Kur’an Nesli Kültür Merkezi’nde gündemi değerlendiren yazar Mehmet Pamak, “Bizler nurda sabit kadem olarak insanları zulümattan nura çağırmalıyız. Zulümata asla meyletmemeli, zulümatın hiçbir tonuna razı olmamalıyız. Müslümanın yükümlülüğü zulümatın tonları arasında tercihte bulunmak değil, zulümatın tamamen ortadan kalkması için çalışmaktır.” şeklinde konuştu.
Kur’an Nesli Kültür Merkezi’nde gündemi değerlendiren yazar Mehmet Pamak, hayatın tüm alanlarında Allah’a itaat üzere bulunmanın her zaman Müslümanın gündeminin öncelikli maddesi olması gerektiğini kaydederek söze başladı.
Pamak, “Müslümanın gündeminden çıkmaması gereken birinci madde, Rabbimiizn İsra Sûresi 44. ayette buyurulduğu gibi her daim Allah’ı tesbih halinde olmaktır. Evrende her şey Allah’ı tesbih etmektedir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi secde halindedir. Kur’an’ın ilgili ayetlerini okuduğumuzda, tesbih kavramının tıpkı secde gibi itaat mefhumunu içerdiğini görmekteyiz. Kısacası her daim Rabbimize itaat üzere olma bilinci, bizim gündemimizin şaşmaz ilk maddesi olmak durumundadır” şeklinde konuştu.
Hakkın batılı hoşgörüp saygın bulması mümkün değil
Hak ile batıl konusunda Müslümanların kafasının çok net olması gerektiğini de kaydeden Pamak, şöyle devam etti: “Kur’an zaten bunun için, hakla batılı ayırd etmek için indirilmiştir. Buna rağmen Müslümanalr arasında en çok sapmanın bu alanda yaşandığını görmekteyiz. Hakkın batılı hoş görmesi, saygın bulması, onunla sentez arayışına girmesi kesinlikle büyük bir sapmadır. “Rabbimiz hakkın, batılın paramparça edeceğini buyuruyor. Bugün bazıları ise hakkı batılla ortak kılmaya, sentezlemeye çalışıyor.”
“Allah, Rasulünü hak dinle gönderdi ki onu bütün batıl dinlere üstün kılsın” Rabbani beyanını hatırlatan Mehmet Pamak, “Bunun neresinde çoğulculuk var? Allah Rasulü Medine’de böyle bir yola girdi mi? Medine’de Müslümanlar yüzde 10’u teşkil ettiği halde hakimiyet Müslümanlardaydı Mekke’de uzlaşma girişimlerine olumlu yanıt verdi mi?”
Sistem içi araçalrın kullanımına da değinen Pamak, “İstikamette en ufak bir sapma ilerleyen sürede daha büyük sapmalara yol açar. Bu duruma düşmemek için her zaman yoldaki işaretler ve işaretçilere dikkat etmemiz gerekir. Yoldaki işaretler Kur’an’ın ölçü ve ilkeleri, yoldaki işaretçiler ise peygamberler ve takipçileridir. Çağımızın yoldaki işaretçileri bizler olmalıyız. Bize düşen, hak olanı bulandırmadan, başka bir şeyle senteze kalkışmadan hakim kılmaya çalışmaktır. Sistem içi araçları, uzlaşmaya, müdahaneye yanaşmadan ilkeli olarak kullanabiliriz. Uzlaşma ve müdahane gerektiğinde bu araçları kullanma imkanı sona erer.”
Pamak, toplumsal sorunlar ilgilenmenin Müslümanlar için Rabbani bir yükümlülük olduğunu da kaydederek, ancak bu konuda İslami dili ihmal etmeyen, seküler dile kaymaktan korunan bir ilkeli yaklaşıma ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Pamak şöyle devam etti: “Bizler nurda sabit kadem olarak insanları zulümattan nura çağırmalıyız. Zulümata asla meyletmemeli, zulümatın hiçbir tonuna razı olmamalıyız. Müslümanın yükümlülüğü zulümatın tonları arasında tercihte bulunmak değil, zulümatın tamamen ortadan kalkması için çalışmaktır.”
Gündemdeki konuları da değerlendiren Mehmet Pamak, Müslümanların Batı menşeli kavramları sahiplenmesinin çok büyük sapmalara kaynaklık ettiğini ve edeceğini kaydetti ve bu konuda şunları söyledi:
“Kavramlar çok önemlidir. Kavramların dönüştürücü boyutu vardır ve hiçbir kavram nötr değildir. Son dönemde demokrasi kavramı üzerinden Müslümanalrın nasıl dönüştürülmeye çalışıldığını hep birlikte görmekteyiz.”
Konferans, soru-cevap bölümüyle sona erdi.
Alıntı:İslam ve Hayat