Aziz ve muhterem din kardeşlerim! Dün haberlere bakarken alçak İsrailli askerlerin Filistinli 10-15 yaş arası çocuklarımızı gece yarısı yataklarından dipçikle uyandırıp anne ve babalarının tüm sızlanmalarına, ağlamalarına, engellemelerine rağmen nasılda tutuklayıp götürdüklerini gördüm. Bu sebeple bugünkü hutbemizi “filzdin” yani dinin filizi olan Filistin devleti” üzerine hazırladım.
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
لاَ إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ قَد تَّبَيَّنَ الرُّشْدُ مِنَ الْغَيِّ فَمَنْ يَكْفُرْ
بِالطَّاغُوتِ وَيُؤْمِن بِاللّهِ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىَ لاَ
انفِصَامَ لَهَا وَاللّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Bakara Suresi 256. Ayet-i celile
Azîz ve Muhterem din kardeşlerim! Bugünkü hutbemizin mevzuu “Kelime-i Tevhid” hakkında olacaktır inşallah.Kelime-i Tevhid; Yani “La ilahe İllallah” Küfür ile İslam arasında bir alemeti farikadır, Kelimetu’l İhlastır, Kelimetu’t Takvadır, El urvetu’l–Vüska’dır. Kelimetu’l Fasile beyne’l Kufri ve’l İslam’dır. Bu kelime put kıran İbrahim’in (as), ardından geleceklere, belki dönerler diye bıraktığı en güzel kelime-i Tayyibedir. Bu açıdan “Lâ ilâhe illallâh” kelime-i tevhidini kabul ve tasdikini onaylayan her Müslüman’ın, aynı zamanda bunun devamında, Rasulullah (sav)’e iman anlamınında var olduğunu, tüm hücrelerine kadar hissetmesi ve haykırması gerekmektedir.
“La ilahe illallah” Kelime-i Tevhidi, nefiy ve isbat yani red ve kabul olmak üzere iki kısımdan meydana gelmektedir. “La ilahe”; İlahlığı canlı cansız ne varsa her şeyden çekip almak, “İllallah” ise, uluhiyeti yani ilahlığı sadece ve sadece Allah'u Teala'ya tahsis etmek anlamına gelir (cc). Hiç şüphesiz ki "La ilahe" kelimesinin başında bulunan "La" tevhid ve şirk arasında bir settir. "La ilahe" demek; Allah (cc)'ın şeriatından başka, kanun ve hüküm koyan sahte ilahları ve onların koymuş olduğu beşeri kanun ve yasalarını red ve inkar ettiğinin apaçık bir beyanıdır. Diğer bir anlamıyla tevhid kelimesinin ilk kısmı olan "La ilahe" kelimesi; Yeryüzünde egemenliğe soyunan sahte rableri sahte ilahları ve tüm tağutları inkardır.
Demek ki “La ilahe İllallah” kelimesinin nefiy ve isbat rükünlerinden, tek başına nefiy yeterli olmadığı gibi, tek başına isbatta yeterli değildir. Allah'u Teala (cc) Bakara Suresi 256. ayet-i celilesinde “Her kim tağuta küfredip, Allah’a iman ederse…” Şeklinde beyan buyurmaktadır. Görüldüğü gibi Allah’u Teala (cc) sadece “Tağuta küfrederse” buyurmamış, “Allah’a iman ederse” diye de buyurmuştur. Onun için “Kim Lâ ilâhe illallâh derse, cennete girer”hadis-i Şerifini; Sâlih amel ve ibadet olmaksızın sırf ikrar ile yetinerek, Ahiret saâdetine erişilebileceği izlenimini, verecek şekilde yorum getirmek, doğru bir yaklaşım tarzı değildir.
Kelime-i tevhîdin kayıtsız yani mutlak vârid olduğu bir hadis-i şerifin, prensip olarak doğru anlaşılması için yorum-kelam ile değil de, usulüne göre şerhedilmesi halinde, Kur’an âyetleri ışığında bir yol ve yöntemin izlenmesi, aynı zamanda diğer tarikleri olan hadis-i Şeriflerin’de göz önünde bulundurulması ihlâs, sıdk, yakîn, iman, ibadet gibi mukayyed yani kayıtlı hadislerle beraber şerhedilmesi gerekir. Mesela şu hadis-i Şerifler gibi; “Her kim ihlaslı olarak La ilahe illallah derse” başka bir hadis-i şerifte “Kalbinden ihlaslı olarak” diğer bir hadis-i şerifte “Kalbinden sıdk ile” ve yine diğer bir hadis-i şeriftede “Her kim la ilahe illallah der ve Allah’tan başka ibadet edilenleri reddederse” gibi Hadis-i Şerifler bize ışık tutarlar, yol gösterirler.
Hal böyle olmasına rağmen, günümüzde pek çok kimse “La İlahe İllallah” demekte, fakat kabirlere tapmakta, ölülere yalvarıp yakarmakta, onlardan yardım ve şefaat istemekte,hakimiyyet ve otoriteyi sadece Allahü Teala’ya (cc) tahsis etmeyerek, çoğunluğun görüşünü doğru kabul etme esasına dayanan, demokrasi dinini benimseyecek tarzda, her üç-beş yılda bir beşeri sistemlere iman tazelediğini ikrar ederek, parlementer sistemi ve onların çıkarmış olduğu yasa ve kanunlara açıkca destek vermektedirler. Sadece dillerinde dolaşan bir kelime ile ki, onunda ne anlama geldiğini bilmedikleri halde, cennete girebilecekleri garanti ve rahatlığı acaba onlara nasıl verilebilir? Eğer “la ilahe illallah” sadece bir kelimeden ibaret olsaydı, Allah’ın Rasulü (sav) 23 sene boyunca söylenmesi çok kolay olan bu kelime için çaba sarfetmez, eziyetlere, çilelere katlanmaz ve bu yolda mallar, canlar feda edilmezdi. Bu kelimeyi çokca söyleyen munafıklar cehennemin en alt tabakasında olmazlardı.
Bugün yaşadığımız toplumda insanlarımız, Allah (cc) ve tağut hâkimiyetini, dostluğunu bir arada yaşatmağa çalışmak gibi, sonu zulmet ve ateş olan, çıkmaz bir yolun üzerindedirler. Kelime-i Tevhidi dil ile ikrar ettiği halde, Namazı, orucu kabul edip, hatta yerine getiren nice insanlarımız, İslam’ın asrımızın yaşayan toplumsal ve siyasal bir düzen olmasını lüzumlu bulmayanlar, red edenler, tağuti sistemlerin kavileşmesinde bizzat görev alanlar, veya bu görev alanları sempatisi olduğu için, yahut dostu, yahut akrabası olduğu için, yahutta aç kalıp dilencimi olsaydım diyerek, rızkı için, parası için, maaşı için destekleyerek onlara yardım edenler, dünyevi bir ağızla günde binkez “la ilahe illallah” deseler bile bu söylemleri duygusal bir söylem olmaktan öteye geçebilirmi?
Ulemadan bazıları “Tağutun destekçileri” hakkında şöyle demişlerdir “Zalimlerin yardımcıları hokkalarına mürekkep doldurmak, yahut kalemlerini yontmak kadar bir şey dahi olsa onlara yardım edenlerdir” Bazıları ise şöyle demişlerdir: “Onların elbiselerini yıkayan dahi onların yardımcılarından sayılır”dolayısıyla tağutun destekçileri asla dost ve sırdaş edinilmemelidir.
Muhterem din kardeşlerim! Sonuç olarak Kelime-i Tevhid olan “La İlahe İllallah”ın anlamını müsadenizle şöyle izah etmek istiyorum: “Allah’tan başka kainat nizamını elinde bulunduran bir başkası yani herhangi bir ilah yoktur! İçimde putlaştırmaya çalıştığım makam, ideoloji, ilke, parti, evlat, sanatkar, sporcu, kulüp, türbe, önder, şeyh, tağut, ölü ve diri ilahların tamamına “La” deyip inkar ederek; kalbimi ve düşüncemi, ruhumu ve bedenimi, elimi ve dilimi, “İllallah” deyip, rabbimin emrine veriyorum! Ondan başkasını güç tanımaya vesile olacak herşeye “La” deyip, kenara itiyor, Allah (cc)’ı tek güç ve hakim tanıyarak “İllallah” diyerek bağlanıyorum. Bağlandığıma dair söz ve biat ediyorumki; Bütün kainat zerrecikleri şahid olsun.
Evet; Ümmet, mahiyeti izah edilen kelime-i Tevhidi anlamakla, haykırmakla ve buna bağlı olarakta tağutu inkâr etmekle ve onunla savaşmakla emrolunmuştur. Hatta Sahabe-i kiramın (r.anhum) çocuklarına ilk öğrettiği kelimelerden biride nedir biliyormusunuz?: “Amentü billâh ve kefertü bi’t-tağut” yani, “Allah (cc)’a iman ettim ve tağuta küfrettim (red ve inkâr ettim)” sözüdür. Elhamdulillah. Hakkınızı helal ediniz! E.S
Şahin ÖZDAŞ