Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa Terin Ve Gözyaşının Yaktığı Bir Yaradan

Terin Ve Gözyaşının Yaktığı Bir Yaradan

by İlkav Editor
1,8K 👁
A+A-
Reset
Güncemize, direnişin bahadır ve âteşîn sûreti düştü ve dilimiz ayaklandı.
Kalkın!
Kalkın ve özenle hazırlanın ey söz ustaları.
Ey yufka yürekli kelâmcılar! Uslu güvercinlerinizi, özgürlüğün cıvıldayan kalbine uçurun ve güzelce haykırın!
Zulmün murdar sözlüğünü okşamaktan vazgeçin. Ve bırakın fildişi kulelerde kendi korkunuzla, kırılgan düşlerinizle oynaşmayı!
 
*
 
İşte bunlar, yüreği yangın yerine dönmüş çocuklarımız bizim.
Erkeğimiz yiğit ve vuruşkan olsun artık, kızımız onurlu ve direngen. Ve dağ gibi yürütsün yavrularını dualarının içinde güngörmüş analarımız.
Salihlerin, şahitlerin, öncülerin çığlığı kötünün içini daraltsın, iyiliğe can katsın.
Ey merhamet dilenenler!
Ey zihni ve yüreği yoksul bilimciler, yorgun ve kötürüm kalpli bilgeler; sözünüz yeşeren bir umut yumağı olsun artık. Ferhad’ın yenilgisini seyretmekten vazgeçin ve suya yol açın. Dal kımıldasın, dil uyansın.
Işığı kuytularda, korkularda kaybolanlarda aramayın, ışığı üretin ey karanlıkla yoğrulanlar. Hayatla ve kendinizle yüzleşin.
Ey güzel sözlü hatipler, neşide şövalyeleri, dili ve dimağı ezilmiş, bilinci hırpalanmış yorumlayıcılar! Hayatın devingen çehresine bakın. Uyuşmuş, zehirlenmiş heybenizi silkeleyin ve özürlü muskalarınızdan arının.
 
*
 
Zorluk düştü hayatın yamaçlarına ve önümüzdeki uçurum homurdandı.
Dilimiz çözülsün artık ve umutla arınsın göğsümüzdeki şu hınzır, şu hımbıl sıkıntı.
Sönsün murdar ateşi zulmün ve cellâtların sehpaları feryadımızla yeniden sarsılsın.
Ey adananlar!
Ey arzın direnen, didinen onurlu çocukları!
Şu mecalsiz meşaleyi gür avazınızla tutuşturun ve yolumuz aydınlansın!
Seyretmeyi bırakın ve dönüştüren iradenizi kuşanın!
İşte bakın: Musa’yı kakışladılar ve Şuayb taşlandı. Nuh’un gemisindeki görklü fenere dil uzattı hainler! Yusuf zindana düştü ve Yakub’un gözleri kanlandı.
Şehrin bir ucundan mümin ve mutmain bir kalple koşup gelin ve Sûr’a inanmayanları uyarın!
Ey örtüsüne bürünenler!
Kalkın!
Kalkın ey mahrumlar, mustaz’aflar!
Ey bir koruyucu, kurtarıcı, bir sahip bekleyenler!
İçinizdeki o bitimsiz, o birikmiş ateşle karanlığı söndürün!
Aymazlığı ve müstekbirlerin kanlı bakracından içmeyi bırakın. Arının!
Ey büyücüler!
Ey vadilerde şaşkın şaşkın dolaşanlar! Ey bir yürüyüp bir duranlar! Kekemeliği terk edin ve süslü tasmalarınızı parçalayın!
Ey ulûfeciler, ey beleş cennet yolcuları, ey vicdanlarını yutkunanlar! Önümüzü kesmeyin, yolumuza çıkıp durmayın!
Ey yeşil sarıklı ulu hocalar!
Hayıflanmayı ve dizinizi dövmeyi bırakın. Kavgacı bir takvayı kuşanın ve Kitab’a tutunarak okuyun hayatı yeniden. Zor zaman oldu. Artık konuşun. Din gününü yalanlayanlarla ülfeti terk edin. Oturmaktan ve sürekli sızlanmaktan vazgeçin. Artık konuşun!
 
*
 
Sabah elbet yakındır.
Gecenin rahmeti emzirsin şimdi sevdamızı, gündüzün aydınlık ve bereketi özenle elinden tutsun.
Ey direniş!
Hüsran çemberi seninle parçalansın yine. Senin güzel öğrencilerinle…
Ey özgürlük!
Yazıklar olsun senin için çarpmayan kalbe! Senin için çırpınmakla geçmeyen günler bize haram olsun!
 
Veyl olsun Allah’ın and içtiklerine,
Asra andolsun!..

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon