‘Takva Örtüsü Tesettür ve Yasaklama İle Modernleşme Kıskacında Başörtüsü’ konulu panelden yükselen ortak ses:
‘Başörtüsü müslüman kadının kimliğidir’
İlmi ve Kültürel araştırmalar Vakfı (İLKAV) tarafından gerçekleştirilen paneller serisinin üçüncüsünde tesettür ve başörtüsü konusu ele alındı.
‘Takva Örtüsü Tesettür ve Yasaklama İle Modernleşme Kıskacında Başörtüsü’ başlığını taşıyan panelin oturum başkanlığını Zeynep Ülkü Taşyürek yaptı.
İLKAV konferas salonunda geniş bir dinleyici kitlesinin katılımıyla 24 Şubat 2008 Pazar günü gerçekleştirilen panelde Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç Dr. Hülya Alper, Özgür Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, Avukat Yazar Sibel Eraslan ve Yazar Yıldız Ramazanoğlu tesettür ve başörtüsü konusunu her yönüyle ele aldılar.
Fakülteye almayanlar hakkında tutanak tutturun
Örtünmenin Allah’ın emirleri arasında olduğunu ve bu konunun tartışmaya açılmasının son derece yersiz olduğunu dile getiren katılımcılar, Cumhurbaşkanı’nın onaylaması ile birlikte gündemdeki yerini alan Üniversitelerdeki başörtüsü serbestisi ile ilgili ise “Anayasa değişikliğinin resmi gazetede yayımlanmasının yeterlidir. Bugünden itibaren başörtülü gençlerimiz fakültelerine gönül rahatlığıyla gidebilir. Fakülteye almayanlar hakkında tutanak tutturun. Bu sizin hukuksal hakkınızdır. Avukatlar bunun takipçisi olacaktır” denildi.
Kemalistler yaptıkları zulmü unutmuş görünüyorlar
Oturum Başkanı Zeynep Ülkü Taşyürek, kemalislerin başörtüsü konusunda bir bardak suda fırtına koparma eğiliminde olduklarına dikkat çekerek; ‘Başörtüsü konusunda yaptıkları zulmü unutmuş görünüyorlar. Şimdi tutmuşlar başörtülüler açıklara baskı yapacaklar şeklinde uçuk bir savın peşinden koşuyorlar.Başörtüsünü sorun olarak niteleyenler şunu iyi bilmelidirler ki, örtümüz bizim için asla bir sorun veya ayak bağı değildir. O Allah’ın yüce bir emri ve onurumuzdur. Onurumuzu asla çiğnetmeyeceğiz. Bizim açımızdan pek çok dünyevi maslahata malolsa da, daha pek çok bedeller ödememiz gerekse de, Rabbimizin bu emrini ibadet bilinciyle yerine getirmeye devam edeceğiz.’ dedi.
Başörtüsü Allah’ın emridir
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç Dr. Hülya Alper, başörtülü genç kızların belirli bir grup tarafından modernleşme adı altında ötekileştirilmeye çalışıldığına dikkat çekerek, ‘Birtakım modernistler, kaynağın yalnızca Kuran-ı Kerim olduğunu belirtiyorlar. Bu peygambersiz bir dini kabul etmek demektir. Hz Peygamber’i kaynak olarak almadan Kuran yetersiz kalır. Çünkü peygamber yeryüzündeki canlı Kurandır. Başörtüsü Allah’ın emridir’ dedi
Başörtüsü müslüman kadının kimliğidir
Yazar Sibel Eraslan, tesettür ve örtünme meselesi sadece kadınların meselesi olmadığına atıf yaparak, ‘Örtünme eski çağlardan beri var olan bir kavramdır. Atilla İlhan’ın İstanbul’un silüetinden minareleri kaldırdığınız zaman Londra’dan, Paris’ten farkı kalmıyor sözü çok doğrudur. Bizlerinde tanımadıkları bir ülkede başörtülü gittiğimizde Müslüman olduğumuzu bilmelerini sağlayan bir şeydir. Başörtüsü müslüman kadının kimliğidir.’ dedi
Bizim iddiamız onları rahatsız ediyor
Yazar Yıldız Ramazanoğlu Osmanlı kadınının 1886 yılında dünyadaki değişimin farkına vardığına dikkat çekerek, ‘Halide Edip Adıvar’ı cumhuriyet kadını saymayan söylem neydi? Biz de modern bir konferans ortaya koyuyoruz şu an. Bizim iddiamız onları rahatsız ediyor. İslamın refaranslarından kaynaklanarak bu hayatı sentezliyoruz. Hacettepeye ilk girdiğimde 3 kişiydik. 4 sene içerisinde birbirimizi tanıyamayacak kadar sayımız arttı. Geometrik sayı nasıl arttı. Zihinsel yapılanma açısından gelişmeleri Amerika’da aşamadı. Orada daha ciddi sorunlar var. Beyazların bulunduğu mahalleye bir zenci taşındığında orada kira fiyatları düşüyor. Başörtülü kızlar nasıl çoğaldı.Önlerine seçenekler konuldu. Kartlar açıldı. Merhamet dolu bir söylem var mı diğer dinlerde? Hayır yok. Ya da dünyada işe yarayan bir fikir vermiyor. Bu kızlara baskı ile bir inanç kazandırabilir misiniz.? İslam’ın vaat ettikleri diğer dinlerin vaat ettiklerinden çok daha fazla. Teziç dedi ki başörtülü kadınlar özgüveni olmadığı için örtüyorlar. Anlayışa bakarmısınız. Danıştay dışarıdaki örtünün kötü örnek olduğunu söyledi. Bakın nerelere kadar uzanıyorlar. Dışarıdaki yaşantıya bile dil uzatıyorlar’ dedi.
Üst düzey makamları kendi tekellerinde görmek istiyorlar
Özgür Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, hiçbir fabrika işçisinin başörtüsüden dolayı sıkıntı yaşamadığına dikkat çekerek, ‘Bunlar üst düzey makamları kendi tekellerinde görmek istiyorlar. Toplum ikna odalarından geçiriliyor. Buradaki hukuk dar bir hukuktur. 28 Şubat MGK Kararlarında brifinglerle toplumu hizaya sokmuştur. Hakimler görevlerinden atıldı. Dalga dalga bu sorun ülkeyi zaptetmiştir. Böyle bir yasağı somut olarak ortaya koyan yasa yoktur. Anayasa değişikliği hep kanla olmuştur. Bu anayasa kanla değişir ancak diyorlar. Serdar Akinan yazdı. Yasakçı ve Darbeci zihniyetin nasıl yerleştiği burada görülüyor. Kim laiklik elden gidiyor, şeriat geliyor diyorsa ona kimse dokunamıyor. Ergenekon ortaya çıktı. Cumhuriyet Gazetesine bomba atıldı. Dinciler yapmıştı demişlerdi. Özür dilediler mi. Biz yanılmışız dediler mi? Tek bir satır çıkmadı. Rektörlerin söylediklerini alt alta yazdığımızda kara mizah çıkıyor. Kamplara ayırırsınız diyorlar. Kendilerinin yaptıklarına bakın. Yasakçı zihniyetin ne kadar keskin olduğunu gördük. Bizim burada sessiz olmamız isteniyor. Kamusal alanda istekte bulunmayın deniyor. Biz susmayacağız. Var olmaya devam edeceğiz. Yıllar önce yasaklar karşısında cılız ve küçük görünen tavrımızın bugün buralara geldiğini görmekten mutluluk duyuyoruz. Devlet baskısı, joplarla, idamlarla, mahkeme duvarlarıyla gördük biz baskıyı. Bir çoğu psikologlara gitti. Benim bir öğrencim başını kazıttı. İnsani boyutu yasakçılar tarafından asla görülmedi. Tabi ki kamusal alanda da istiyoruz. Bunda ne gibi bir sakınca var ki. Devlet zaten bunu yapmak durumunda. Eşitlik ilkesi gereği. Biz lisede de başörtüsü ile gitmek istiyoruz. Memur olarak da gitmek istiyoruz’ diye konuştu.
İki bölüm halinde gerçekleştirilen panel soru-cevap kısmıyla sona erdi.