Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Hüküm Allah’ındır

Hutbe: Hüküm Allah’ındır

by İlkav Editor
765 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Hüküm Allah’ındır
“Onlar, cahiliye dönemi hükmünü mü arıyorlar? İyice bilen bir toplum için Allah'tan daha iyi hüküm veren kim vardır?” (Maide: 50)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Şevval ayının 22’si 1444/Cuma

Rabbimiz ayaklarımızı dini üzere sabit kılsın. Bugünkü hutbemiz hâkimiyet ve egemenlik üzerine olacak. Konuyu şehid Seyyid Kutub’un Mâide suresi 50. âyet bağlamında anlamaya çalışacağız.Sonra insanlar, bu yol ayrımı üzerinde iyice düşünmeye sevk ediliyor. Ya Allah’ın hükmü ya da cahiliyyenin hükmü… Bu ikisinin ortası olamaz. Bu ikisi dışında başka bir alternatif yoktur. Ya, yeryüzünde Allah’ın hükmü egemen olacak, insanların yaşamında Allah’ın hükmü yürürlüğe konacak, insanların yaşamı Allah’ın sistemine göre yönlenecek ya da, cahiliyye hükmü, keyfî arzulara göre belirlenmiş bir şeriat, kölelik sistemi yürürlükte olacak… Bu iki alternatiften hangisini istiyorlar?
“Yoksa istedikleri, cahiliyye düzeni midir? Kesin inançlılara göre Allah’ın düzeninden, Allah’ın verdiği hükümden daha iyisi düşünülebilir mi hiç?”
Cahiliyyenin anlamı bu âyette belirgin bir biçimde ortaya konuluyor. Cahiliyye; Allah’ın belirttiği, Kur’an’da ifade edildiği üzere, insanların insanlar için hüküm belirlemesi, insanın insana köle kılınması, Allah’a kulluğun bırakılması, Allah’ın ilahlığının reddedilmesi ve de buna karşılık, kimi insanların ilah kabul edilmesi ve Allah’a değil onlara tapılmasıdır.
Olaya bu âyetin ışığında baktığımızda, cahiliyyenin tarihsel bir süreçten ibaret olmadığını görüyoruz. Cahiliyye, bir olgudur. Geçmişte yaşanmış olan bu olguyla, bugün de yarın da yine karşılaşılacaktır. Cahiliyyenin niteliği, İslâm’la çelişme, İslâm’a karşı olmadır.
Nerede ve hangi zamanda olursa olsun eğer insanlar, tek bir konuda bile taviz vermeksizin Allah’ın şeriatına göre hükmediyorlarsa, bu şeriatı benimsiyor ve ona gerçek anlamda teslim oluyorlarsa, Allah’ın dinine mensup olmuş olurlar. Yok, eğer beşer aklının ürünü olan bir şeriat, bir öğretiye göre hüküm veriyorlarsa -hangi şekilde olursa olsun- söz konusu öğretiyi benimsiyorlarsa, onlar cahiliyye sınıfındadırlar. Onlar, öğretisi doğrultusunda hüküm verdikleri kişinin dinini benimsemiş durumdadırlar, Allah’ın dinini değil!
Allah’ın hükmünü istemeyen, cahiliyye hükmünü istiyor demektir. Allah’ın şeriatını reddeden, cahiliyye düzenini kabul ediyor, cahiliyyeyi yaşıyor demektir.Bu, yolların ayrılış noktasıdır. Allah bu noktada, insanlardan iyice düşünmelerini istiyor. Gerisi insanlara kalmıştır. Diledikleri yolu seçmekte özgürdürler.
Ardından Allah bu tür insanlara, cahiliyye düzenini istemelerinden ötürü kınayıcı bir soru yöneltmektedir. Yine bu soru, Allah’ın hükmünün daha üstün olduğunu vurgulamaya yöneliktir:“Kesin inançlılara göre Allah’ın düzeninden, Allah’ın verdiği hükümden daha iyisi düşünülebilir mi hiç?”
Evet! Allah’tan daha iyi hüküm koyabilecek olan kim vardır?İnsanlar için Allah’ın şeriatından ve hükmünden daha iyi bir şeriat ve hüküm belirleyebileceği iddiasında bulunmaya kim kalkışabilir?Böylesi büyük bir iddiaya kalkıştığında, bunu hangi gerekçeyle açıklayabilir?
Bu iddiaya kalkışan, insanları, onların yaratıcısından daha iyi tanıdığını söyleyebilir mi? İnsanlara karşı onların rabbinden daha hoşgörülü olduğunu ileri sürebilir mi? İnsanlar için en uygun olanı, onların yararını Allah’tan daha iyi gözetiyorum diyebilir mi?
Nihai şeriatını gönderen, son peygamberini gönderen, onu peygamberlerin sonuncusu, getirdiği mesajı kitapların sonuncusu kılan, İslâm şeriatını kıyamete dek geçerli olarak niteleyen Allah’ın durumların değişebileceğini, yeni ihtiyaçların ortaya çıkacağını, farklı şartlar söz konusu olabileceğini bilemediğini iddia edebilir mi? Bir insan, Allah tüm bunları bilemediği için şeriatında belirtmemişti, ancak bugün işte tüm bunlar bizler tarafından kavranmıştır diyebilir mi?
Allah’ın şeriatını hayattan koparan, onun yerine cahiliyye şeriatını, cahiliyye hükmünü ikâme eden, kendi keyfî arzusunu ya da herhangi bir halkın veya neslin keyfî arzularını Allah’ın şeriatından, Allah’ın hükmünden üstün tutan kimseler, bu tür sözler söyleme cüretini nasıl gösterebiliyorlar?
Özellikle de kendini Müslüman olarak adlandıran bir insan, bu türden sözler edebilir mi?İçinde bulunduğumuz koşullarmış. Durum çok değişmişmiş! İnsanların istememesiymiş! Düşmanlardan çekinmemiz gerekirmiş! Allah Müslümanlardan kendi aralarında şeriatını yürürlüğe koymalarını, Kur’an doğrultusunda hayat sürmelerini, onlardan kimi insanların kendilerini indirdiği şeriatından ufacık bir noktada bile şaşırtmalarından sakınmalarını isterken, daha sonra olup bitecek her şeyi bilmiyor muydu?
Beklenmedik ihtiyaçlar, yenilenen şartlar ve görmezlikten gelinemeyecek durumları, Allah’ın şeriatı ihata edemeyecek denli eksikmiş! Bu nasıl iddia edilebilir? Şeriatından taviz verilmemesi için bu denli kesin bir ifade kullanan ve insanları özenle uyaran Allah, tüm bunların olacağını bilmiyor muydu?
Bu konuda, Müslüman olmayan bir kimse dilediğince konuşabilir. Ama Müslüman olan ya da Müslüman olduğunu iddia eden bir kimse bu türden sözler edebilir mi? Bu türden sözler edebiliyorsa onun İslâm’la artık ne kadar ilgisi kalmıştır? Tüm bunlardan sonra, onda İslâm’ın ufak bir izi görülebilir mi?
Bu, tam bir yol ayrımıdır. Kişi seçimini yapmak zorundadır. Seçimini yapmışsa artık tartışmanın gereği yoktur. Ya İslâm, ya cahiliye, ya iman, ya küfür! Ya Allah’ın hükmü ya cahiliyye düzeni!
Allah’ın indirdiği âyetlere göre hüküm vermeyenler, kâfirlerin, zalimlerin, fâsıkların ta kendileridirler. Yönetilenlere karşı Allah’ın hükmüyle hükmetmeyenler, kesinlikle mümin değildirler.” diyor rahmetlik Seyyit Kutup Hutbemizi Hud Suresi 112, 113 ve Mumtehine suresi 4. Ayetle bitirmek istiyorum. “Emrolunduğun gibi istikamet üzere ol ve zulmedenlere meyil etmeyin yoksa size ateş dokunur.” “İbrahimde ve onunla beraber olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdiki; Biz sizden ve sizin Allah’ın yanı sıra taptıklarınızdan uzağız. Sizi ve onları tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a iman edene kadar sizinle bizim aramızda ebediyen düşmanlık ve kin belirmiştir.” Buyuran Rabbimizin ayetleri gündeme dair çok net ifadeler vermektedir.

Allah bu örnek insanların izlediği Kur’an’ın gölgesinden bizleri ayırmasın. Onların da mükâfaatlarını bol bol versin.
12.05.2023
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU

,

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon