Pazartesi, Ağustos 25, 2025
Ana sayfa HABERLER Hutbe: Dinlerini oyun ve eğlence edinenler

Hutbe: Dinlerini oyun ve eğlence edinenler

by İlkav Editor
81 👁
A+A-
Reset

Hutbe: Dinlerini oyun ve eğlence edinenler

“Onlar, dinlerini oyun ve eğlence edinmişler ve dünya hayatı da onları aldatmıştır. Bugün, bu karşılaşma günlerini unuttukları ve bile bile ayetlerimizi inkar ettikleri gibi biz de onları unutacağız.” (Araf: 51) Kıymetli mü’minler bugün Hicri Safer ayının 22’si 1447/Cuma. Bugün hutbemizde dinin (İslâm’ın) nasıl oyun ve eğlence haline getirildiği üzerinde duracağız. Rabbimiz bizleri bu hale düşmekten korusun, dinlerini oyun ve eğlence edinmekten uzak olarak hakk din olan İslâm’ı ihlas ile yaşayanlardan eylesin.

Hikmetsiz iş yapmaktan uzak ilâhi kudret cin ve insi yalnız kendisine kulluk yapmaları için yarattığını beyan buyurmuştur. Yalnız O’na gereği gibi kulluk yapabilmek için, doğru akide ve bilgiye ihtiyaç vardır. Yani din doğru anlaşılacak ki, ameller bir değer ifade etsin ve salihattan olsun. Kur’an’ın doğru anlaşılması da bunun için önem arz etmektedir. Hutbemin başında okuduğum âyet-i celile de, Allah dinlerini oyun ve eğlence konusu yapan bir zümreden bahisle, bu halden bizleri sakındırıyor. Dini gerek İslâm olarak kabul ettiğimizde gerekse de batıl dinler olarak aldığımızda sonuç değişmeyecektir. Biz İslam ve Müslümanlık algısı üzerinden âyeti değerlendirecek olursak; âyeti iki başlıkta ele alabiliriz.  1.Dinin yani İslâm’ın oyun ve eğlence edinilmesi. Öncelikle oyun ve eğlence vakit geçirmek, zaman öldürmek gibi boş amaçlar uğruna yapılanlardır. Özellikle çocuklar için kullanılan bu kavramın amaçsız, boş, gereksiz, gerçek olmayan, değersiz, gelip geçici şeyler için kullanıldığını biliyoruz. Oyuncakların ve oyunların yetişkinler nezdinde hiçbir anlamı ve karşılığı yoktur. Eğlence ise hem çocuklar için bir anlam ifade etse de yetişkinler açısından boşa geçirilen değersiz ve sonuçsuz işlerdendir. İşte rabbimiz mü’minlere dinlerini ciddiye almalarını, önemsemelerini istiyor. Dinlerini bir temele dayanmayan, amaçsız, değersiz, anlamsız ve hevâi şeylerle doldurmaktan da sakındırıyor. Kulluğun da amaçsız, şaka ve boş şeylerden oluşmadığını ciddi, sürekli ve bir tercih sonucu her şeyin önünde yapılması gereken bir yaşam tarzı olduğunu bilmek gerekiyor. Dinin oyun ve eğlence edinilmesi onun emir ve yasaklarına riayette ciddiyet göstermemek şeklinde tezahür eder. Bazen namaz kılmak, bazen terk etmek, yeri gelince içki içmek, sazlı-sözlü düğün ve ortamlarda bulunmak, ticaretinde gerekirse rüşvet alıp vermek, ihaleleri almak için her yola başvurmak, kul hakkı, Allah hakkı gözetmeksizin menfaat devşirmek için her şeyi yapmak hep dinin oyun ve eğlence edinilmesine örnek teşkil eden tavırlardır. Allah katında yegane din İslâm’dır.(3/19) tevhiddir. Din ibadettir, ahlâktır, edeptir, hayâdır. Dinin sahibi Allah’tır. Dinin kurallarını Allah koymuştur. Bu kuralları hiç kimse değiştiremez. Dini kimse kendi süfli görüş ve arzularına göre yorumlayamaz, güncelleyemez. Bir kısmını tarihselcilik adı altında hükümsüz kılamaz. Rasul dahi müstakillen kural koyamaz. Yaşanılan dinin temel referans kaynağı ise Kur’an’dır. En güzel uygulayıcısı da Rasüldür. Fakir fukarayı, garip gurebayı, yetimleri görüp gözetmek gibi bir hassasiyet vardır. Allah’ın tevhid dininde, adaletsizliğe, haksızlığa, hukuksuzluğa, liyakatsizliğe yer yoktur. Gerek fertlerin haklarına, gerek kamu haklarına hiçbir gerekçe ile el uzatılamaz. Rüşvet ve torpil gibi insan kayırmak yasak ve haramdır. Allah’ın tevhid dininde, yalan, insanları aldatmak, ikiyüzlülük ve riyakârlık olmaz. Allah’ın tevhid dininde, devletin malını çalmaya, haksız kazanç edinmeye, zulme, baskıya, birilerinin sırtından saltanat sürmeye haksız ihalelerle yolsuzluğa ruhsat yoktur. Huzur hakkı adı altında birden fazla kurumdan haksız şekilde maaş almak yoktur. Bu hak dinde devlet başkanı da olsa yaptıklarından ümmete hesap verir.  Allah’ın tevhid dininde, edepsizliğe, hayasızlığa ve iffetsizliğe yer olmayıp zina, kumar, işret gibi fiiller sanat adı altında icra edilen soytarılıklar haramdır. Yine Allah’ın tevhid dininde, Allah ve Elçileri ile alay etmek,(9/65) Kur’an ve âyetleriyle dalga geçmek (4/140), dinin hükümlerini çağdışı, geçersiz saymak, Allah’tan başka güçlerden şefaat ve merhametler dilenmek (2/254) kesinlikle yasaktır.

Allah’ın dininin temel kaynağı Kur’an ölü kitabı ve menfaat elde edilen bir kitap değildir. Din kirli işleri temizleme, siyasi getiriler elde etme aracı değildir.  Bu ümmet dinine ciddiyet göstermedi, onu oyun ve eğlence haline getirdi Kitabı terk etti ve dinimizin temel kaynağı Kur’an’ı ve ibadetleri evlere camilere hapsetti. Kitabı üzerinden para kazanılan bir mezarlık kitabı haline getirdi. Kur’an’ı hatim, okuma yarışmaları ve mevlid şovları ile hayatın dışına itti. Kitaba anlama ve yaşama amacı ile değil de hangi sure hangi hastalığa iyi geliyor, hangi sure fakirliği ortadan kaldırıyor, sureleri okumanın getireceği fazilet penceresinden bakarak yaklaştı. Oysaki din hem bireysel hayatımızı hem toplumsal hayatımızı yönetmek ve yönlendirmek için gönderilmişti. Din birilerinin söylediği gibi bireysel değildir. Ekonominin de, eğitimin de, hukukun da, insanlar arası ilişkilerin de, giyim kuşamın da dini imanı vardır. Çünkü “yaratmak da emretmek de Allah’ın hakkıdır.” (7/54) “Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resûlü’ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır.” (33/36) 2. âyetin bir de oyun ve eğlence nev’inden olan şeylerin dinleştirilmesi boyutu vardır ki, bu da çok anlamlı ve önemlidir. Yani geçici, anlamsız şeylerin, oyunların, türlü eğlencelerin, sporun, müziğin her türlü dini yaşantının ve değerlerin önüne geçmesi, hevanın ve arzuların ilah edinilmesi, dinleşmesi. İşte; çokça kullanılan futbolun mabedi, ilahı, müziğin tanrısı, arzu ve hevanın aklın ürettikleri yeni yaşama modelleri ve dinler. Oyun ve eğlencenin kişinin hayatında belirleyici olması; oturmuş olduğu oyun masasından veya eğlence mekanından hiç kalkmamacasına saatlerce kalması yani bu hali hayat tarzı haline getirmesi kişinin oyun ve eğlenceyi dinleştirmesi anlamına gelir. Tüm bunlarda alternatif batıl yaklaşım ve dinlerdir. Oysa ki akıl ve heva vahyin kılavuzluğu olmadan dalâlete düşmeye mahkumdur. İşte aylardır Gazze’ye yapılanlar ve dünya ülkelerinin (liderlerinin) bu büyük zulüm ve katliama gösterdikleri tepkiler ve duyarsızlıklar göstermektedir ki; akıllarını, hevalarını, arzularını ilah edinip dinleştirenler insanlıklarını kaybetmiş akıl ve vicdandan yoksun dört ayaklılar derekesine düşmüş zavallılardır.

Ekitap için tıklayın

15.08.2025

Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar