Van, Erciş depreminden sonra “Yardım Kardeşliği” çağrısıyla bir araya gelen İslami kuruluşların temsilcileri, kısa bir sürede gerçekleştirdikleri çalışmalar neticesinde topladıkları nakdi yardımları ve kurbanları bölgede faaliyet yürüten kardeşleri eliyle mağdurlara ulaştırdılar.
Ankara’dan İLKAV, İstanbul’dan Hay-Der, Kalem-Der, Kur’an Nesli K.M., Akmer, İmkan-Der ve Kocaeli’nde Zeynep-Der’inortaklaşa sürdürdükleri organizasyon adına bölgeye ziyaret gerçekleştiren heyette, Mehmet Pamak, Ahmed Kalkan, Hamza Er, İLKAV yönetiminden Şahin Özdaş ve Servet Polat yer aldılar.
İstanbul ve Ankara’dan katılımlarla oluşan heyet, bölgede faaliyet yürüten Müslümanlara ait kuruluşların çadırlarını da ziyaret ederek, “Yardım Kardeşliği” çerçevesinde çaba gösteren Müslümanların kuruluşları adına gerek yardım için bölgeye gelen gönüllülerle, gerek bölgenin mağdur olmuş halkının temsilcisi konumundaki kardeşlerimizle kucaklaştılar, onların selam ve dualarını ilettiler. Geçmiş olsun, başsağlığı, sabır ve dua içerikli görüşmeler, deprem, imtihan ve sorumluklarımız konusunda, ahret eksenli hayat tasavvurumuz üzerine sohbetler yaptılar. Yaşanan bu musibetin sebep olduğu yaraları sararken, bu sıkıntının, aynı zamanda bölgede ve ülkede İslami sorumluluklarımızı daha duyarlı ve daha bilinçli bir biçimde kuşanmamıza ve ümmet bilinciyle bütünleşerek vahiyle yeniden dirilişimize yol açması ve böylece bir hayra da vesile olması temennisinde bulundular ve buna katkı sunmaya çalıştılar.
Ayrıca vekâletlerini aldıkları kurban bağışlarını da teslim ettiler. Mağdur ailelere nakdi yardımları bizzat ulaştırdılar. Yardımların ulaşması sürecinde ve kriz yönetimi çerçevesinde yaşanan aksaklıklar ve temel ihtiyaçlarla ilgili bilgi aldılar. Bunun yanında depremde hayatını kaybeden Başak-Der başkanı Gültekin Keleş ve Şafak-Der üyesi Salih Göldaş’ın ailelerine de taziye ziyaretlerinde bulundular.
Götürülen nakdi yardımların ¾’ü Erciş’te, ¼’ü ise Van’da dağıtıldı. Yardımlar, Erciş’te İLKAV’dan Servet Polat ve Şahin Özdaş ile Erciş Müslümanlarından Adil Sağlam ve Mehmet Kömür, Van’da ise Vanlı Müslümanlardan Fırat Toprak ve Bülent Baykara’nın oluşturduğu iki ayrı heyet tarafından, önceden hazırlanan ve en çok ihtiyaç sahiplerini muhtevi listelere göre, ihtiyaç sahiplerine bizzat ulaştırıldı. Ankara’dan İLKAV, İstanbul’dan Hay-Der, Kalem-Der, Kur’an Nesli K.M., Akmer, İmkan-Der ve Kocaeli’nde Zeynep-Der’in teşkil ettiği “Yardım Kardeşliği” çerçevesinde halen toplanmasına devam edilen ayni yardımların ise Bayram sonrası bölgeye ulaştırılıp dağıtılacağının bilgisini Van ve Ercişli kardeşlerimizle paylaştılar.
Orada kalınan günlerde, öncelikle heyete mihmandarlık yapan, arabalarıyla Erciş, Van ve yıkılmış köylerdeki mağdurlara ulaştıran Fırat Toprak ve Bülent Baykara’ya, Van ve Erciş’te misafir eden, yardımların dağıtılması, kurbanların kesilip ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması çabalarına katkı sunan, Adil Sağlam, Mehmet Kömür, Halis Özdaş, Fuat Değer, Ramazan Yazçiçek ve halen orada yardım çalışmaları, halkın sorunlarına çare bulma çabaları içinde ibadet bilinciyle çırpınan diğer Müslümanlara dualarımızı gönderiyoruz. Allah razı olsun. Allah yardımcıları olsun. Allah sabır ve güç versin, hayırlı çabalarını bereketlendirsin, ahretlerini mamur kılsın, bol bol ecir versin. Dünya ve ahret saadetine giden yolları açsın önlerine inşallah. Erciş ve Van’da hala artçı sarsıntılarla sarsılan, yıkılmış ya da hasarlı olduğu için evlerine dönemeyen, çadırlarda, soğukta ve sıkıntı içinde Bayramı geçiren tüm halkımıza da Rabbimiz yardım etsin, sabır ve direnme gücü versin, onları yeni sıkıntılardan muhafaza etsin ve bir an önce selamete ulaştırsın, mümin olarak ölenlerine rahmet ve mağfiretiyle muamele etsin, hayatta kalanları dünyada da ahrette de saadete ulaştıracak yollarına yöneltsin, bu yollara yönelecek sorumluluk bilicini ve hidayeti nasip etsin, hidayet üzere olanları da bu istikamette ayaklarını sabit, doğru yönelişlerini daim kılsın inşallah.
Bölgeyle ilgili izlenimler:
Deprem bize neyi hatırlatıyor?
Deprem birçok yönden ilahi ikazlar taşıyan bir hadise… Kişinin haddini bilmesi, mal ve evlat çokluğu ile gurura kapılmaması, dünyayı ve içindekileri ilahlaştıran davranışlardan uzak durması, ölçü ve tartıda her türlü haksızlıktan, hırsızlıktan kaçınarak hesabına uygun yapılar inşa etmesi,her an ölümün gelebileceği bilinci ile ömrü Allah’ı razı edecek uğraşlarla geçirmenin önemi akla ilk gelenlerden… Deprem, bir lokalde okey oynarken de, dernek binasında Kur’an dersi yaparken de sizi bulabilir. Siz hangisini tercih ederdiniz?
Deprem vesilesiyle yoğun çalışan İslami kurumların, bölgeyi ne kadar ihmal ettikleri fark ediliyor. Vanlı kardeşleri, “sizinle hasret gidermek ve kucaklaşmak için bir deprem mi görmemiz gerekiyordu” siteminde oldukça haklılar. İnşallah bu afet vesilesiyle atılan kardeşlik tohumları ilgisiz bırakılmaz ve sonrasında meyvelerini vermeye başlar.
Devlet depremde organize olamadı
1999 Gölcük depreminden sonra sürekli deprem senaryolarının konuşulduğu bir ülkede, Van, Erciş depremine karşı daha hazırlıklı olunması gerekirdi. Devletseniz ve tüm imkânlar sizin kontrolünüzdeyse kargaşa ve dağınıklık gibi mazeretler geçerli olamaz. Devletin kurumlarının ilk birkaç gün krizi doğru yönetemedikleri ve yardımları koordine edemedikleri gibi şikâyetler genel olarak herkesin ortak düşüncesiydi. Coğrafya olarak daha küçük bir alanı teşkil eden Erciş’te yaşanan başarısızlık beklenen Marmara depremi için ne kadar hazırlıklı olunduğu sorusunu akıllara getirmektedir.
Yardım çalışmalarını İslami kuruluşlar omuzladı
Depremin ilk saatlerinden itibaren bölgeye ulaşan Müslümanlara ait kuruluşların kendi kriz masalarını oluşturdukları, gerek enkazdan insan çıkartma gerekse ilk temel yardımları organize etme konusunda başı çektikleri görülmekteydi. İlk saatlerden itibaren sıcak yemek sağlayan aş evlerini kuran, gönderilen tüm yardımları tasnif ederek depolayan, ihtiyaç listelerini oluşturarak halka bizzat ulaştıran Müslüman cemaatlere ait kuruluşların hakkını herkes vermekte. Deprem bölgesinde yürütülen yardım çalışmalarının önemli bir kısmını omuzlayan bu kuruluşların örgüt sempatizanları tarafından bazı lokal tacizlere maruz kaldığı haberleri duyulsa da genelde halk tarafından saygı ve duayla karşılandıkları, güven duyulup, itibar gördükleri bir vakıa. Kürt ulusalcısı ve sosyalist olan ve halkın İslami kimlik ve değerlerine yabancılaşmış bulunan örgütün, bölgede İslam’ın mesajının yaygınlaşmasından ve Müslümanların bölge halkı ile ilişki kurmasından rahatsız olmasının temelinde de, bölge halkı ile kurulan bu ilişkinin kolayca kardeşliğe dönüşüvermesi ve ümmet bilinci çerçevesinde kucaklaşmanın kolayca gelişivermesi vakıası yatıyor. 1999 Gölcük depreminde de İslami kuruluşların yardım faaliyetleri TSK tarafından engellenmişti. Bölgeler farklı da olsa, bugün doğu bölgesinde örgütün, 1999 deprem bölgesinde ise TSK Generallerinin Müslümanların inisiyatifi ele almasından, mağdur olan halkla kaynaşmasından duyulan rahatsızlığın ortak olduğu söylenebilir.
Ercişliler yağma haberlerinden çok rahatsız
Deprem bölgesinde halkı en çok rahatsız eden hadise yağma görüntüleri ile anılmaktı. Bazı küçük gurupların sebep oldukları ve devlet eliyle dağıtılan yardımlardaki organize bozukluğunun da tahrik ettiği, bu tür mevzii kargaşanın, Erciş’in geneline mâl edilmesinden çok şikâyetçilerdi. Kurumların kendi yardım tırlarının rahatlıkla yerine ulaştığı, asla bir engel ve saldırı ile karşılaşmadığı, sadece sahipsiz, nereye ulaştıracağını bilmeyen, bölgeye gönderilen bazı araçların bu kararsızlığından istifade edilerek bir iki yağma olayının yaşandığı söylenebilir. Halk, yağmaların ihtiyaç ve yoksulluk refleksi ile yapıldığı, malzemelerin satılması gibi olaylarınsa bölge halkı dışında mağdur olmayanlar tarafından gerçekleştirilmiş olduğu siteminde bulunuyor. Bölge halkının çöken binaların altındaki marketlerin dışarıdaki manav reyonlarına bile el sürmediği ve günlerce kalan meyve ve sebzelerin çürümeye başladığının, çeyiz mağazalarının kırılan camlarından sarkan ambalajlı battaniyelerin kimse tarafından alınmadığının da bilinmesi gerekiyor.
Yerli halk onurundan, aş evlerinden yemek bile isteyemiyor
Aş evlerindeki görevliler çadırlarda kalan birçok mağdurun yiyecek sıkıntısından dolayı bir haftadır oruç tuttuğunu anlatıyorlar. Birilerine el açıp dilenmeme, yardım talebiyle ortalığa dökülmeme duyarlılığına dair onurlu duruştan kaynaklanan bu eylem dikkat çekici. Bazı mağdurların aç olmalarına rağmen yemek almadıkları, aş evindeki görevlilerin bunu anlayıp çadırlara ısrar ederek yemek götürdükleri görülüyor.Aş evinden aldığı yemek için kendisine uzatılan bir ekmeğin yarısını bölüp geri veren, yıkılan evinin önünde kurduğu naylondan çadırda kendisini ziyaret edenlere sahip olduğu tek şey olan elma bahçesinden elma ikram etme telaşına giren deprem mağdurlarının bu izzetli tavırlarının da bilinmesi, konuşulması gerekiyor. Kendisine yardım için verilen battaniye içinde unutulmuş 5 bin lirayı sahibine iade etme ahlakının Erciş depremzedelerinden tezahür ettiğinin de bilinmesi gerekiyor.
Erciş’te esnaf bitmiş vaziyette
Deprem büyük bir oranda Erciş’te hasara ve can kayıplarına sebep oldu. Binaların çoğu ya yıkıldı ya da kullanılamaz hale geldi. Bu sebeple dükkânların tamamına yakını açılamıyor.Esnaf hasarlı binalardan mallarının sağlam kalanlarını tahliye etmekle uğraşıyor. Ürün hasar tespiti ve bunun tazminatıyla ilgili belirsizlik, bitmiş vaziyette olan esnafı isyan ettiriyor. Borçlanarak aldıkları malların hasarından dolayı ticari faaliyetleri duran esnaf, günü yaklaşan çeklerinin ve senetlerinin sıkıntısını yaşamaya başlamış. Bu konuda bir erteleme ve esneklik açıklamasının henüz yapılmamış olması rahatsızlığı gittikçe arttırmakta.
Hava koşulları ve erzak yetersizliğine acil önlem alınmalı
Deprem ve sonrasında havanın karlı olmaması, yetersiz, düzensiz çalışmaların daha dramatik sonuçlar doğurmasına engel olmuş. Fakat doğunun iklim şartları gereği çok kısa bir süre sonra yoğun soğuk ve kar beklendiği düşünüldüğünde çadırlardan prefabrik evlere acil geçişin sağlanması gerekiyor. Isıtıcı ve tüp, halkın kış koşullarında ihtiyaç duyduğu temel malzemelerden. Ancak bölgede gıda ihtiyacının olduğu tüm yardım kuruluşları tarafından vurgulanıyor. Gıda stoklarının azaldığı, çocuk maması ve gıda ürünlerinin bölgeye düzenli olarak gönderilmesine devam edilmesi gerektiği konuşuluyor.
Bize düşenler:
Bazen bir musibet bin nasihatten daha etkili olabiliyor. Bu deprem vesilesiyle paylaşma ve dayanışmayı yeniden hatırlamak, en temiz duygularıyla ve İslam kardeşliği kimliğini ve kim olursa olsun mağdur ve muhtaç olanlardan yana olma ahlakını kuşanarak ümmet bilinciyle günlerini bölgede geçirme hassasiyetine sahip gönüllülerin bölgeye akın etmesi oldukça önemliydi. Az da olsa böyle bir durumda bile faşizan dürtülerle hareket ederek “oh olsun” çığlıkları atanların, bu duyarlılık karşısında mahkûm edilerek dışlanması da bir o kadar sevindiriciydi. Artık biz Müslümanlara düşen silkelenmek, bu musibetten dersler çıkararak Tevhid ve Adalet mesajını doğudan batıya tüm coğrafyada yayabilme heyecanını kuşanmak ve ümmet bilinci ile iman paydasında buluşabilme çağrısını durmaksızın yinelemektir. Bu hizmete vesile olmak için, öncelikle de var olan imkanlarımızı, muhtaç kardeşlerimiz ve hangi kesimden olursa olsun mağdur insanlarla Allah rızası için paylaşabilmek, sıkıntı içinde olanların sıkıntılarına, dertlerine ortak olup, aşmaları için omuz verebilmektir. Ne mutlu, bu önemli İslami ve insani sorumluluklarını, sadece Allah rızası için ve hakkıyla yerine getirebilenlere.
Haber ve fotoğraflar: Hamza ER – Servet POLAT