Sayın Mehmet Pamak bugün Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde Ekin Yayınlarından çıkan “Kemalizm, Laiklik ve Şehidlik” kitabından dolayı yargılandı.
Düşünce özgürlüğü alanında büyük reformlar gerçekleştirildiği ve şiddet içermeyen fikirlerinden dolayı kimsenin artık suçlanmadığına ilişkin iddialara rağmen yazdığı kitaptan, yaptığı konuşmadan dolayı insanlar yargılanmaya devam ediyor. Öte yandan, bir tarafta bir muvazzaf paşanın ismine yer verdiği için savcıların HSYK kararıyla meslekten men edildiği bir ülkede fikirlerinden dolayı insanların cezalandırılmak istenmesi hukuk devleti adına nerde durulduğunun da somut bir göstergesini sunmakta. Mehmet Pamak’ın Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesinde sürmekte olan davası da bu çelişki yumağının açık örneklerinden birini oluşturmakta. Bilindiği gibi Mehmet Pamak Ekin Yayınevi tarafından yayımlanan “Kemalizm, Laiklik ve Şehidlik” adlı kitabı nedeniyle 312. madde kapsamında DGM İstanbul Savcısı tarafından suçlanmış ve hakkında dava açılmıştı.
TCK kanunundaki yeni değişiklikten sonra Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesine intikal ettirilen davada, Mehmet Pamak bugün (26 Nisan 2006) savunmasını yaptı. Ne ilginçtir ki, Mehmet Pamak’ın savunması mahkeme heyetince TCK kapsamında başka suçlamalara muhatap oldu ve dosyası, yaptığı savunması nedeniyle, TCK’nın 214., 215., 217., 301. ve 318. maddelerinden de suç işlediği şüphesiyle Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi. Duruşmada Pamak 21 sayfalık bir savunma yaptı ve ayrıca davayla ilgili olarak 11 sayfalık ek belge sundu.
Pamak, savunmasına “Savcın, kitabımla ilgili TCK’nın hangi maddesinin hangi hükmünü ve neden ihlal ettiğini ispata yönelik hiçbir tahlil ve izaha bile gerek görmeden ve suçu delillendirmek için hiçbir çaba sarf etmeden 57 kelimelik birkaç basit cümlecikle kolayca en temel haklarımı ihlal edecek bir mahkumiyet talebinde bulunabilmiştir.” cümlesiyle başladı. Yine de Cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan sayısız yargısız infazlar ve hukuksuzluklar demeti göz önünde bulundurulduğunda, basit, niteliksiz ve toplam 57 kelimelik birkaç satırdan da oluşsa hiç değilse bir iddianame ile suçlanmayı, belki de bir şans (!) kabul etmesi gerektiğini söyleyen Pamak bu sözleriyle düzenin çarpıklığına dikkat çekti.
Kitabında özgürlükleri kısıtlayan, hukuka müdahale eden, yargıyı keyfileştiren, İslami kavramları istismar eden sisteme, Kemalist ideolojinin despotizmine eleştiri sunduğunu belirten Pamak; Türkiye topraklarında yaşayan halkı, din, mezhep ve ırk farklılığı gözetilerek birbirine karşı kışkırtmadığını ve yaklaşımlarının da şiddet ve yakın bir tehlike içermediğini belirtti. Halkı birbirine kışkırtma teşebbüsünün aksine Türkleri ve Kürtleri ortak paydalarına sahip çıkmaya, Sünni ve Alevi unsurları sistemin baskılarına, istismarına ve hortumcu yapısına karşı birlikte tavır almaya çağırdığını söyledi.
Duruşmada Savcı Pamak’ın kitabında özetle, “Kemalizmin kanla kurulduğunu, 80 seneden beri kanla ayakta durduğunu, bu süre içinde Kürt halkına, inananlara ve düşük gelir düzeyine sahip kişilere zulüm ettiğini; devletin bir bölümünü zalimlikle” suçladığını belirterek suç unsurunun oluştuğunu belirtti. Yazarın belli olması nedeniyle yayıncı Hamza Türkmen’in ise beraatini istedi. Hakim ise Mehmet Pamak’ın savunma hakkı sınırlarını aştığı suçlaması ile 5237 sayılı yasanın farklı altı maddesinde tanımlanan suçları işlediği şüphesi ile dosyasının Cumhuriyet Başsavcınına sevkedilmesine karar verdi. 20 09 2006 tarihine ertelenen duruşmada avukat Necip Kibar’ın yeni suçlamalar karşısında yeni bir yazılı savunma hazırlayacağını belirtti. 20 Eylül’de yapılacak olan duruşmanın saati 14.oo olarak belirlendi.
