Ankara Filistin Dostları Platformu İsrail terör devletinin eli kanlı Savunma Bakanı Ehud Barak'ın Türkiye'ye sokulmaması için Siyonist elçilik önünde bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasını Ankara Filistin Dostları Platformu adına Vahdet Vakfı'ndan Muhiddin Özdemir okudu. Tekbirler eşliğinde yapılan açıklamada Muhiddin Özdemir şunları söyledi:
"Filistin'de, 1948'den beri bir savaş, bir toplu katliam devam etmektedir. Savunmasız masum çocukların, kadınların üzerine yağdırılan bombalar bir yangın yerine çevirdi Kudüs'ü… Kan hiç durmadı, masumların gözlerinden akan yaşlar hiç dinmedi senelerdir… Zalim, katil Siyonistlerce, Filistin'in bütün şehirlerinde kan gölleri oluşturuldu. "Kristal Krallık" hülyası ile tıkandı tüm barış yolları… Çelik duvarlarla hapsettiler özgürlükleri yanlarına aldıkları Mısır Firavunları ile…"
"Felçli ve yaşlı Şeyh Ahmet YASİN'i füze ile vuranlar… Rachel isimli Amerikalı bir kızı tanklarla ezip öldürenler, evet sizler, adam öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Dış İşleri Bakanı Avigdor Lieberman isimli "KOLTUĞUN YÜKSEĞİ"ni seven cani Gazzeye atom bombası atmaktan, Filistinlilerin soykırımını hak ettiklerinden bahsedebilmekte, iki milyona yakın Filistinliyi sürgüne yollama önerileri yapabilmektedir. Dahası; insanlığın, barışın öncüsü olması gereken Siyonist Hahamlar "KADIN VE ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLMELİ" diye kitap yazıp, askerlere dağıtmışlardır. O da yetmedi "ALLAH-Ü EKBER" denilince saldırıya geçen köpekleri eğitmişlerdir."
"Gündemimizde bir savaş suçlusu daha var: İsrail Savunma Bakanı Ehud BARAK… Filistin halkına karşı en büyük zulum ve katliamların baş senaristi Haziran 2007'de Gazze'ye karşı girişilen ambargonun başlatıcısı… 27 Aralık 2007'de başlayıp 22 gün süren ve 1400'ün üzerinde Filistinlinin katledilmesi binlerce insanın yaralanması ve Gazze'nin yerle bir edilmesine sebep olan "DÖKME KURŞUN" operasyonunun emrini veren baş terörist, büyük katil Ehud BARAK. 17 Ocak'ta alçaklık payesi verdikleri Türkler'e ve Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunacakmış yetkililere düşen eli kanlı bu katil ile Ankara'daki Siyonist Elçiyi derhal İsrail terör devletine geri göndermek üzere sınırdışı etmektir. Diplomatik nezaket adı altında nezaketten anlamayanlara 500 sene önce İspanyadan özel gemilerle kendilerini taşıyıp getirenlere teşekkür etmesini bilmeyenlere gereken cevap en güzel şekilde verilmelidir. Tüm dünyanın gözü önünde Filistini açıktan açığa işgal eden, uluslar arası hukuku ihlal eden, bir halkı toplu ölüme mahkûm ederek soykırım işleyen terörist devlet ile tüm diplomatik ilişkiler kesilmeli, tüm anlaşmalar iptal edilmeli ve Müslüman Filistinlilere sahip çıkılmalıdır."
Muhiddin Özdemir'in basın açıklamasını okumasının ardından İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı Başkanı Mehmet Pamak söz aldı. İLKAV Başkanı Mehmet Pamak yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"İsrail terör devletinin katil ve savaş suçlusu hükümetinin eli kanlı Savunma Bakanı Türkiye'ye sokulmamalıdır. Geçmiş hükümetlere nazaran halkın duygularına daha fazla tercüman olarak terör devletine karşı görece daha erdemli, daha ahlaklı tepkiler veren AKP hükümeti, bu söylemleriyle tutarlı bir politika izleyerek katil Bakanın Türkiye ziyaretini iptal etmelidir. Ayrıca terör devleti işgal ve terörünü sona erdirene, Gazze kuşatmasını kaldırana kadar tüm ilişkiler askıya alınmalı, bütün askeri, eğitim, istihbarat ve silah alım ve modernizasyon anlaşmaları iptal edilmelidir"dedi.
"Siyonizme ve katliamlarına karşı birçok Yahudi şahsiyet ve grupları da giderek daha fazla sesini yükseltmekte ve insanlık onuruyla savaşan Siyonist devletin varlığı bile insani erdemlerin koruyan herkesi rahatsız etmektedir" diyen Pamak, AKP hükümetinin, eğer İsrail terör devletine yönelik haklı eleştirileriyle tutarlı bir politika izlemek istiyorsa neleri yapması gerektiğini şöyle sıraladı:
"1. Terörist Siyonist orduyla en kısa zamanda tüm askeri işbirliği anlaşmalarını, silah alım ve modernizasyonu ile askeri eğitim, ortak tatbikat ve istihbarat işbirliğini sona erdirmelidir. Terörist İsrail'in eli kanlı katil bakanını kabul etmemelidir. Müslüman kardeşlerimizin yaşadıkları bölgeyi vahşice işgal edip kanlarına elini bulaştıran bu katillerin pis elini sıkmamalıdır. Mazlum Gazze halkına yıllardır ambargo ve kuşatma uygulayarak topluca yok etmeye çalışan, üstelik bu esaret altındaki halka fosfor bombaları yağdırıp savaş sucu işleyen katilleri muhatap alarak suça bulaşmamalıdır. Gazze'ye atom bombası atılmasını isteyecek kadar gözü dönmüş hayvandan aşağı alçakların yer aldığı siyonist hükümetle, fosfor bombası da kullandıkları Gazze'ye yönelik asimetrik saldırıda savaş suçu işledikleri de belgelenmiş olduğu halde hala hiçbir şey yokmuş gibi görüşülmesi, savaşa ortak olma vebaline yol açabilecek bir zillettir.
2.Zaten İsrail Siyonist terör devletinin, Türkiye'deki gerçek dostları, stratejik ortakları, darbeci generaller, Ergenekon terör örgütü yöneticileridir. Bugüne kadar İsrail lehine, Türkiye ve Filistin halkları aleyhine olan bütün anlaşmaları bu darbeci-cuntacı generallerle yapmışlardır. Türkiye fakir halklarının kaynakları hep bu darbeciler ve terör çeteleri tarafından Siyonist çeteye peşkeş çekilmiştir. Bu sebeple İsrail, görünürde siyasilerle görüşüp ilişkileri onlarla sürdürüyor gibi yapsa da işbirlikçiliğin zelil anlaşmaları perde arkasında asıl olarak bu darbeci generaller ve çetelerle kotarılmış ve sivil siyasilere dayatılmıştır.
3.Darbeci, çeteci, İsrail yandaşı asker ve yargı bürokratları bir an önce tasfiye ya da hukukla terbiye edilmeli, bu işbirlikçilerin yaptıkları askeri eğitim, istihbarat işbirliği, silah alım ve modernizasyonu vb bütün işbirlikçi anlaşmalar iptal edilmeli ve Siyonist terör devletine yıllardır verilen bütün destekler kesilerek bölgede tutunamayacak bir yalnızlığa mahkûm edilmelidir. Hem Türkiye'deki işbirlikçi terörist çetelerden, darbeci generallerden hem de İsrail terör devletinden, kaybolan 160 tankın ve onların modernizasyonu için ödenen astronomik ödemelerin ve sipariş edilen parası ödenen ve hala teslim edilmeyen heronların hesabı sorulmalıdır.
4.Siyonist İsrail katil istihbarat örgütü MOSAD'ın Türkiye'deki faaliyetlerine son verilmeli, bu katillerin provokasyonlarına zemin hazırlayan, yardım ve yataklık yapan yerli asker ve istihbarat kadroları hakkında takibata geçirilmeli, MOSAD'ın katil ajanları Türkiye'den kovulmalıdır.
Aksi takdirde, yani haklı eleştiri ve tepkilere rağmen bütün bu ilişkiler hiçbir şey yokmuş gibi sürdürüldüğünde, diğer hükümetlerden AKP farkını teşkil eden tepki ve eleştirilerin de bir anlam ve değeri kalmayacaktır. Evet, bu katil terörist bakan Barak ülkemize sokulmamalıdır. Eğer gelecek olursa, Ergenekon çeteleriyle, darbeci generallerle suç ortaklığı olmayan bağımsız, tarafsız ve insani erdemlerini koruyan, hukuka, insan haklarına bağlı savcılar, yargıçlar bu savaş suçlusunu tutuklamalıdırlar."
Konuşmalar süresince " Katil Barak Türkiye'den defol, Gazze'ye Aksa'ya direnişe bin selam, Siyonist katiller hesap verecek, Zulme karşı direneceğiz, Filistin Halkı Yalnız Değildir, Hamas'a Selam Direnişe Devam gibi sloganlar atıldı.
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ
Değerli Basın Mensupları, kıymetli dostlarımız.
Filistin'de, 1948'den beri bir savaş, bir toplu katliam devam etmektedir. Savunmasız masum çocukların, kadınların üzerine yağdırılan bombalar bir yangın yerine çevirdi Kudüs'ü… Kan hiç durmadı, masumların gözlerinden akan yaşlar hiç dinmedi senelerdir… Zalim, katil Siyonistlerce, Filistin'in bütün şehirlerinde kan gölleri oluşturuldu. "Kristal Krallık" hülyası ile tıkandı tüm barış yolları… Çelik duvarlarla hapsettiler özgürlükleri yanlarına aldıkları Mısır Firavunları ile…
Evet, başta Birleşmiş Milletler raporlarında olmak üzere, birçok insan hakları örgütleri tarafından SAVAŞ SUÇLUSU ilan edilen İSRAİL, zorla topraklarını işgal ettiği bir halkı katlediyor, göçe zorluyor, Filistinli çocukları en tabii hakları olan sağlık, beslenme gibi haklarından mahrum ediyor… Dünya kamuoyunca da bilinen ve büyük tepkiler toplayan son katliamını ise, Gazze'de işlemiştir. 27 Aralık 2008'de başlattığı ve dünyanın gözünün içine baka baka 22 gün sürdürdüğü terör saldırılarında kadın, çocuk ve yaşlı demeden 1400 civarında masum insanı katletmiş, hastane ve ambulansları, cami ve okulları bombalamış, bebekleri dahi hedef tahtası haline getirerek kurşunlamıştır. Dahası, uluslar arası savaş hukukunda yasaklanan silahlarla gerçekleştirdiği bu menfur katliamı, kendi halkına havai fişek gösterisi izlettirir gibi büyük bir coşku ve sevinç çığlıkları içinde seyrettirmiştir.
Ve halen Gazze'de zulüm devam ediyor, savunmasız insanlara bombalar yağdırılıyor… Bugün Gazze'de zeytin ve portakal bahçeleri yok edilmiştir. Geçimini temin etmek için avlanmak isteyen balıkçılara taciz ateşi açılmaktadır. Bunun sonucunda işsizlik, açlık, ilaçsızlık hatsafaya çıkmıştır. Şehrin su problemi ise en büyük sorun… Binlerce yetim çocuk ve Gazze adeta bir açık hava hapishanesi gibi; ne Mısır'a geçebiliyorlar ne de Batı Yakasına…
Evet, felçli ve yaşlı Şeyh Ahmet YASİN'i füze ile vuranlar… Rachel isimli Amerikalı bir kızı tanklarla ezip öldürenler, evet sizler, adam öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Dış İşleri Bakanı Avigdor Lieberman isimli "KOLTUĞUN YÜKSEĞİ"ni seven cani Gazze'ye atom bombası atmaktan, Filistinlilerin soykırımını hak ettiklerinden bahsedebilmekte, iki milyona yakın Filistinliyi sürgüne yollama önerileri yapabilmektedir. Dahası; insanlığın, barışın öncüsü olması gereken Siyonist Hahamlar "KADIN VE ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLMELİ" diye kitap yazıp, askerlere dağıtmışlardır. O da yetmedi "ALLAH-Ü EKBER" denilince saldırıya geçen köpekleri eğitmişlerdir.
Gündemimizde bir savaş suçlusu daha var: İsrail Savunma Bakanı Ehud BARAK… Filistin halkına karşı en büyük zulum ve katliamların baş senaristi Haziran 2007'de Gazze'ye karşı girişilen ambargonun başlatıcısı… 27 Aralık 2007'de başlayıp 22 gün süren ve 1400'ün üzerinde Filistinlinin katledilmesi binlerce insanın yaralanması ve Gazze'nin yerle bir edilmesine sebep olan "DÖKME KURŞUN" operasyonunun emrini veren baş terörist, büyük katil Ehud BARAK. 17 Ocak'ta alçaklık payesi verdikleri Türkler'e ve Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunacakmış yetkililere düşen eli kanlı bu katil ile Ankara'daki Siyonist Elçiyi derhal İsrail terör devletine geri göndermek üzere sınırdışı etmektir. Diplomatik nezaket adı altında nezaketten anlamayanlara 500 sene önce İspanyadan özel gemilerle kendilerini taşıyıp getirenlere teşekkür etmesini bilmeyenlere gereken cevap en güzel şekilde verilmelidir. Tüm dünyanın gözü önünde Filistin'i açıktan açığa işgal eden, uluslar arası hukuku ihlal eden, bir halkı toplu ölüme mahkum ederek soykırım işleyen terörist devlet ile tüm diplomatik ilişkiler kesilmeli, tüm anlaşmalar iptal edilmeli ve Müslüman Filistinlilere sahip çıkılmalıdır.
Filistin Dostları Platformu olarak, ülkemizde cani terörist yüzü görmek istemediğimiz bildirir, katılımlarınız için teşekkürlerimizi sunarız.
FİLİSTİN DOSTLARI PLATFORMU Adına
Muhittin ÖZDEMİR