Cumartesi, Kasım 23, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Şeytan’a Değil, Sadece Allah’a Kulluk Edin!

Hutbe: Şeytan’a Değil, Sadece Allah’a Kulluk Edin!

by İlkav Editor
3,3K 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Şeytan’a Değil, Sadece Allah’a Kulluk Edin!
 (Allah, şöyle der:) ‘Ey mücrimler! Ayrılın bugün!’ ‘Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur,’diye emretmedim mi?“ (Yâsin: 59-61)
İnsanların neredeyse tamamına yakını, şeytana düşmanmış gibi karşısında yer alıp ona “lânet olsun” derler. Ancak pratikte çoğunlukla şeytana uyarlar. Hayatlarının büyük kısmını şeytanın iğvalarına ve yönlendirmelerine göre yaşarlar. Çoğunluk insanlar Allah’a iman ettiklerini söyleseler de hayatın çeşitli alanlarında Allah’ın razı olmayacağı ve ancak şeytanı sevindirecek ameller yapmaktan kaçınmazlar. Hayatın bazı alanlarında şeklen de olsa Allah’a ibadet ve itaat ederken, başka birçok alanda ise şeytana itaat etmekten çekinmezler. Bu yüzden, Müslüman olduklarını söyleyenlerin çoğunu, şeytanın adımlarını izlemeleri sebebiyle günahları kuşatır ve onları imanına şirk bulaştırma durumuna sürükler.

Rabbimiz, başka âyetlerinde de zikrettiği “şeytana kulluk yapmayın, sadece Allah’a kulluk yapın/itaat edin” emrini Yâsin Suresi 60-62. âyetlerde bir daha hatırlatmıştır. Ancak Müslüman olduğunu söyleyip de Kur’an’ı anlamadan okuyan çoğunluk, bu sûreyi genelde anlamadan ölülere okuma alışkanlığını sürdürdükleri için şeytana kulluk yapmak konumuna düşmekten bir türlü kurtulamazlar. Müslüman olduğunu söyleyen insanların büyük çoğunluğu, Allah’ın emrinden oluşan şeriatına aykırı ameller yaparak şeytanı memnun ederler. Bütün hayatlarını Allah’ın hükümlerine göre düzenlemeleri, hayatın bütün alanlarında Allah’a teslim olmaları gerekirken, siyasi, ekonomik, bireysel ve toplumsal bazı hayat alanlarında, Allah’ın hükümlerini dikkate almayıp şeytanı sevindirecek, şeytanın isteği doğrultusunda tercihler yapmaktadırlar. İşte bu bâtıl tercihler şeytana ibadet etme konumuna sürükleyeceği için Rabbimiz uyarmaktadır:

(Allah, şöyle der:) “Ey mücrimler! Ayrılın bugün!” “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye (and vermedim mi) emretmedim mi?” “Andolsun ki, o sizden nice nesilleri saptırmıştı, akletmez miydiniz?” (Yâsin, 36/59-62)

Burada bir âhiret ve hesap günü sahnesi ile karşı karşıyayız. Yâsin Suresi 51. âyetten itibaren “sûra üfürülme”yi müteakip âhirette diriliş ve Rabbe dönüş sahnesinde cennetliklerin nasıl lütuflarla karşılanacakları anlatılır. Bu sahnede, hesap günü gelmiş ve insanlar cennete ve cehenneme doğru sevk ediliyorlar gibidir. Sanki bir grup mü’min cennete doğru sevk ediliyorken, kendilerini mü’minlerden zanneden, dünyada iken iman ettiğini, Müslüman olduğunu söyledikleri hâlde amelleriyle şeytana uymuş bir kısım insanlar da onlarla cennete doğru yönelmektedir. İşte onlara seslenilerek; “Siz ey suçlular, ey günahkârlar siz bugün şu tarafa ayrılın bakalım.” hitabıyla sanki “Size cennet yok, size rahmet yok, cennet sizin değildir, O mü’minlerindir” deneceği bildiriliyor. Rabbimiz onlara hitaben şöyle buyuracak; “Ben size sakın ha, şeytana kulluk etmeyin, çünkü o size apaçık bir düşmandır. Sadece bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”  “Bu uyarımı ve emrimi daha önce duymadınız mı? Önceden işitmediniz mi bu ahidleşmeyi, anlaşmayı?” Bu ahidleşmeye göre, “şeytana kulluk edilmeyecek ve sadece Allah’a kulluk yapılacaktı.”  Üstelik“ şeytan sizden önce de nice nesilleri saptırmıştı ve bunlar size bildirilmişti, neden düşünüp akletmediniz?” Dünyadayken neden akledip de Rabbiniz ile ahdinizin gereğini yapmadınız? İşte bu, tevhid yoluydu, sırât-ı müstakîmdi, cennete ulaştıracak dosdoğru bir yoldu. Dünyadayken mü’min olduğunuzu iddia ediyordunuz, ama ahdinize sadakat gösterip bu iddianızı ispat edecek biçimde, bütünüyle Allah’a teslim olmuş bir hayatı yaşamadınız. “Madem ki, uyardığım hâlde dünyadayken bu ahdinizin gereğini yerine getirmediniz, o hâlde bugün siz o cennete giden grubun içinden ayrılın bakalım”  denilecek. Rabbimiz, insanlarla bu ahidleşmeyi ne zaman yapmıştı? Rasûl gönderdiğinde yapmıştı, Kitabını indirdiğinde yapmıştı. İnsana, akıl, ferâset ve irade verince yapmıştı. İnsanı, bunu anlayabilecek fıtratta yaratınca yapmıştı. “Allah’tan başka ilah tanımayacağına” dair aldığı ilk sözle, fıtrata yerleştirdiği ilk ahidle/fıtrat sözleşmesiyle (A’raf, 7/172) yapmıştı.                                                                               

Ekitap için tıklayın

Yine bu âyetlerde Rabbimiz diyor ki; “Ey kullarım! Ben size şeytana ibadet etmeyin dememiş miydim?”  Şeytana nasıl ibadet edilir? Hâlbuki, yeryüzünde hiç kimse şeklî olarak şeytana ibadet etmez. Üstelik bütün insanlar fıtraten ondan nefret ederler. Burada kastedilen ibadet, kulluk, çok açıktır ki şeytana itaat etmek demektir. Biliyoruz ki, “Allah’a, Rasûlüne ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin”  (Nisa, 4/59) âyeti mucibince, bizler, Rasûl’e (s) ve emir sahibi olan kimselere de itaat etmekle emrolunduk. Burada zikredilen Rasûl’e ve emir sahiplerine itaat, Allah’ın emri olduğu için, bu itaat sonuçta Allah’ın emrini yerine getirerek O’na yapılan ibadettir. Tıpkı Allah meleklere “Adem’e secde edin” diye emrettiğinde de meleklerin Adem’e değil de, aslında Allah’a secde etmiş, O’nun emrine itaatle O’na ibadet etmiş olmaları gibi. Bizlerin emir sahiplerine itaatimiz, onların Allah’ın hududunu çiğnemelerine rağmen devam ederse, işte o zaman bu itaat onlara “ibadet” anlamına gelir. Allah’ın yasaklamasına rağmen şeytana itaat etmek, onun sözünü dinlemek, fısıltılarına, vesveselerine kulak vermek, adımlarına uymak, istekleri doğrultusunda gitmek, istediği şekilde hareket etmek ve gösterdiği yoldan gitmek demektir ki, bu, şeytana ibadettir. “Abdu’ş-şeytan” olmak, şeytanın arzuları istikametinde hareket etmek demektir. Tabii, şeytan sadece cinlerden olan şeytan değildir, insanların da şeytanları vardır. Şeytanlık bir vasıftır, bir özelliktir ve bunu kim yaparsa işte o şeytandır. Allah’tan başkalarının iğvaları, yönlendirmeleri ve direktifleriyle hareket etmek, hayatına onlara göre yön vermek onlara kulluk yapmak demektir. Bunu yapanlar da, kendilerine bu tür şeylerin yapılmasına izin verenler de zalim tâğutlardır, şeytanın dostlarıdır.


Not: Bu hutbe; 19.01.2019 tarihinde “Sadece Allah’a Kullukla Mükellef Olan Mü’min, Şeytan’ın Oyun ve Tuzaklarından Korunmalıdır” başlığıyla mehmetpamak.com’da yayınlanan Mehmet PAMAK’ın makalesinden hutbeleştirilmiştir.

 

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon