Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ 25.04.2014-Cuma Hutbesi

25.04.2014-Cuma Hutbesi

by İlkav Editor
2,6K 👁
A+A-
Reset

24 Mart günü Türkiye, Mısır’da İhvan-ı Müslimin taraftarı 529 tutuklu hakkında verilen idam kararı ile çalkalandı. Alınan haberlere göre; Mısır’ın Minye şehrinde bir mahkemenin, aralarında bir polis memurunu öldürmek ve ikisini de öldürmeye teşebbüste bulundukları ve bazı şiddet olaylarına katıldıkları gerekçesiyle 529 İhvan-ı Müslimin Hareketi taraftarını, yargılamanın 20 dakika süren ikinci duruşmasında, dakikada 26 idam kararı verdiği, benzer suçlamalarla da aralarında kadınların, gençlerin ve çocukların da olduğu 670 kişinin daha idam kararı ile karşı karşıya bulunduğu kaydedildi.

Bilindiği üzere 30 Haziran 2012 tarihinde yapılan seçimle halk desteğini alarak iş başına gelmiş Muhammed Mursi’ye yapılan 3 Temmuz’daki darbeye karşı Mısır’daki kardeşlerimiz başta başkent Kahire’deki Adeviyye ve Nahda meydanları olmak üzere Mısır’ın birçok şehrinde toplanarak izzetli ve haklı bir direniş başlatmışlardı. Bu süreçte zalim darbeciler gerek kendi “askeri güçleriyle” gerekse “sivil baltacı” adı verilen terörist milisleriyle haince ve alçakça saldırılarda bulundular. Bu katliam sonucu yüzlerce şehid veren Mısırlı kardeşlerimiz meydanlardan çekilmek yerine, zulmü tasfiye ve adaleti ikame etmeyi hedefleyen onurlu seslerini en yükseğe taşıyarak yine aynı meydanlarda toplanarak katillere açık hedef olma pahasına direnme kararı aldılar. Gerek Mısır darbecileri, gerekse arkalarında utanmazca yer alan uluslararası sistem tarafından ortadan kaldırılmaya çalışılan bu direniş Mısır’daki kardeşlerimizin dirayetiyle bugüne kadar devam etti.

Adeviye, Nahda, Ramses meydanlarında ve Mısır’ın diğer şehirlerinde darbecileri ve darbecilerin arkasındaki işgalci terör güçlerini protesto eden halkın tamamı sivil ve silahsız idiler. Bu protestocular, 3 Temmuz darbesinden bu yana ve özellikle de Ramazan ayında açlığa, susuzluğa ve 45-50 derece sıcaklığa rağmen silaha ve şiddete başvurmaksızın meydanları doldurmuşlardır. Bu, darbecileri ve darbecilerin arkasındaki karanlık ve emperyal güçleri korkutmuştur. Müslüman Kardeşler bütün zorluklara, katliamlara, yetkilileri zindanlara atılmasına rağmen milyonlarca insan meydanları doldurmuş ve bütün katliam tehditlerine rağmen geceli-gündüzlü bulundukları yerleri terk etmemişlerdi. Rabbimiz kendilerinden razı olsun ve hak yoldaki direniş azimlerini arttırsın inşallah.

Ekitap için tıklayın

Tehditler savurarak halkı yıldırmaya çalışan zalim darbeciler özellikle Adeviyye ve Nahda meydanlarında toplanmış olan kardeşlerimize silahlı saldırılara başladılar. Onbinlerce kardeşimizden oluşan topluluğun üzerine kadın, çocuk, büyük, küçük ayırtedilmeden , rastgele, hunharca açılan ateşle binlerce masum insanımız yaralandı binlercesi de katledildi.

Diğer taraftan Mısır cuntası, Siyonist İsrail ile birlikte Sina’da Müslümanlara yönelik ortak operasyonlar gerçekleştirmektedir. Hergün yeni bir saldırı düzenlenmektedir. Gazze’deki Refah sınır kapısı kapatılmış, Filistinli kardeşlerimiz tecrit altına alınmıştır.

Bu başlatılan mücadele ile Mısır halkı, batılılarla işbirliği içindeki kendi firavuni, despot yönetimlerine baş kaldırdığı kadar, batılılara ve Siyonistlere de baş kaldırmışlardır. Onlar biliyorlar ki, bu yönetimler, ancak batılı emperyalistlerin ve Siyonistlerin yardımları ve desteği sayesinde yönetimde kalabilmektedirler. Yani halklar için, asıl düşman, bu kukla yönetimler değil, bunların arkasındaki emperyalist ve Siyonist güçlerdir.

Batılı ya da doğulu emperyalistler ikiyüzlü değildirler. Kendi dinlerinin, kendi batıl, çağdışı kalmış ideolojilerinin gereklerini yapmaktadırlar. Dolayısıyla işgalleri, tecavüzleri ve katliamları, kendi anlayışlarındaki insan haklarıyla ve demokrasi ile tezat teşkil etmemektedir. Bunları sahte demokrat olarak suçlamak, demokrasiyi bilmemek, batıyı tanımamak anlamına gelir. Bu emperyalist ve kapitalist güçler, sömürülerini devam ettirebilmek için demokrasiyi putlaştırırlar, gerektiğinde de onu yerler. Aslında demokrasi dedikleri şey tam da budur.

Biz Müslümanlar, batılı değerlere sığınarak kendi varlığımızı devam ettiremeyiz. Bu değerler, insani ve İslami olanı reddeden değerlerdir ve bu nedenle bize de yabancıdır. Çünkü batılı değerler, sömürgecidir, faşisttir, kapitalisttir, sosyalisttir, pragmatisttir ve katliamcıdır. Biz onları gerek geçmişte gerekse de şimdiki yaptıklarından, gerek dünyanın değişik coğrafyalarında yaptıklarından gerekse de İslam coğrafyasında yaptıklarından çok iyi tanımaktayız. Bizim kendimize has değerlerimiz vardır. Bu değerlerimiz batılı değerlerle mukayese edilemeyecek derecede insani ve İslamidir. Bu değerler eksik midir ki, bizler batının kokuşmuş, gayri insani ve çağdışı değerlerine sığınıyoruz.

Bizler Müslüman’ız, yolumuzu ve yol haritamızı Kur’an-ı Kerim ve Sünnet belirler. Bizler, onların dinlerine girinceye kadar, onların bizden hoşnut olmayacağını vahiy kitabımız Kur’an-ı Kerim’den öğrenmekteyiz.

Mısır’daki bu mücadele, işkence, idam kararları ve katliamlarla yıldırılacak bir mücadele değildir. Bu mücadele, İslami, insani ve haklı olan bir mücadeledir. Bizler Müslümanlar olarak kardeşlerimizi, zulme uğrayan Müslüman Mısır halkını asla yalnız bırakmamalıyız. Şüphesiz ki Allah, evlerinde oturanlar ile can ve mallarıyla cihad edenleri bir tutmayacaktır. Zalimler Müslümanların kanları ile boğulacak, şehidler ümmete güç katacak, inşallah Kur’an’la dirilişe vesile olacaklardır. Allah, Kitab’ında bize bunun sözünü veriyor.

“Allah size yardım ederse, size galip gelecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler ancak Allah’a tevekkül etsinler.” (Al-i İmran: 160)

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon