Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa KONFERANSLAR Toplumsal Dönüşümde Kavramların Yeri Ve Önemi

Toplumsal Dönüşümde Kavramların Yeri Ve Önemi

by İlkav Editor
3,6K 👁
A+A-
Reset

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı’nda bu hafta “Toplumsal dönüşümde Kavramların Yeri ve Önemi” konusu ele alındı. Ahmet Kalkan hocanın sunumunu yaptığı konferansta kavramların yaptığı tahribatın üzerinde duruldu. Yahudileşmenin en belirgin özelliklerinden birinin kelimeleri tahrif etmek olduğu hatırlatılarak, kavram silahının kimyasal silahlardan çok daha etkili bir silah olduğu belirtildi. Kuran ayetlerinin de kullanılan kavramların önemine dikkat çektiği vurgulanarak, kelime manasının dışında bazı kasıtlı kullanımlarının olması sebebiyle Bakara suresinde geçen “Raina” kelimesi yerine “Unzurna” kelimesinin kullanılmasın tavsiye edilmesi örneğine dikkat çekildi.

Ahmet Kalkan konuşmasında şöyle dedi: Müminler Kur'an-i kavramları ısrarla kullanmalı ve özellikle tahriften sakınmalıdırlar. Kuran dışı kelimelere aşırı derecede mana yükleyerek Kurani kavramları günlük hayattan çıkarıp kullanılmaz hale getirmek, önemli bir yanlış ve tamiri çok zor bir sapmadır. Mesela; Aşk kelimesi Kur'an da veya hadislerde geçmez. Bu kelime ancak Mevlutlerde ve ilahilerde çokça geçmektedir. Dolayısıyla Aşk deyince insanların aklına başka şeyler gelir. Mevlütte güya Allah’ın '' Ben sana âşık olmuşum ey nebi'' dediği ifadesi yer almaktadırki bu tamamıyla yanlıştır. Allah’ın kitabında aşk kelimesi geçmemektedir. Fakat buna yakın bir manada ve hiçbir taşkınlık ifade etmeyen “meveddet” ve “muhabbet” kelimeleri vardır. Buna rağmen aşk kelimesinde ısrar edenlere şu soruyu sormak gerekiyor: -Yoksa Allah’ın seçtiği kelimeyi beğenmiyor musunuz?”
 
Konuşmasında kavramlar konusundaki tahrifatın ne derece derin olduğunu çarpıcı bir şekilde örneklerle dile getiren Kalkan : “İslam kavramların üzerine bina edilmiştir. İslami tahrif etmek isteyenler bir takım kavramlar çıkarmışlar, bir takımının da içini boşaltarak cinayet işlemişlerdir. Belki Kur'an da tahrif edilmemiş kavram kalmamış, dersem yalan olmaz” dedi. Bu noktada Kur’an kavramlarının tahrif edildiği alanları bilip tedbir almaya özen gösterilmesi gerektiği üzerinde durdu. Kalkan şöyle devam etti: “Adalet varlıkların ait olduğu yere konmasıdır. Kavramları alıp ait olduğu yerin dışında kullanmak ise zulümdür. İnsanlar kavramlarla düşünüp iman ederler, kavramları beynimizde gönlümüzde içselleştiririz. Bu sebepten Hz. Âdeme kavramların bilgisi verilmiştir.”
 
Konferansta ayrıca Modern dünyanın bilinçli olarak kelime ve kavramlar üretip bu kavramlar üzerinden Müslümanlara saldırması üzerinde duruldu. Bugün tevhid kelimesinin anlamının birçok kişi tarafından bilinmediği ve bu nedenle “La” sı olmayan “hayır” demeyen bir dinin bilinçli olarak dayatıldığı üzerinde duruldu. Tevhidin bir zikir, bir kişilik, bir yaşam tarzı ve bir tehdit olduğu vurgulandı. Konuşmada şöyle denildi: “ Tevhid kelimesinin anlamını bilmiyoruz. Anlamı bilinmediği için tevhit bir tehdit oluşturmuyor. Kelime-i tevhid; zikirdir, kişiliktir, yaşayıştır, tehdittir. Bugün Tevhidi gündemleştiren (tevhidden hiçbir sapma göstermemiştir.) kuruluşlar yok denecek kadar azdır. ‘’La’’ demeyen bir din olamaz: Ateist, Hristiyan, Yahudi vb. bütün sapkınlıklara kucak açan evet diyen bir din olamaz. İlk başta kirden, şirkten arınmak gerekir. İlahı tanımak gerekir. Allah ve resulü hakkında ne biliyoruz. Peygamber ocağı denilen askeriye hangi peygamberin ocağıdır? Kavramlar tahrif edildiği için insanlara bir şey anlatamıyoruz ilah, rab, tağut, şirk, tevhid… Bunların hepsi muhatabımızın zihninde asıl manalarıyla karşılık bulmamaktadır. Hepsi tahrif edilmiştir.”
 
Toplumdaki kavram kargaşasının bir sonucu olarak, asıl konulardan çok teferruatın çok daha önemsendiğinin üzerinde duran Kalkan, toplumda tevhidi bozan konuların hiç gündeme alınmamasını fakat abdesti bozan konular noktasında özenle durulmasını eleştirdi. “Tağutun manasını bilen kaç kişi vardır. Sosyal ve siyasal hayatta eğer “tağut” kelimesini uyarlayabilseydik insanlar seçim curcunasına farklı bakardı” dedi. Kur’ani birçok kelimenin tahrif edilmesinde tasavvufi akımların büyük bir etkisi olduğunun örnekleriyle dile getirildiği konferansta, birçok sapmalara temel teşkil edebilecek olan “hulul” kelimesinin yüzyıllar önce bazı mutasavvıflar tarafından Müslümanların literatürüne girdirildiği belirtildi.
 
Bugün Müslümanlarının modern tabirlerle sıfatlandırılarak belli bir kalıba sokulmaya çalışıldığı belirtilen konferansta: Müslümanlar için, Ilımlı, sıcak, soğuk, demokrat, Atatürkçü, sağcı, solcu yakıştırmalarına dikkat çekildi. İçinde bulunduğumuz toplumda özellikle modern kavramlarının Kuranı kelimelerin tahrifi sonucunda halka kabullendirilmesi üzerinde duruldu. “Namık Kemal’ler Ziya Paşa’lar batıdan getirdikleri kavramları (hürriyet, vatan, özgürlük, istiklal) Anadoluda değişik alanlara sürüklediler. Gazilik, Şehitlik gibi Kur’an kelimeleri tahrif edildi, kavramları boşaltıp seküler anlamlarla doldurdu. Müslümanları karalamak için muhafazakâr gibi yeni kavramlar türetildi. Gri kavramlar oluşturuldu. Mesela; Millet kelimesi Kur’an da din manasında kullanılmıştır. Milli demek, dini demektir. Fakat kavramlar farklı yönlere kanalize edilmiş ve Milli piyango, milli günler, milliyetçilik, milli takım derken Stadyumlar tapınak, futbolcular baldırı çıplak tanrılar olarak kendi dinlerini oluşturmuşlar.”
 
Katılımın oldukça fazla olduğu konferans dinleyicilerin sordukları soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.
 
 
 
 

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon