Cumartesi, Eylül 14, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Şeytan ve dostlarından değil, Allah’tan korkun!

Hutbe: Şeytan ve dostlarından değil, Allah’tan korkun!

by İlkav Editor
144 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Şeytan ve dostlarından değil, Allah’tan korkun!
“İşte o şeytan ancak kendi dostlarını korkutur. İman etmişseniz onlardan korkmayın, Benden korkun!” (Âl-i İmrân: 175)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Safer ayının 26’sı 1446/Cuma

Onların çok büyük ordular toplayarak sizin üzerinize doğru geldikleri iğvâlarıyla şeytan sizi değil, ancak dostlarını, münafıkları korkutur. Şeytanın iğvalarıyla korkuya kapılmak nifak alâmetidir. O halde ey mü’minler, şeytan ve dostlarından değil sadece Allah’tan korkun. Allah’tan korkmayan her şeyden korkar, ama Allah’tan korkandan her şey korkar. Öyleyse ey Müslümanlar şeytanın dostlarından asla korkmayın, sadece Allah’tan korkun!
Ebu Süfyan Medine’ye casus göndererek müşriklerin Arabistan’da karşısına hiçbir gücün çıkamayacağı bir ordu hazırladıkları propagandasını yaymaya başlamıştı. Rasûlullah (S)’in cihad çağrısına da sahabe isteksiz ve çekingen davranınca Allah’ın Rasûlü: Vallahi benimle içinizden hiç kimse gelmese de o yere tek başıma gideceğim! buyurmuştu.
İşte Müslümanların bu tavırlarına karşı Rabbimiz de şeytanlardan ve onların dostlarından korkmamalarını tavsiye ediyordu. Müslümanlarla kâfirler arasında cereyan eden tüm hak bâtıl savaşlarında şeytanın dost ve taraftarları hep kâfirlerdir. Tüm iman küfür savaşlarında şeytan kâfirler safında yer alır. Aslında şeytan da kâfirleri sevmez. Ama onun hedefi Müslümanları kâfir yapıp kendi cehennemine çekmek olduğu için kâfirlerle birlikte hareket eder. Ağına düşürüp insanı kâfir yaptıktan sonra da ondan uzaklaşır. “Ben senden uzağım. Ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der.
Mü’minler Allah yolunda, kâfirler de şeytan yolunda savaşırlar. Dünyada her dönemde bu savaş hep olagelmiştir. Bir tarafta Allah’ın iradesi hâkim olsun için savaşan mü’minler, öbür tarafta da küfrün, insanların yasa ve egemenliklerinin hâkimiyeti için çırpınan kâfirler ve müşrikler vardır. Mü’minlerin velîsi Allah’tır, kâfirlerin velîsi de şeytandır. Unutmayın ki şeytanın gücü ve hilesi pek zayıftır. Dünyada belki şeytanın taraftarları güçlü, hilesi de etkili görülebilir. Şeytan ve dostları dünyaya hâkim olmuş olabilirler. Meselâ o gün Bizans, bugün ABD, AB, Rusya, İngiltere, Çin şeytanları, daha önce Firavunların, Âd’ın, Semûd’un şeytanları ne oldu Allah’ın kudreti karşısında? Azîz ve Cebbar olan Allah’ın desteğindeki Müslümanlar karşısında ne duruma düştüler? Yeryüzünün en büyük şeytanları ve orduları bile Allah safında yer almış bir avuç mü’min karşısında yok olup gitmiştir.
Allah’ın kitabındaki beyanıyla şeytanın kendisi bizzat zayıf olunca ordusu da haliyle zayıf olacaktır. Öyleyse mutlak güç ve kudret sahibi olan Allah kendi safında yer alıp kendi desteğinde şeytan ve dostlarıyla savaşmamızı, onlardan korkmamamızı emrediyor. Bu yüzden de onu ve avenesini gözümüzde büyütüp korkmamıza gerek yoktur.
Şurası bir gerçek ki şeytan ve avenesinden korkan Müslümanlar onlarla savaşı göze alamazlar. O zaman mü’minler şeytan ve dostlarıyla savaş kapasitelerini kaybederler. Şeytan, sadece kendisini güçlü zanneden dostlarını korkutur. Kendi gücünü, Allah’ın gücünden daha üstün göstermeye çalışır. İşte şu anda yeryüzünde insan ve cin şeytanları kendilerinin Allah’tan daha güçlü olduklarını yaymaya ve tüm dünyayı kendilerinden korkutmaya çalışıyorlar.
Allah kendisini Alîm, Habîr, Cebbâr, Kahhâr, Hakîm, Kadîr ve Ekber olarak tanıtırken, bunlar da kendilerini Allah’ın sıfatlarına hâizlermiş gibi göstermeye çalışıyorlar ve kendi vahiy araçlarıyla, yani basın-yayın organlarıyla dünyaya yayın yapıyorlar ki, korkutup etkileri altına aldıkları dünya insanlığını Allah’a kulluktan koparıp kendilerine kul-köle edinebilsinler.
Şu anda bu kâfirler Allah yerine kendilerinin habîr olduklarını yaymaya çalışıyorlar. Biz habîriz, haber alma gücümüzle dünya bizim kontrolümüzde, avucumuzun içindedir. Dünyanın neresinde olursa olsun bir kimsenin ne yaptığını, ne düşündüğünü biz biliriz diyorlar. İşte Amerika, Rusya, Çin’iyle, Almanya, İngiltere, Fransa’sıyla bu şeytanlar kendilerini habîr gösterip dünyayı kendileriyle korkutmaya çalışıyorlar. Kahhâr Allah olduğu halde, O’nun yerine kendilerinin Kahhâr olduklarını yayıyor, “Biz öyle kahhârlarız ki, elimizde öyle güç ve teknoloji var ki, düğmeye bastığımızda dünyayı bir anda yok ederiz. Biz her şeyi biliriz, elimizde öyle bir bilim var ki, dünyada hiç kimse ona ulaşamaz. Hiç kimse bizim seviyemize yaklaşamaz” diyerek güçlü ve yanılmaz olduklarını iddia etmeye, hep kendilerini Allah gibi göstermeye çalışıyorlar.
Sanki Rezzak onlardır, dünyaya rızık dağıtan, tüm insanlığı doyuran onlardır. Eğer onlar olmasa tüm dünya insanlığı açtır. IMF’leri, vb. kuruluşlarıyla, insanların imdadına yetişmeseler tüm dünya mahvolacak. İşte cin ve insan şeytanları yayın organlarıyla dünyaya yaydıkları bu yalanlarla insanlığı etkilemekte, korkutup kandırmaktadır.
Halbuki bu kâfir ve şeytanlar bırakın dünya insanlığı üzerinde egemen olmayı, kendi hayatlarında bile kendilerine egemen değillerdir. İşte görüyoruz, kendi ülkelerinde tecavüzlerin, intiharların, cinayetlerin, her türlü ahlâksızlığın önüne geçmeye güçleri yetmezken böyle bir dünya egemenliğine nasıl soyunuyorlar? Bunlar; kendilerini büyük görüp bir şey olduklarını zanneden, Allah’a değil de kendilerine bel bağlayan, kapılarında dilencilik yapan, onlardan korkan, onlar gibi pis bir hayat yaşayan dostları üzerinde etkili olacaklardır. Allah’a iman edip O’nu tüm bu sıfatların sahibi bilen, Allah’a tam teslim olan mü’minler üzerinde asla etkili olamayacaklardır.
Allah diyor ki: Eğer Allah’a iman edenlerseniz onlardan değil benden korkun. Onlar değil, ben korkulmaya layığım. Onlar benim sıfatlarıma sahip değillerdir. Eğer şu anda dünyada onlar bir şeyler yapabiliyorlarsa bilesiniz ki bu benim onlara verdiğim mühlet nedeniyledir. Değilse onlar ne alîm, habîr ve rezzak’tır, ne de cebbâr ve kahhârdırlar.
30.08.2024
Hazırlayan: Emrullah AYAN

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon