2,5K
ABD 2. Dünya Savaşı'ndan hemen sonra Sovyet Rusya’ya karşı 1949'da Kuzey Atlantik Antlaşması Paktı (NATO)'nı kurdu. Sovyetler'e karşı kurulan NATO tüm dünyayı illegal yapılarla, darbelerle ve askeri üslerle donattı. Ve emperyalizm terörünün taşıyıcısı oldu.
Kurulduğu 1949'dan bugüne 60 yıl geçti. Türkiye'nin NATO'ya girişinin 57. yılı, Türkiye NATO'ya girmek için ilk başvurusunu 1949'da CHP iktidarı sırasında yaptı. Ancak bu ilk başvuru reddedildi NATO'ya ancak 1952'de kabul edildi. O dönemde Türkiye'nin NATO'ya katılımının önemini NATO eski genel sekreteri Peter Carington şöyle anlatıyor: "Türkiye, Batı'nın bölge stratejilerinin gerçekleştirilmesi noktasında her zaman kilit ülkedir ya da kilit olmak zorundadır. Düşman bir Türkiye ya da tarafsız bir Türkiye, savunma durumumuzu da, dış politikamızı da gerçekten büyük zorluklara iter. Stratejimizin inanırlılığını zayıflatırdı."
Türkiye'nin NATO'ya girmesinden iki yıl gibi kısa bir süre sonra 23 Haziran 1954'te üslerin kurulmasına ilişkin anlaşma imzalandı. ABD ve NATO'ya ait 122 tesis ve üs kurulur. Türkiye NATO amaçlı TSK tesislerini (Amerikan üslerini) himaye etti, bu çerçevede erken haber alma sistemi radar istasyonlarına izin verdi, NATO dinleme şebekelerine göz yumdu.
Şu an Türkiye'de Ankara, Çakmaklı, Çiğli-İzmir, Çorlu, Diyarbakır, Elmadağ, Erzurum, Gelibolu, Gölcük, İncirlik-Adana, İstanbul, İzmit, Karamürsel, Manzaralı, Samsun, Sinop ve Trabzon'daki sivil ve askeri tesislerde ve istasyonlarda, özellikle JUSMMAT ve TUSLOG Det misyonlarında çok sayıda Amerikalı personel çalışmakta.
Üslerin kuruluşuyla ilgili olarak yapılan anlaşmalarda buraların yönetiminin ortak olacağı belirtilmesine rağmen, Türkiye'nin üslerin kullanımı ve denetimi üzerinde bir yetkisi olmadığı biliniyor. İncirlik Üssü'nün 1958'de Lübnan çıkarmasında, 1991 yılında Körfez Savaşında, ve Irak işgalinde Türkiye'ye haber bile vermeden kullanılması bu konudaki somut örneklerdir.
Şu an halen NATO'nun Avrupa Müttefik Komutanlığı bölgesinde, Güney Avrupa Müttefik Komutanlığı içerisinde yer alan Türkiye'de tam 3 NATO Komutanlığı bulunuyor. İkisi İzmir, biri ise Ankara'da.
Tüm askeri unsurlarıyla Türkiye'ye yerleşik olan NATO'nun önemi, çeşitli dönemlerde hükümetlerin bu konudaki açıklamalarına bakıldığında netleşiyor. DP hükümet programında "…NATO'ya en halis niyetlerimizle ve sadakatle bağlıyız…" yazarken 27 Mayıs darbesini yapanlar, daha 27 Mayıs sabahı, darbenin yapılış nedenini Türkeş'in ağzından açıklarken "NATO'ya ve CENTO'ya inanıyoruz…" diyor, emperyalizme 'kaygılanmayın' mesajı veriyordu. 'NATO'ya Bağlılık' iktidara gelmek isteyenlerin baş sloganı olmuştur. 12 Mart Cuntasında ise NATO Genel Sekreteri birinci yardımcısı Osman OKAY, cuntanın kurdurduğu Nihat Erim hükümetinde görev alıyordu.
60. yılını kutlayan NATO'nun gerçek işlevinin dün olduğu gibi bugün de 'uluslararası barış(!)' söylemiyle mazlum halkların üzerindeki emperyalist hegamonyayı perçinlemek olarak ortaya çıktığı görülüyor. 21. yüzyıla yaklaştığımız şu günlerde yeniden yapılandırılma projeleri çizilen NATO'nun yeni stratejisini eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright "Bütün ve özgür bir Avrupa inşa etmek" sözleriyle açıklıyordu. Ne kadar özgür(!) bir dünya istediğini, İran'da, Lübnan'da, Irak'ta, Afganistan'da, Sudan'da Bosna'da, Kore'de, Vietnam'da defalarca ispatlayan ABD, Avrupa ve Ortadoğu üzerindeki planlarının stratejisini NATO'ya göre çiziyor. Birleşmiş Milletler gibi daha zor kullanılabilen kuklalar yerine, NATO gibi hem daha işlevsel, hem de siyasal nüfuzun ötesinde doğrudan bir askeri hakimiyet ifade eden zorba gücünü, Kosova örneğinde görüldüğü üzere mazlum halkların kanları ve gözyaşları üzerine politikalar inşa ederek meşrulaştırmak istiyor. Geleneksel Avrupa-ABD çıkar çatışmasının ortak planlar söz konusu olduğunda nasıl işbirliğine dönüştüğünün adıdır NATO.
HAKSÖZ-HABER