Hutbe: Zalimler devrilip gidecekler “…Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılâba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.” Kardeşlerim, bugün Hicrî Cemâziye’l-Evvel ayının 2’si 1447/Cuma Samimiyetle Allah ve Resûlüne iman edip samimiyetle Allah için bir hayat yaşayan, Rasûlün örnekliğini aynıyla benimseyen, Allah’ı zikredip yücelten, O’nun kitabıyla yücelen ve zulme uğradıklarında da o zulmü ortadan kaldırıp zalimlerin boynunu kırmak için birbirleriyle yardımlaşan, mazlum kardeşlerinin yardımına koşan, birbirleriyle kenetlenen mü’minler olduğu sürece zafer onların, kayıp zalimlerin olacaktır. Allah karşıtı hayat yaşayanlar nasıl bir inkılabla devrildiklerini görecek ve Allah’la savaşmanın ne anlama geldiğini bilip anlayacaklar. Okuduğum âyette onların son olarak ne zaman kesinlikle vurulup tutulacağını belirtiyor. O an gelince erteleme olmayacak ve kurtuluşları da imkânsızdır. Korku ve dehşetten gözlerin yerinden fırlayıp hayretten açık kaldığı, felaketin endişesinden heyecana kapılarak hiç hareket edemediği sıkıntılı ve meşakkatli günde onları birden yakalayıverir. Dünya iki kavganın at başı yürüdüğü bir yerdir. Bir tarafta Allah ve Resûlüne iman etmiş Müslümanlar, diğer tarafta da karşıt güçler. Yakında kimin galip, kimin mağlup olacağını göreceğiz. Veya yakında kimin cehenneme girdiğini, kimin de cennete uçtuğunu göreceğiz.Zalimlerin dış görünüşlerine aldanıp, keyif sürdüklerini, yeryüzünde kibirli ve müstağni bir şekilde hareket etmeleri ve Allah’ın mevcut azabının dünyada gelip çatmadığını görenlerden bir kısmı işin hep böyle olacağını sanmaktadır. Sıkça işaret edilen küresel tehdide karşı Müslümanların, özellikle kendilerini “modern haçlılar” olarak nitelendirmekten de çekinmeyen ABD, İngiltere ve İsrail üçlüsünün oluşturduğu şer eksenine ve destekçilerine karşı, öncelikle kendi aralarında bir yardımlaşma içerisine girmeleri hayâtî önemi hâiz dînî bir yükümlülüktür. Peki, dünya Müslümanları tüm bu olanlara dair ne yapmaları gerekirken ne yapmıyorlar!? “Size ne oluyor da; ‘Rabbimiz! Halkı zalim olan bu şehirden bizi kurtar, katından bize bir sahip gönder, bir yardımcı yolla’ diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?” (Nisâ: 75) Buradaki zayıf düşmüş erkek, kadın, çocuk tablosu; mü’minin din gayretine, izzet ve imanına, her insanın merhamet ve şefkat duygularına dokunan bir hâldir. Çok zor şekilde fitne ve mihnete dûçâr olan insanların hâli… Bu insanlar dinlerinden dolayı zorluklara, itikatlarından dolayı fitneye maruz kalmışlar. Allah yol ayırımını ayan-beyan açıkça şöyle ortaya koyuyor: “İman edenler Allah yolunda, inkâr edenler ise tağut yolunda savaşırlar. Şeytanın dostlarıyla savaşın. Şeytanın hilesinin zayıf olduğundan şüpheniz olmasın.” (Nisa: 76) Biliyoruz ki, A.B.D. de, İsrail de, Rusya da, Myanmarlı Budistler de, Çin de, Mısır’daki Sisi de aklımıza gelen gelmeyen bütün zalimler de zulümlerini icra edeceklerdir. Ama hak ve hakkın mensupları geldiğinde bu batılın müntesibi zalimler bir bir devrileceklerdir. Zulüm, Kur’an’ın en önemli kavramlarındandır. Farklı kalıplarda 300’e yakın yerde geçer ve küfür, şirk, baskı, işkence, haksızlık anlamlarında kullanılır. Kur’an şu soruyu cevaplar: Allah zalimlere neden fırsat veriyor? Cevap şudur: Allah bundan habersiz değildir. Ancak insanın tekâmülü için böyle bir fırsatın tanınması gerekiyor. Ayrıca Allah tüm bunların ihmal olmadığını sadece mühlet vermek olduğunu haber vermektedir. Zulüm, hangi türden olursa olsun, göklerden öfke ve gazap inmesine yol açar. Zulmedenlere eğilim bile yaratıcının ateşine çarpılma sebebidir. (Hud: 113) Kur’an, tarihin bütün devirlerinde çöken tüm medeniyet ve ülkelerin zulümden dolayı mahvolduğunu birçok âyetinde dile getirir. Kur’an’ın savaşa müsaade gerekçesi de zulüm sebebiyledir. Savaşmanın meşruluğu zulme uğramış olmakla gerçekleşir. Bu meşruluk doğunca Allah, zalimlerle savaşanların başarısını da garantiliyor (Hac: 39, 40). Zulme karşı mücadele etmek sadece zulmün muhatabı olanların görevi değildir. Kur’an, zulme uğrayanların yanında mücadele etmeyi bütün izzet sahiplerinden bir insanlık borcu olarak istemektedir (Nisa: 75). İnsanlara zulmedenlere her türlü karşı çıkış haddi aşmamak şartıyla serbesttir. Zulme rıza göstermek, zalime karşı çıkmamak da bir zulümdür. Nitekim Kur’an, mü’minlere, zalimlerle oturup kalkmayı yasaklamaktadır. (En’am: 68) Zulmeden kim olursa olsun, ona yardımcı, destekçi olunamaz. Allah onları asla sevmez ve yardım etmez. Onların akıbeti çok kötü olacaktır. (Bakara: 270) Zalimin dostu ancak zalim olur. (Casiye: 19) Zalimlerin hiçbir özürleri de kabul edilmeyecektir. (Mü’min: 52) Allah, zalimleri sevmemekle kalmamış onları lanetlemiştir. (A’raf:44, Hud: 18) Zalimler asla felah bulup kurtulamazlar. Zulmün sonu mutlak batış ve çöküştür. (En’am: 135, Yusuf: 23, Kasas: 37) Malcolm X der ki: “Harekete geçilmedikçe zulmü dua edip durduramazsınız.” 24.10.2025 Hazırlayan: Emrullah AYAN