Hutbe: Şirk koşanlar dediler ki: Allah dileseydi biz şirk koşmazdık
“Şirk koşanlar diyecekler ki: ‘Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiç bir şeyi de haram kılmazdık.’ Onlardan öncekiler de, bizim zorlu azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar… " (En’am: 148)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Şevval ayının 8’i 1444/CumaDikkat edilirse, suçlarının tümünü kadere yani Allah’a yüklemeye çalışıyorlar. Allah dilemeseydi biz bu suçları işleyemez, şirk koşamaz, zina edemez, içki içemez, fâiz yiyemez, put heykelleri yapamaz ve puta da tapamazdık diyerek işlediklerinin faturasını Allah’a çıkarmaya çalışıyorlar.
Çok garip değil mi? Bugünkü kâfirler ve müşrikler de aynı mantığa sığınıyorlar. Yani adamlar bir hayat yaşayacaklar, yaşadıkları bu hayatta hiç bir sınır tanımayacak; bizler özgürüz, hayatımızda hiç bir kayd-u şart altına girmeyiz diyecekler. Dilediğimiz gibi hayatımıza yasa yapar, dilediğimizi haram, dilediğimizi de helâl kılarız, kimse bu konuda bize hesap soramaz diyecekler. Yeryüzünde egemen bizleriz ve egemenlik de kayıtsız-şartsız bizimdir diyecekler. Sonra da işledikleri günahların cezasına katlanmaları söz konusu olunca da; “biz kader mahkûmuyuz. Allah dilemeseydi biz bunları yapamazdık, alın yazımız böyleymiş ne yapalım?” diyecekler.
Sormak lâzım bunlara; “Ey akılsız müşrikler! Söyleyin bakalım; sizler yeryüzünde yaşadığınız hayatta Allah’ı da, Allah’ın âyetlerini de, Allah’ın yeryüzünde belirlediği hayat programını da reddederek özgürlük teraneleri tutturup egemenlik bizdedir, biz dilediğimizi yaparız diyerek tanrılıklarınızı iddia ederken ne oldu da Allah’ın vaadiyle karşılaşıp O’nun sorgulaması tepenize binince o özgürlük ve tanrılık teranelerini unutup kuzu kesiliyorsunuz?
Ne oldu, hani siz özgür değil miydiniz? Hani egemenlik sizde değil miydi? Dünyada özgürce dilediğinizi yaparken, özgürce Allah kullarına zulmederken, özgürce Allah’ın helâl-haram sınırlarını çiğnerken, özgürce insanların haklarını ellerinden alıp onları kendinize kul-köle edinirken, insanları Rablerine kulluktan koparıp köleleştirirken şimdi ne oldu da birdenbire değişiverdiniz?
Dünyada işlediğiniz amellerinizden hesaba çekilip onların karşılığı olarak Cehennemi görünce kuzu kesildiniz. Bizim elimizde bir yetki yoktu! Biz yaptıklarımızın tümünü Allah öyle istediği için yaptık! Bizi bu hâle Allah getirdi, değilse bunların hiç birisini yapamazdık. Eğer Allah dilemeseydi biz ne şirk koşabilirdik, ne haram-helâl belirleyebilirdik, ne zulmedebilirdik, ne tanrılığımızı iddia edebilirdik, ne egemenlik bizdedir diyerek yeryüzünde kanun koyabilirdik.”
Evet, müşrikler böyle diyecekler. Allah dilemeseydi biz bunları yapamazdık. Şeytan mantığını kullanıyorlar. A’raf suresi 16. âyette anlatıldığı üzere, şeytan da aynı şeyi yapmıştı. İşlediği Âdem’e secde etmeme suçunu kabullenmeyen şeytan da suçu Allah’a atıyordu. “Ya Rabbi mademki beni saptırdın öyleyse ben de beni saptırmana karşılık kullarını saptıracağım” diyordu.
Hayır, hayır, kimse böyle bir iddiada bulunamaz. Allah herkesi hür yaratmıştır. Diledikleri yolu, diledikleri hayatı seçme konusunda hür yaratılmışlardır. Hidâyeti de dalaleti de, imanı da seçebilirler küfrü ve şirki de. Dünyada imtihan gereği Rabbimizin koyduğu yasa budur ve yaşadığımız sürece bu böyle devam edecektir. Ama unutmayalım ki bu yasa ölünceye kadardır. Dünyada imtihan dönemimiz sona erdiği andan itibaren artık Rabbimizin başka bir yasasıyla karşı karşıya geleceğiz.
Elli yıl kâfir yaşayan birisi elli yılın sonunda Müslüman olamıyor mu? Adam Müslüman olmak istedi de Allah buna imkân mı vermedi? Şu anda Müslüman olmak istiyorsunuz da Allah buna müsaade etmiyorsa itiraz hakkınız doğacaktır. O zaman gökleri ve yerleri, göktekileri ve yerdekileri buna şâhid tutun. Tüm bu varlıkların şehâdeti altında deyin ki; ya Rabbi! Tüm varlıkların şâhiddir ki bizler küfürden, şirkten vazgeçip Müslüman olmak istedik ama sen buna izin vermedin. Ne yapalım biz de çaresiz kâfir ve müşrik olduk deyin. O zaman biz de size şâhidlik yapalım. Evet ya Rabbi! Bizler buna şahidiz! Bu adamlar kendilerinin tanrılığından vazgeçip senin Rabliğini kabul etmek ve senin gönderdiğin kitabın istikâmetinde bir hayat yaşamaya karar verdiler ama bu konuda sen onlara izin vermedin diyelim.
Ama kesinlikle bunu diyemeyeceksiniz. Çünkü Müslüman olmak istediğiniz zaman bu konuda kimse size engel olmamaktadır, tıpkı küfrü ve şirki tercih ederken kimsenin size engel olamadığı gibi… Üstelik sizler şu anda, Allah’a kulluk yolunu tercih ettiğinizde Allah sizin için onu kolaylaştıracağını da vaadetmektedir.
Âyetin sonunda diyor ki Rabbimiz: “De ki bu iddiaları ortaya atıp onun arkasına saklanırken bir bilgiye mi dayanıyorsunuz?”
Hayır, onların bu konuda hiç bir delilleri yoktur, onlar sadece zanna tâbi oluyorlar. Ortaya bir hüküm koyarken dayandıkları hiç bir temelleri olmayınca en kısa zamanda temelsizliklerini anlayıp değiştirirler onu. Gerçek ilim olan vahiyle alâkaları olmayıp Allah’ın kitabını reddettikleri için onların hayatlarını zanlar, şüpheler ve mitolojiler kaplamıştır. Allah’ın kendilerine verdiği hayatı ve özgürlüğü yöneticilerine, ağalara, beylere, paşalara, patronlara, âdetlere, törelere, modaya, heva ile heveslerine ve şeytanlara sattılar. Hayatlarını israf ettiler ve sonunda Cehennemi boyladılar.
28.04.2023
Hazırlayan: Emrullah AYAN