Hutbe: Büyük başarıya ancak mü’minler eriştirilirler “Şüphesiz Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği Cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah, bunu Tevrat, İncil ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alış-verişten dolayı sevinin. İşte asıl bu, fevz-i azîm/büyük başarıdır.” (Tevbe: 111) Kardeşlerim, bugün Hicrî Rabiu’l-Âhir ayının 25’i 1447/Cuma Rabbimiz Allah, yolunda malları ve canlarını ortaya koyarak savaşan mü’minlerle bir alış-veriş yapmak istiyor. Ama rabbimiz herkesle girmiyor bu alış-verişe, sadece mü’minlerle girmek istiyor. Mü’minlerden de malları ve canlarıyla Allah yolunda savaşı göze alabilenlerle… Bir alış-veriş söz konusu mü’minlerle Allah arasında. Satan Allah, satın alan mü’minler, satılan Cennet, bedeli ise can ve mal. Mü’minler mal ve canlarını Allah’a verip karşılığında Cenneti satın alıyorlar. Mallarımızı ve canlarımızı veren zaten O’dur. Bakın zaten kendisine ait olan mallarımızı ve canlarımızı bizden çok kıymetli olan Cennet bedeliyle bir daha satın almak istiyor. Bu ne müthiş bir alış-veriş? Ama unutmayalım ki Rabbimizle böyle bir alış-verişe girebilmenin iki şartı vardır. Bunlardan biri Rabbimizi tanımak, ikincisi de Cenneti tanımak. Bu ikisi tanınmadıkça insanlar böyle bir alış-verişe giremezler. İşte Rabbimiz bir vaadde bulunuyor. Kullarım, eğer mal ve canlarınızı bana verirseniz, yoluma koyarsanız karşılığında size Cennet vereceğim. Şimdi, böyle bir alış-verişe girebilmek için kişinin önce Allah’ı tanıması şarttır. Allah dediğini yapar mı? Allah’ın böyle herkese vereceği Cennetleri var mı? Allah bu kadar güçlü mü? Güvenilir mi Allah’a? İkincisi de; can ve mal karşılığında va’dedilen Cennet tanınmalıdır. Nedir bu Cennet, nasıl bir şeydir, böyle bir Cennet için bir alış-verişe girmeye değer mi? Karşılığında mal ve can vermeye değer mi? Eğer Allah’ı Kitap ve elçisinin sünnetinden tanıyorsanız, yine O’nun kitabından ve elçisinin beyanlarından Cenneti tanıyor ve onu arzuluyorsanız hemen hiç beklemeden bu alış-verişe girersiniz. Ama Allah’ı tanımıyor, güvenmiyorsanız ve Cenneti bilmiyorsanız, onu değerli görüp arzu duymuyorsanız böyle bir alış-verişe girmezsiniz. İşte şu an Allah’ın bu va’dini duydukları, Allah’ın bu alış-veriş isteğine muttali oldukları halde buna yanaşmayıp yan çizen yığınlarla insan görüyoruz. Evet, unutmayalım ki biz mü’min olduğumuz, kelime-i tevhidi söylediğimiz gün malımızı da canımızı da Allah’a sattık. Böyle bir alış-verişe girdik. O takdirde Rabbimizle yaptığımız bu anlaşmanın bilincinde olup şartlarına riâyet etmek zorundayız. Mallarımız ve canlarımızda Allah’ı söz sahibi bilmek ve Allah yolunda, O’nun dininin ikâmesi için mallarımızı ve canlarımızı ortaya koymak yani cihad etmek, mal ve canımızı cihad meydanlarında Rabbimize sunmak zorundayız. Rabbimiz dilerse onları bizden alır, yetkili O’dur. Diler malımızı alır canımızı geri verip karşılığında Cennet verir, diler canımızı alır malımızı verir karşılığında Cennet verir, diler ikisini de alır, diler ikisini de geri verir ve Cennet verir. Üstelik nice zafer ve ganîmetler nasip eder. Allah yolunda bir savaşta biz mal ve canımızı ortaya koyar, canımız ve malımız konusunda Rabbimizi söz sahibi bilirsek O bize Cennetini verecektir. Bundan zerre kadar şüphemiz olmasın. Öyleyse asla bu dünyada Cennetten çok daha basit dünya menfaatleri uğruna canlarımızı ve mallarımızı satmayalım. Ebedî bir Cenneti satıp da bu dünyanın basit ve geçici menfaatlerine talip olmayalım. Hesabımızı güzel yapalım. Nasıl olsa günün birinde bu mal ve canın elimizden alınacağını unutmayalım da onları doğru değerlendirmesini bilelim. Malımızı, canımızı, bilgimizi, zamanımızı, gece-gündüzümüzü, imkânlarımızı, hayatımızı, oğlumuzu, kızımızı Cennet yolunda yatırım yapalım. Bunlar için Allah yolunda cihaddan kaçarak Cenneti verip dünyayı satın alanlardan olmayalım. Sahip olduğumuz dünyalıklar bizi Allah’ın bizim için hazırladığı Cennetten alıkoymasın. Bâkîyi verip de fâniye talip olanlardan olmayalım. 17.10.2025 Hazırlayan: Emrullah AYAN