Cuma, Ekim 18, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Kahrolsun çağdaş ashâb-ı uhdûd olan siyonistler

Hutbe: Kahrolsun çağdaş ashâb-ı uhdûd olan siyonistler

by İlkav Editor
33 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Kahrolsun çağdaş ashâb-ı uhdûd olan siyonistler
“Kahrolsun Ashab-ı Uhdud. O yakıt doldurulup tutuşturulmuş ateş (hendeğinin adamları)! Hani kendileri (ateş hendeğinin) çevresinde oturmuşlardı. Ve mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı. (Burûc: 4-7)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Rabiu’l-Âhir ayının 15’i 1446 Cuma  

Allah belâsını versin o Uhdûd/ateş dolu hendek sahiplerinin! Allah kahretti onları! Bu ifade sadece bir beddua değil, sadece Allah’ın lânetlemesi değil, aynı zamanda bir haber cümlesidir. Yani bu lânetin ve helâkin gerçekleştiği haberi verilmektedir. O mü’minler için hendekler kazarak içini ateşle doldurup “Ya dininizden dönersiniz, ya da bu hendeği boylarsınız.” diyorlardı. İşte o, mü’minleri ölümle küfür arasında tercihe zorlayanlar, kahrolup gittiler.
Ortada kazılmış uzun hendekler var. Kâfir, zalim kral, avânesi ve orduları var. Halk oturmuş, seyrediyor. Hendeğin kenarında sıra sıra duran mü’minler, sözümona suçlular var. Allah’a inanıp hayatlarını Allah için yaşamak isteyen,
Allah’tan başka egemenlik sahibi kabul etmedikleri için bunun bedeli olarak önlerinde kazılmış upuzun içi ateş dolu hendeğin başında duruyorlar. Onlara; “Ya dininizden dönersiniz, ya da sizi ateşe atacağız! Hemen tercihinizi yapın!” diyorlar. Bir dakika sükût, ardından canhıraş, acı bir feryat ve yanan insanların kokusu, sonra on binlercesinin yakılması… Hiçbirisi dininden dönmüyor ve tamamı öldürülüyor.
Bunu niye anlatıyor Rabbimiz? Gençliklerini Allah adına hendeklere gömenler, cayır cayır yanma pahasına da olsa dinlerinden vazgeçmeyenleri düşünün ve ibret alın diye anlatıyor. Şu anda onların halefleri olan çağdaş kâfirlerin sizleri dinlerinizden döndürebilmek için tıpkı selefleri gibi sizin önlerinize kazdıkları hendekleri, tasarladıkları komploları, çıkardıkları yasaları anlayın da, sizler de tıpkı selefleriniz gibi davranın diye anlatıyor. Sırf Müslümanlıklarından dolayı Müslümanlara zulmedenlerin âkıbetlerinin nasıl olduğunu görün de onlardan zerre kadar korkmayın diye anlatıyor bunu bize.
Bakın ne olmuş onların âkıbetleri? O vakit onlar o ateş hendeğinin, yani kendilerini yakacak ateş hendeğinin üzerine oturmuşlardı. Aslında kendilerini yakıp kavuracak ateşi yakıyorlardı. Kendi helâklerini hazırlıyor ya da hendeğin kenarına oturmuş kahkahalarla seyrediyordu zalim kral ve yandaşları… Zalim kral, tanrılığını ve egemenliğini reddeden, yasalarına karşı gelen bu mü’minleri cezalandırırken, Allah’ın yasalarını reddedip kralın yasalarına boyun bükmüş, susmayı tercih etmiş halk yığınları da kardeşlerinin yakılışlarını seyrediyorlardı. “Çok şükür şu anda biz onların yerinde değiliz” diye durumlarından memnun, yerlerine oturmuş enayilikle suçladıkları mü’minleri seyrediyorlardı. Zalimlere şakşak tutarak yalakalık yapıp destek veriyorlardı. Tabi sıra kendilerine gelinceye kadar…
Bunlar onların konum ve davranışlarını canlandıran ifadelerdir. Burada onlar ateşi yakıyor, inanmış kadın, erkek ve çocukları oraya atıyor ve sonra da bu ateşin etrafında oturup seyrediyorlardı. Bu iğrenç kıyımın çok yakınında bulunuyor, işkencenin aşamalarını gözleri ile görüp ateşin vücutları yakmasını zevk alarak sadistçe seyrediyorlardı.
Tarihte yaşanmış ve belki de pek çok kez yaşanan yürek acısı olaylar bugün de en acı şekillerde yeniden sahnelenmektedir. İsrail’in Gazze’de uyguladığı insanlık dışı vahşetin, tarihte yaşanan bu tür olaylardan ne farkı var? Daha ileri ve daha zalimce olduğunda hiç şüphemiz olmayan bu zulümleri yapanlar, bir taraftan yaptıkları cinayet ve soykırımlarına devam ederlerken, diğer taraftan da yaptıklarını seyretmektedirler. Dahası, bize karşı gelenlerin hâli bu olur dercesine vahşetlerini dünyaya canlı yayınlarla seyrettirmektedirler.
Yüreğinde zerre kadar insanlık değeri taşıyan hiç kimsenin yapamayacağı bu vahşeti yapanların ilk olmadığı, tarihte örnek (!) alabilecekleri atalarının da bulunduğu işte bu sûrede bizlere hatırlatılmaktadır. Firavunların, Nemrutların vb. bitmediği, sadece isim değiştirdikleri ve bunlara karşı dikkatli olunması gerektiği bütün insanlığa haber verilmektedir. Her dönemin mü’minleri bu tür işkencelere maruz bırakılmışlardı; durum bugün de böyledir, yarın da aynı olacağa benzemektedir. Ancak unutulmamalı ki, bunu yapanlar kendi ateşlerini seyrediyorlar da haberleri yok. Onların mü’minlere yaptıkları kendi başlarına da gelecektir. Dökülen gözyaşları ve akıtılan kanlar, ilâhî gazabın birikip felakete dönüşmesini sağlayacaktır.
Gazze’nin veya dünyadaki herhangi bir mazlum halkın gencecik insanlarının, yaşlılarının, kadınlarının, hele hele körpecik yavrularının vahşice katledilme görüntülerinin faili zalimleri, yaptıklarının yanlarına kâr kalmadığını mutlaka göreceklerdir. Bosna’da, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Arakan’da, Suriye’de, Afganistan’da ya da dünyanın başka yerlerinde yaşanan insanlık dışı olayların sahipleri, akıttıkları kanların hesabını er veya geç vereceklerdir.
Müslümanlar başkasının başına gelen sıkıntılara bile kayıtsız kalmamak durumunda olmasına rağmen, bugün Gazzeli kardeşlerinin uğradığı insanlık dışı muameleyi maalesef seyretmektedirler; en azından arzu edilen tepkiyi yeterince göstermemektedirler. Elbette bir şeyler yapanlar oluyor; ancak yetmediğini ve daha çok şeyler yapmak gerektiğini belirtmek durumundayız.
18.10.2024
Hazırlayan: Emrullah AYAN

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon