Bu ne! Rasulullah’ın yanında şeytan çalgıları mı? ‘ diyerek beni azarladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (S) ona dönerek, ‘onlara dokunma!’ buyurdu. Ben de babam bir şeyle meşgul olunca kızlara işaret ettim onlar da çıktılar.” (Müslim) Yine Hz. Aişe (R. Anha) “ Yine bir bayram günü Habeşiler kalkan ve oyunu oynuyorlardı. Bunlara bakmak için ya ben Hz. Peygamber’den izin istedim veya o ‘bakmak istiyor musun? ‘ diye bana sordu (iyice hatırlamıyorum) ben ‘evet’ dedim. Bunun üzerine beni arkasında yanağım yanağına değecek şekilde ayaküstü durdurup, oyun oynayanlara ‘haydi devam edin Erfideoğulları!’ buyurdu. Nihayet  ben usanınca ‘artık yeter mi?’ diye sordu. ‘evet’ dedim. ‘öyleyse git!’  buyurdular.’’ (Buhari; Iydeyn,2)                                                                  

Buhari’nin diğer bir rivayetinde, söz konusu hadisede Hz. Ebu Bekir’e (R.A)  “Ya Eba Bekir! Her ümmetin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır”buyurmakla bu günlerde yapılacak meşru eğlence ve sevinç gösterilerine cevaz vermişlerdir.
Çocuklar, bilhassa çocuklar unutulmamalıdır. Bayramlarda öksüz, yetim ve fakir çocuklar sevindirilir. Akraba eş ve dost ziyaretleri yapılarak, hal ve hatırları sorulur.  En önemlisi, aralarında dargınlık olanlar barıştırılır. Yüce Allah’ın ihsan ve rahmetinin tecellisine de sebep olan bu bayramların diğer yönden sosyal hayatta bu tür faydaları gayet açık görülmektedir. Biteviye akıp giden sosyal hayatın tekdüzeliği ve yoğunluğu bayram gibi önemli günlerde kesilerek fakirler hatırlanmakta, yetimler sevindirilmektedir. Bu şekilde İslam’ın emrettiği gerçek kardeşlik sözden fiile geçirilmektedir.
                                                                                                                                                                        

Rabbimiz Kur’an’ında şöyle buyurur:  “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı sorumlu davranın ki, O’nun merhametine mazhar olasınız! “ Bu ayette iki noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Birincisi ayetin başındaki “innema” edatı, mü’minlerin kardeşliği dışındaki her türlü ihtimali dışlar. Bu kardeşliğin tek çimentosu vardır o da imandır. Şu halde iman çözülmeden bu kardeşlik çözülemez. Bu kardeşliğe sadece hayatta olanlar değil, ahirete göçenler de girer: 

“Derler ki: ‘Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imanla göçüp gitmiş olan kardeşlerimizi bağışla! “      (Haşr: 10)
İkincisi zedelenen kardeşlik ilişkilerini düzeltmek her mü’minin imani görevidir.
 

Rasulullah (S) şöyle buyurur: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız.” Başka bir hadis-i şerifte Abdullah b. Ömer (R)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (S) şöyle buyurdu: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona haksızlık etmez, onu zor anında yalnız bırakmaz. Kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun Kıyamet Günü’ndeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanı kusurunu örterse, Allah da Kıyamet Günü onun kusurunu örter.” (Buhari-Müslim)

17.07.2015              .

 Hazırlayan:  Emrullah AYAN

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon