Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: İdlib’de Çatışmasızlık Bölgesinde Katliam

Hutbe: İdlib’de Çatışmasızlık Bölgesinde Katliam

by İlkav Editor
3,7K 👁
A+A-
Reset

            Hutbe: İdlib’de Çatışmasızlık Bölgesinde Katliam


            “Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ındır. Bu, kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, iyilik edenleri de daha güzeliyle mükafaatlandırması içindir.” (Necm: 31)


            19 Eylül’den beri Rus ve İran destekli Rejim güçlerinin Suriye’nin İdlib bölgesindeki saldırılarında 140 Suriyeli Müslüman katledildi. Katillerin hedefinde ise özellikle hastane ve sivil savunma merkezleri ile arama kurtarma ekipleri oldu.
Astana sürecinde çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib’e yönelik saldırılarda hedef alınanlar sivillerin bulunduğu alanlar olan okul, hastane, sivil savunma merkezleridir.Olanlar dünyanın ve Astana sürecinin taraflarının gözü önünde oluyor. Hem sürecin tarafı olarak çatışmasızlık bölgesi ilan edeceksin hem de bu bölgede fütursuzca katliamlarına devam edeceksin veya katliamı gerçekleştiren rejim güçlerine destek vereceksin bu nedir, bunun adını ne koymak gerekir? Neredesiniz ey vicdan sahibi, iz’an sahibi insanlar ve Müslümanlar?
Rusya, İdlib’te haftalardır katliam üstüne katliam yapıyor. Bu katliamları Astana’da alınan sözde çatışmasızlık kararlarına rağmen terörün başı ABD’nin emir ve talimatları doğrultusunda gerçekleştiriyor. ABD’nin başını çektiği kafirler dün Felluce’de, Halep’te yaptıklarını bugün İdlib’te yapmak istiyorlar. Kafir ABD ve Rusya, bütün Suriye halkını İdlib’e gömmek için çalışıyor. 
            Müslümanlar bu katliamlar karşısında sessiz, Müslümanların başındaki yöneticiler ise bu katliamları sadece seyrediyorlar.

            2011’de Suriye’de yönetime yönelik eylemlerin başlamasının öncesinde Türkiye ve Suriye arasında sıcak ilişkilerin kurulduğu hepimizin bildiği ve gördüğü bir vasattı. Suriye’de yönetim karşıtı eylemler başladığında Türkiye ve İran inisiyatif alıp olayların bugünkü boyutlarına gelmesine engel olabilirlerdi. Fakat ABD’nin Türkiye’yi yönlendirmesi, teşvik etmesi ile Türkiye, Suriye muhalefetini yönetime karşı ayaklanma ve silahlı mücadeleye teşvik etmesi ile Esed’in devrilmesi planlarını yaparken ortaya bambaşka bir manzara çıktı. Bir hafta gibi bir sürede Esed’in gideceği planlanırken altı senedir Esed ABD’nin, Rusya’nın ve İran’ın desteği ile iktidarını sürdürüyor. Bu arada öldürülen bir milyona varan insan, milyonlarca yaralı, harap olmuş şehirler ve milyonlarca mülteci işte gelinen nokta bu…

            ABD’nin Suriye konusunda da Türkiye’yi aldattığı artık iyice ayan-beyan ortaya çıktıktan sonra Türkiye başta yapması gerekeni şimdilerde Astana görüşmeleri ile yapmaya çalışıyor fakat o konuda da umduğunu bulabilmiş değil zira Astana görüşmelerine, anlaşmalarına rağmen değişen yok. Katliamlar hala bütün hızıyla devam ediyor.   
Hepimizin bildiği ve şahit olduğu gibi Rusya ve İran, Astana’da Türkiye’nin de dahil olduğu müzakerelerde İdlib’i çatışmasızlık bölgesi ilan etmişti. Ancak görünen o ki bu müzakereler şer güçler için bir fırsata dönmüş ve İdlib’i de Halep gibi bombalayarak yok etmeyi hedeflediklerini bu fiilî durum ile göstermeye çalışıyorlar.
Bütün dünyanın gözü önünde meydana gelen bu katliama karşı emperyalist güçlerin sessiz kalışları ve ikiyüzlü tavırları elbette artık bizi şaşırtmıyor. Fakat Suriye meselesinde düne kadar hassasiyetini koruyan Türkiye’nin birkaç beyanat dışında yapılanları adeta görmezden gelmesi kabul edilemez.
            Düne kadar dünya mazlumlarının sesi olduğunu ve politikalarında insanî diplomasiyi öne çıkaracağını söyleyen ve bu doğrultuda yürüyen Türkiye’ye ne oldu da yanı başında yaşanan bu katliamlara artık ses çıkarmıyor!?
Kapalı kapılar ardında gizli pazarlıkların yapılmış olduğu izlenimi veren bu reel politik tavrın Türkiye’ye yakışmadığını söylemek isteriz. Türkiye bu tavrından derhal vazgeçmeli ve yapılan katliamlara karşı sesini yükselterek Rusya’nın ve İran’ın zalim Esed’le birlikte işledikleri savaş suçlarını dünya kamuoyunun gündemine taşımalıdır. Aksi takdirde bugüne kadar izlemiş olduğu olumlu politikalarla elde etmiş olduğu kazanımları kaybedeceğini bilmesini isteriz.
Bizler şuna inanırız; dünyanın ıslâhı için yapılan salih amelleri yapmaya devam etmek mutlaka size hayırlı akıbetler getirecektir. Türkiye’nin son yıllarda başına gelen musibetleri def edebilmesinde kendilerine kucak açtığı mazlumların dualarının çokça etkili olduğuna olan inancımızı hâlâ koruyoruz. Ancak tam tersi tutumların bizi hangi musibete, hangi akıbete sürükleyeceğini de bilmemiz gerekir. Dileriz Türkiye düne kadar desteklediği Suriye direnişine sırtını dönmez ve kardeşlerine sahip çıkmaya devam eder. Her ne durumda ve her ne zamanda olursa olsun zalimlere karşı durmak ve mazlumlara sahip çıkmak hem İslamî hem de insanî görevimizdir. Hiçbir mazlumun hakkı reel politikaya kurban edilemez. Bugün yapacaklarımız ne olursa olsun elbette yarın karşımıza çıkacaktır. Hakim-i Mutlak olan Allah’ın hesabı yakındır.
                                                                                                                            06.10.2017
                                                                                                             Hazırlayan: Emrullah AYAN

 

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon