Pazar, Eylül 8, 2024
Ana sayfa Tek Ümmet

Tek Ümmet

by İlkav Editor
1,3K 👁
A+A-
Reset
ان هذه امتكم امة واحدة و انا ربكم فاعبدون
10.04.2009
 
 
“İşte bu tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ve bende sizin rabbinizim. Artık bana kulluk edin” Enbiya 92
 
Kıymetli Müslümanlar
 
Enbiya suresi. Kur’an-ı Kerim’in 21. suresi çok farklı zamanlarda, çok farklı mekânlarda yaşamış, reel politik açısından birbirine hiç benzemeyen yapılar içerisindeki peygamberlerin suresi. Bu surede yaratan yaşatan ve bir olan Allah; yarattığı kullarını da birliğe bir olmaya davet ediyor. Musa ile, Harun ile İbrahim İshak ve Yakup ile, Eyüp ile Yunus ile Zekeriya ile bir olmaya, onların safında durmaya çağırıyor.
 
O gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri bir oyun bir eğlence olsun diye yaratmamıştır. Yaşamak ciddi bir iştir. Dünyaya gelmenin ve yaşamanın elbette bir gayesi vardır. Ve bu gayeyi omuzlamak büyük bir sorumluluk üstlenmektir. Allah’ın arzında yaşamanın gayesi heva ve heveslerin peşinde koşarak, Allah'ın nimetlerini har vurup harman savurmak olmadığı gibi; heva sahiplerinin şerrinden korkarak, bir köşede bana değmeyen yılan bin yaşasın mantığıyla beklemekte değildir. Allah yeryüzündeki mücadeleden bahseder. Hakkın ve batılın mücadelesinden Allah Kuran’da dosttan ve düşmandan bahseder. Allah'ın yolunun sınırları çok nettir. Allah'ın kitabında İki taraf vardır ve bunun bir üçüncüsü yoktur. Allah’ın kitabında müminlerin şeytanla barışık olmalarını emreden veya ima eden bir ayette yoktur. Ve o kitap bulunduğu toplumun nefsini ilah edinmiş tağutlarıyla barış içinde huzurlu bir hayat geçiren nebilerden de bahsedilmez.
 
Kısacası Kitabullah bize bir kimlik verir, Bizi hakiki bir Allah taraftarı olmamız için, Hizbullah olmamız için eğitir. Bu kimliği özümseyenler hangi zamanda hangi mekânda olurlarsa olsunlar eğer dünya yüzünde yaşıyorlarsa kendilerini mücadele ortamında, savaş meydanında bulurlar. Ve bu savaşta beraberlik yoktur ya mağlubiyet ya da galibiyet vardır. Bu dünyada safını belirlemeyenler nerede olduğunu ve ne yapacağını bilemeyenler, kestiremeyenler, karanlıkta önünü göremeyen, olduğu yerde bir ileri iki geri evrilip duranlardır ki bunlar kaybetmeye mahkûmdurlar. Nuh’un yanında olmayanlar Nuh’un mücadelesinde onu desteklemeyenler tıpkı Nuh ile mücadele edenler gibi azametli dalgaların altında boğulup gitmişlerdir. Başladıkları her içte Allahın lanet ettiğine lanet etmeyenler, şeytanları recmetmeyenler amellerine şeytanları da ortak tutanlardır. Bunun için rabbimiz Kuran okurken bile şeytanı recmetmemizi, şeytanı yanı başımızdan kovmamızı sonra Allah’ın adıyla amelimize başlamamızı emretmiştir.
 
Evet kardeşlerim
 
Batılla hak tıp kı karanlıkla aydınlık gibi bir arada olamazlar. Hak batıl savaşında hakkın safında olmak. İşte bu, ümmet olmanın, vahdet olmanın, birlik olmanın vazgeçilemez ilk şartıdır. Rabbimiz enbiya suresinde yegâne önderlerimiz olan peygamberlerin tevhit mücadelelerinden, hakkın safında yer alarak iyi günde zor günde her zaman Allah’a yönelmelerinden bahsetmiş ve bu mücadeleleri bize örnek göstermesinin ardından
ان هذه امتكم امة واحدة و انا ربكم فاعبدون

“İşte bu tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ve bende sizin rabbinizim. Artık bana kulluk edin” buyurmuştur.
 
Bu yol izzet yoludur bu yol tek galibiyet yoludur. Tek başına da olsa, üç kişiyle de olsa Allahın arzında pervasızca at oynatan Şeytanları recmetmek, batılı deşifre etmek oyunda değildir hayalde değildir. “Vema sahibikum bi mecnun” Arkadaşınız mecnun değildir çılgın değildir. O hakkın temsilcisi olmaya aday olmuştur. İşte bu tek ümmet dünyanın neresinde olursa olsun batıla hep aynı cevabı verir. Ve hakkın gücü Yine 21. surede bildiriliyor bizlere “Hakkı batılın başına çarparız da onu paramparça eder bir de bakarsın ki batıl ortadan kaybolup gitmiştir.”
 
İşte hakkın gücü kardeşlerim
 
İşte taraf olmanın, bir olmanın çağlar ötesi mesajı günümüze taşımanın yolu. Fakat hiçbir şeyden gafil olmayan Rabbimiz vakıayı haber vermiştir bizlere.
 
"ve tegattauu emrahum beynehum"
“ama insanlar din konusunda aralarında bölünüp parça parça oldular.”
 
Hakkı ve batılı açıkça görmelerine rağmen nefislerinin istediği yöne yönelerek dinlerini parça parça ettiler. Şeytanları recmetmek dururken şeytanlara yanaşmayı tercih ettiler. Dostu düşmanı, iyiyi kötüyü islah edeni ve bozguncuyu Allaha göre belirlemek varken şeytanlara göre belirlediler. Hak safında kınayanların kınamasından çekinmeden direnmek dururken, batıl safında batılın şerrinden emin olabilecekleri zannına kapıldılar.
 
Dağlar, kuşlar, emri altına verilen Süleyman’ın yolundan gidip Rabbi tesbih etmek varken,
 
“Size de Allah’ı bırakıp taptıklarınıza- peşine takıldıklarınıza -da yazıklar olsun” diyen İbrahim gibi diri olmak varken,
 
Balığın karanlıklarında bile Yunus’un duasını işitip icabet eden bir rabbe kulluk etmek varken
 
Ben neden büyük şeytan Amerika’nın- AB’nin- Nato’nun himayesini arayayım neden onlardan dost edinmek için şaklabanca taklalar atayım.”
 
Ve rabbimiz buyuruyor.
 
“Şimdi kim mümin olarak salih ameller yaparsa onun yaptıkları kabul edilip mükâfatsız kalmayacaktır. Biz onun yaptıklarını yazmaktayız.”
 
“Onlar cehennemin uğultusunu bile duymazlar canlarının istediği nimetler içinde sonsuza dek kalırlar.” 21/102
 
En büyük dehşet bile onlara üzüntü vermez. Melekler onları “Size vaad edilen gün işte bu gününüzdür diye karşılarlar.
 
Rabbim bizlere yalnız kendi rızası için koşturma azmi versin. Bizleri tagutlara meyletmekten onları sempatik görmekten korusun
 
Hakkı hak bilip her ortamda hakkı izhar eden, batılı da batıl bilip çekinmeden tavrını koyan kullarından eylesin

Rabbim bizleri, ikilik kabul etmeyen tek ümmetin onurlu neferleri kılsın.

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon