Mısırda 14 Ağustos sabahı yeni bir katliam gerçekleştirildi. 2000 civarında müslüman katledildi, binlerce yaralı var. Müslümanlarla Dayanışma Platformu (AKABE DERNEĞİ, GENÇBİRİKİM, İLKAV, UMRAN HAREKETİ, VAHDET VAKFI), Mısır büyükelçiliği önünde yaklaşık 1000 kişilik bir grupla yapılan katliamı protesto etti ve basın açıklaması yaptı.
Protesto gösterileri sloganlarla ve tekbirler ile başladı. Müslümanlarla Dayanışma Platformu adına Genç Birikim Derneği Genel Başkanı ve Genç Birikim Dergisi genel yayın yönetmeni Ali Kaçar bir basın açıklaması yaptı. Ali Kaçar’ın yaptığı basın açıklaması sık sık sloganlarla kesildi. Müslümanların öfkesi bir kez daha Ankara’da yankılandı.
Ali Kaçar yaptığı basın açıklamasında Mısır ordusu tarafından yapılan katliamın perde arkasına değindi. Amerika, İsrail ve Amerikan uşaklığı yapan, katliama sessiz kalan bölge ülke yöneticilerine tepkileri dile getirdi.
Ali Kaçar basın açıklamasında özetle şunları söyledi:“Mısır’da bugün sabah Müslüman Kardeşlere yönelik yeni bir müdahale gerçekleştirilmiş yüzlerce masum insan katledilmiş, binlercesi ise yaralanmıştır.
Sömürgeci ABD ve Siyonist İsrail desteğinde uşak ruhlu darbecilerin, kadın ve çocukların yoğun olarak bulunduğu Adeviyye ve Nahda Meydanlarına müdahalesi, keskin nişancıların, baltacıların insanlık dışı saldırıları eşliğinde vahşice devam etmektedir.
Mısır’da kan akıyor; kardeşlerimizin, bacılarımızın, bizden olan insanlarımızın kanları akıtılıyor. Mısır’da sadece insanlarımız değil, aslında bütünüyle bir insanlık katlediliyor. Bizler Müslümanlar olarak Küresel terörist ABD ve Siyonist İsrail’den, batılı ve doğulu diğer işgalci emperyal güçlerden, gerici, uşak ruhlu Arap yönetimlerinden yardım beklemiyoruz. Zaten bu katliamları gerçekleştiren darbecilerin arkasında sömürgeci ABD var, Siyonist İsrail var, Rusya var, gerici uşak ruhlu Suud var, Birleşik Arap Emirlikleri var ve suskun kalan bütün yönetimler var. Mısır’da dökülen her damla kanda, insanlıktan nasibi kalmamış bu güçlerin destekleri, dolarları ve riyalleri var.
Bizler dünya Müslümanlarını, henüz bütünüyle vicdanları dumura uğramamış, azıcık da olsa vicdan sahibi olan dünya insanlığına bir çağrıda bulunuyoruz: Mısır’da, Adeviye, Nahda ve diğer kentlerde çocuklar, kadınlar, kısacası masum sivil insanlar katledilmektedir. Buna karşı çıkmak, buna dur demek azıcık da olsa vicdan sahibi olan, ben de insanım diyen herkesin görevidir.
Adeviye’de, Nahda’da, Ramses’te ve Mısır’ın diğer kentlerinde darbecileri, darbecilerin arkasındaki işgalci terör güçlerini protesto eden halkın tamamı sivil, hiçbirisinde çakı denebilecek tarzda silahları bile yoktur. Bu kalabalıklar, 3 Temmuz darbesinden bu yana ve özellikle de ramazan ayında açlığa, susuzluğa ve 45-50 derece sıcaklığa rağmen silaha ve şiddete başvurmaksızın meydanları doldurmuşlardır. Bu, darbecileri ve darbecilerin arkasındaki karanlık ve emperyal güçleri korkutmuştur. Müslüman Kardeşler bütün zorluklara, katliamlara, yetkilileri zindanlara atılmasına rağmen milyonlarca insan meydanları doldurmuş ve bütün katliam tehditlerine rağmen geceli-gündüzlü bulundukları yerleri terk etmemişlerdir.
Mısır cuntası, Siyonist İsrail ile birlikte Sina’da Müslümanlara dönük ortak operasyon gerçekleştirmektedir. Her gün yeni bir saldırı ile onlarca Sinalı Müslüman katledilmiş ve katledilmeye de devam edilmektedir.
Emperyalist ve kapitalist güçler, sömürülerini devam ettirebilmek için demokrasiyi putlaştırırlar, gerektiğinde onu yerler/çiğnerler. Aslında hevânın /seküler aklın ilahlığına dayalı demokrasi, tam da budur.
Biz bu emperyal kâfirleri, 11 Eylül sonrası Afganistan işgalinden tanıyoruz. Biz bunları Irak’ta, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da, Filistin’de, Mali’de, Somali’de ve daha birçok yerde yaptıkları işgallerden, yağma ve talanlarından, Afganistan’daki ölüm tarlalarından, Şibirgan Cezaevinden, Irak’ta Ebu Gureyb’den ve Guantanamo’dan tanıyoruz. Bunlar kısacası eli kanlı katillerdir.
Bizler, biz Müslümanlar, batılı değerlere sığınarak kendi varlığımızı devam ettiremeyiz. Bu değerler, hevânın ilahlığına ve tuğyana dayalı olup insani ve İslami olanı reddeden değerlerdir, sömürgecidir, emperyaldir, faşisttir, kapitalisttir, sosyalisttir ve de katliamcıdır.
Bizler Müslüman’ız, yolumuzu ve yol haritamızı kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Resulullah’ın (s) güzel örnekliği/Sünneti belirler. Bizler, onların dinlerine girinceye kadar, onların bizden asla hoşnut olmayacağını vahiy kitabımız Kur’an-ı Kerim’den öğrenmekteyiz.
Mısır, bölgenin, Arap dünyasının amiral gemisidir; Mısır’da meydana gelen bir değişim, kısa bir sürede bütün bölgeyi etkilemektedir. Bu nedenle bu güçler, yani Siyonist İsrail, Suud, BAE, Kuveyt, Ürdün ve tabi batılı emperyalist ülkeler bir araya gelerek el birliğiyle Mursi yönetimine karşı darbeyi hazırlamışlardır.
İşte 3 Temmuz’da gerçekleştirilen darbe, böyle bir darbedir. Ancak darbeye karşı Mursi, şimdiye kadar alışık olmadığımız bir tavır takınmıştır; dik durmuş, darbeci generallere ve destekçisi bölgesel ve küresel bütün güçlere karşı!. Gözaltında iken, darbecilere karşı bu çıkışıyla belki idama götürülme ihtimali varken, buna rağmen darbeyi reddetmesi, darbecilere karşı dik durması takdire şayan bir harekettir. Bu, bölge halklarının umudunu yeşerten ve geleceğe umutla bakmasını sağlayan bir tavırdır. Aslında bu tavır, yönetimde de olsalar darbecileri mağlup etmiş ve zelil düşürmüştür. Umut ve temenni ederiz ki, bu duruşunu batılı değerlere karşı da devam ettirir.
Asıl devrim şimdi başlamıştır, inşallah tevhidi istikamet korunarak ve sistem içi iktidar arayışları yerine Kur’ani toplumsal değişime vesile olunarak yaşanacak, ödenen bedellerle, akan şehid kanlarıyla bereketlenerek gelişecektir.
Mısır’ın kurtuluşu, Suriye’nin kurtuluşuna, Suriye’nin kurtuluşu ise Filistin’in kurtuluşuna vesile olacaktır. Filistin’in kurtuluşu ise bütünüyle ümmetin kurtuluşunu sağlayacaktır. İnşaallah, Mısır’da başlayan bu kıyam, ümmetin de kurtuluşuna vesile olacaktır.
Bugün sabahleyin başlayan ve halen devam eden Müslüman Kardeşler’e yapılan müdahaleyi protesto ediyor, şiddetle kınıyor ve bu katliamları gerçekleştiren darbecileri ve arkasındaki karanlık egemen güçleri lanetliyoruz.
Umut ve temenni ediyoruz ki, Müslüman Kardeşlerin akıtılan kanları sadece darbecileri boğmayacak, darbecilerin arkasındaki gerici Arap rejimlerini, Siyonist ve küresel işgalci güçleri ve suskun kalan bütün yönetimleri de boğacaktır İnş.
Rabbimiz bölgemizdeki tüm Müslüman halkların emperyalistlere ve yerli işbirlikçileri despot yönetimlere, işgalcilere, darbecilere karşı onurlu direnişlerinde, Tevhid, hak ve adalet mücadelesinde yardımcıları olsun. Hak yoldaki çabalarında kardeşlerimizi muzaffer kılsın.”
Basın açıklamasının ardından Vahdet Vakfı adına Muhittin ÖZDEMİR dua yaptı. Protesto gösterisi yapan Müslümanlar, basın açıklamasının ardından Kuğulu Park yönünden dönerek A.B.D Büyükelçiliğine yürüdü. A.B.D aleyhine sloganlar atıldı. Bir süre burada kalan ve Mısırdaki darbeye darbe demeyerek meşrulaştıran A.B.D’yi sloganlarla protesto eden Müslümanlar dağıldılar.