Sakarya Başörtüsü Platformu gerçekleştirdiği 65.Başörtüsü eyleminde, İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı (İLKAV) tarafından düzenlenen “ Resmi İdeoloji kıskacında Eğitim Sistemi ve Din Eğitimi “ konulu panel ile ilgili Kanal D ana haber bülteninde yapılan açıklamalar kınandı. Ayrıca yapılan açıklamada, kadınlara seçme-seçilme hakkının verilişinin kutlandığı bu günlerde başörtülülere karşı hastanelerden eğitim kurumlarına kadar her alanda yapılan haksızlık dile getirildi.
Sakarya Başörtüsü Platformu gerçekleştirdiği 65.Başörtüsü eyleminde, İLKAV tarafından düzenlenen “ Resmi İdeoloji kıskacında Eğitim Sistemi ve Din Eğitimi “ konulu panelin ve panelde konuşan tebliğcilerin Basın Kanunu çiğnenerek, İslami değerler küçümsenerek Kanal D ana haber bülteninde hedef gösterilmesi eleştirilerek, sistemin tabuları söz konusu olduğunda demokrasi, fikir özgürlükleri, Kopenhag Kriterleri gibi unsurların gerek medya ve gerekse iktidarsız hükümetçe hiçbir önem taşımadığı vurgulandı.
Platform adına yapılan basın açıklamasında Kanal D haberin yayını; “Kim bunlar” , “savcılar nerede”, “açılışı kuran’ı kerim’le yaptılar” gibi aşağılayıcı-alaycı ifadelerle Basın Kanununu da çiğneyen bir tarzda “basın yoluyla hedef gösterme” suçunu işleyerek Kuran’dan ve İslam’dan söz eden kardeşlerimizi sanki gizli, toplumu terörize eden, suç işleme amacı taşıyan, kişilermiş gibi lanse etmeye çalışıyor. Toplantıya iştirak edenleri de küçümseyici bir tarzda “haremlik-selamlık oturdular” ifadesini kullanarak seviyesizliğini ispatlamış oluyor.” sözleri ile eleştirilirken, hükümetin tavrına yönelik olarak da şu cümlelere yer verildi. “Bu iğrenç haberin yayınlandığı gece panik halinde telefona sarılıp İLKAV hakkında soruşturma açtırma zilletini gösteren iktidarsız hükümetin devlet bakanı Mehmet Ali Şahin’in müslüman halkın gözünde daha önceki gafletleriyle çoktan doldurup taşırdığı toleransının kalmadığını da vurgulamak istiyoruz. Resmi ideoloji ve tabuları konusunda ağızlarını bıçak açmayanlar; konu İslam ve Müslümanlar olunca nasıl birden bire muktedirmiş gibi davranabiliyorlar. Bu gidişle daha önce “başörtüsü yasağını” yüzde bir buçuğun sorunu” diyerek küçümseyenler aynı oranlarda takılıp kalacak gibi görünüyor.”
Ayrıca, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesine kan vermeye gelen başörtülü bir bayana görevli hemşire tarafından “Bu nasıl kıyafet, burası cami mi? Buraya nasıl böyle bir kıyafetle gelebiliyorsun? Buna nasıl cüret edebiliyorsun? çık dışarı!” sözleriyle hakaret edilmesi ve Aydın Koçarlı ilçesi Kasaplar İlköğretim Okulunda görevli bir öğretmen hakkında ise başörtüsü ile derslere girdiği gerekçesi ile soruşturma açılmasıyla ilgili olarak da “Bu ve benzeri olayların daha fazlasıyla yaşanmaya başlamasına şaşırmamak gerekiyor. Çünkü altmış beş haftadır biz buradan Sakarya Başörtüsü Platformu olarak başörtüsü yasağının toplumdaki adalet ve güven duygularını yok ettiğini böylesi bir ayrımcılığın ileride daha büyük ve önlenemez tahribat ve yıkımlara yol açabileceğini anlatmaya çalışıyoruz. Başörtüsü yasağının anlamsızlığına, hukuksuzluğuna adaletsizliğine vurgu yapmaya çalışıyoruz.” denildi.
“Başörtüsü İslam’ın emri, Müslüman kadının kimliğidir”, “Tevhid, Adalet, Özgürlük” yazılı pankartlar taşıyan platform mensupları eylem boyunca “Yasakçılar halka hesap verecek”, “Hukuksuz devlet, iktidarsız hükümet”, “Direne, direne kazanacağız” sloganları attılar. Eylemde, “Başörtüsüne özgürlük, hemen şimdi!”, “Yaşasın başörtüsü direnişimiz!” ve “Yasak sürüyor,(D)uyuyor musunuz?!” yazılı dövizler de taşındı.
Sakarya Başörtüsü Platformu 65.Basın Açıklaması
İLKAV’a selam , direnişe devam !
Baskıyı korku ve sindirmeyi yasakçılığı ve darbeciliği karakter edinmiş oligarşik sistemin Müslüman halkın ahlak ve değerlerine ne kadar uzak ve yabancı olduğu her geçen gün daha açık bir şekilde ortaya çıkıyor.Aciz hükümetler kışla tipi eğitim sistemi anayasal kurumların tartışılamaz saltanatları ve pek tabi valilerin ağızlarını koklayan darbeci paşaların yaymaya çalıştıkları kesintisiz korku politikaları günden güne tüm değerleri erozyona uğramış bir toplum meydana getiriyor.En son bin yıl süreceğini iddia ettikleri yirmi sekiz şubat darbesi ile birlikte ekonomik-sosyal-siyasal her açıdan kıskaca alınıp çaresiz bırakılmış Müslüman halk medya eliyle akılsızlaştırılmaya duygusuzlaştırılmaya kişiliksizleştirilip sapıklaştırılmaya çalışılıyor.İslam ve Müslümanlık hor ve hakir gösterilirken birkaç züppe ve sonradan görmenin yaşantıları özendiriliyor.Darbe ve yasakçılığı destekleyip pohpohlayan yayınlar ana haber bültenlerinde halka izlettiriliyor.
3 Aralık Pazartesi akşam ki; Kanal D ana haber bülteninde Mehmet Ali Birand ; İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen “ Resmi İdeoloji kıskacında Eğitim Sistemi ve Din Eğitimi “ konulu paneli ve panelde konuşma yapan tebliğcileri hedef gösteren İslami değerlerimizi hafife ve alaya alan ve ayrıca içinde suç unsuru barındıran iğrenç bir yayına imza atıyor.
“Kim bunlar” , “savcılar nerede” , “açılışı kuran’ı kerim’le yaptılar” gibi aşağılayıcı-alaycı ifadelerle Basın Kanununu da çiğneyen bir tarzda “basın yoluyla hedef gösterme” suçunu işleyerek Kuran’dan ve İslam’dan söz eden kardeşlerimizi sanki gizli , toplumu terörize eden , suç işleme amacı taşıyan , kişilermiş gibi lanse etmeye çalışıyor.Toplantıya iştirak edenleri de küçümseyici bir tarzda “haremlik-selamlık oturdular” ifadesini kullanarak seviyesizliğini ispatlamış oluyor.
Daha önceleri olduğu gibi bir kere daha müşahade ediyoruz ki; sistemin tabuları söz konusu olduğunda , ne demokrasi ve fikir özgürlüğü , ne AB ile ilişkiler , ne Kopenhag Kriterleri , ne azınlıkların yada geniş kitlelerin örflerine saygı , ne de katılımcı kültürün sözde gelişimi gibi unsurların hiçbir önemi kalmıyor.Kin ve nefretlerinden başka sermayeleri olmayan bu medya şaklabanlarını bir kez daha kınarken uyarıyoruz;
“Müslümanların onur ve şahsiyetlerine dil uzatmanız onları jurnallemeniz İslam’ın ve Kur’an’ın ilkelerini hafife almanızın size kazandıracağı şey cayır cayır yanan bir ateş olacaktır.
Toplantıyı tertip eden İLKAV’ı ve konuşmacıları ise inançları gereği doğrudan taviz vermeden özgür düşünce ve eğitim ile İslami kimliği önceleyen söz ve tutumlarından dolayı tebrik ederken;
Bu iğrenç haberin yayınlandığı gece panik halinde telefona sarılıp İLKAV hakkında soruşturma açtırma zilletini gösteren iktidarsız hükümetin devlet bakanı Mehmet Ali Şahin’in müslüman halkın gözünde daha önceki gafletleriyle çoktan doldurup taşırdığı toleransının kalmadığını da vurgulamak istiyoruz.Resmi ideoloji ve tabuları konusunda ağızlarını bıçak açmayanlar ; konu İslam ve Müslümanlar olunca nasıl birden bire muktedirmiş gibi davranabiliyorlar.Bu gidişle daha önce “başörtüsü yasağını” yüzde bir buçuğun sorunu” diyerek küçümseyenler aynı oranlarda takılıp kalacak gibi görünüyor.
Hiç kimse unutmasın ki; asıl hüsran koltuğunu kaybetmek değil darbe şakşakçılarının çarklarına su taşımak ve Müslümanların kimliklerini ve onurlarını hiçe saymaktır.
Bu haftanın diğer bir olayı da yine Ankara’da yaşandı. Bir ilan üzerine Hacettepe Üniversitesi’ne kan vermeye giden Şaziye Gerede isimli başörtülü bir bayanın uğradığı sözlü saldırıydı. Kan vermek için Tıp Fakültesi Hastanesine gelen Şaziye Gerede görevli hemşire Zübeyde Tuncer’in
“Bu nasıl kıyafet , burası cami mi? Buraya nasıl böyle bir kıyafetle gelebiliyorsun? Buna nasıl cüret edebiliyorsun? Çık dışarı! şeklindeki aşağılamalarına maruz kaldı.Bu durumdan rahatsız olan başörtülü bayan ve eşi durumu hastane yönetimine şikayet etmek istese de herhangi bir sonuç elde edemediler.
Yine Aydın Koçarlı ilçesi Kasaplar İlköğretim Okulunda görevli bir öğretmen hakkında kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı gerekçesi ile soruşturma başlatılıyor.Başörtüsü ile derslere giren öğretmen rahatsız edilerek mesleki açıdan hiçbir olumsuzluğu olmadığı halde sadece başörtüsü ile derslere girdiği için öğretmenin mesleği elinden alınmaya çalışılıyor.
Bu ve benzeri olayların daha fazlasıyla yaşanmaya başlamasına şaşırmamak gerekiyor.Çünkü altmış beş haftadır biz buradan Sakarya Başörtüsü Platformu olarak başörtüsü yasağının toplumdaki adalet ve güven duygularını yok ettiğini böylesi bir ayrımcılığın ileride daha büyük ve önlenemez tahribat ve yıkımlara yol açabileceğini anlatmaya çalışıyoruz.Başörtüsü yasağının anlamsızlığına ,hukuksuzluğuna adaletsizliğine vurgu yapmaya çalışıyoruz.
Ayrıca bu hafta kadınlara sözde seçme ve seçilme hakkının verilişinin 72.yıldönümü kutlandı.Halkı temsil eden TBMM’de bir tane başörtülü bayan olmadığı halde neyin hakkının kutlandığı da ayrı bir durum.Başörtülü kadınları sadece oy vereceği zaman ,vergi vereceği zaman çocuğunu askere göndereceği zaman ya da kirli savaşta ölen askerlerin cenazelerindeki göstermelik törenlerde hatırlayanlar seçilebilme özgürlüğünü nedense çok görüyorlar.Sadece bu örnek bile Türkiye’deki ikiyüzlülüğü göstermesi açısından çarpıcıdır.
Son olarak biz Müslümanlar; inançlarımızdan ve İlkelerimizden taviz vermeden, yasağa ve yasakçılara boyun eğmeden, inançla ve onurla, Allah’ın emri olan başörtüsünü savunmak ve Müslüman halkın başörtüsüne sahip çıkmasına örneklik yapabilmek için; tevhid için; adalet için; özgürlük için direniyoruz.
SAKARYA BAŞÖRTÜSÜ PLATFORMU