Çeliker: "Bilgi İnanç Eylem Çerçevesinde Bir Hareket Fıkhı Oluşturmalıyız "
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen Alternatif Eğitim konferanslarında bu hafta “Bilgi İnanç Eylem” konusu gündeme taşındı. Sunumunu Abdurrahman Çeliker’in yaptığı konferansta bilginin kaynakları üzerinde duruldu .Konuşmasında asıl olanın hidayet ve felah bilgisinin peşinden koşmak ve onu özümsemek olduğunu dile getiren Çeliker,ancak bunun özümsenmesiyle hakkı batıldan ayırt etme gücü olan Furkan’a ulaşılabileceğinin altını çizdi.İletilen ve üretilen bilgi ayrımına sıkça vurgu yapılan konuşmada, iletilen bilgi olarak ele alınan vahiy bilgisinin hem bilginin kaynağı, hem de diğer bilgilerin doğruluğunu test etmede kullanılması gereken bir kaynak olduğu üzerinde duruldu.Vahyin insan –insan,insan-çevre ve insan- Allah bilgisini düzenleyen külli bir bütünlük arzettiği ve hakiki manada ilim ifade ettiği anlatıldı.
Bilgiyi inanca, inancı eyleme dönüştürmemizin zorunlu olduğuna değinen Çeliker şöyle dedi: “İnanç insanın doğru bilgiyi özümsemesi ve ona inanması zihni ve gönlüyle ayıkladığı bilgiyi özümsemesidir.İnancın kabul ve red boyutu vardır. Bundan dolayı Kuran diğer ideolojilerle tartışmıştır.İnsan tabiyatı gereği saf tutar taraf olur ve sorgulamadan kabul edilen inanç reddedilir. Bundan dolayı Kuran’da devamlı akletmemiz önerilmiştir ve bunun için Allah İbrahim(a.s) kıssasını örnek vermiş ve vahyin biliş ve buluşu şekillendirmesni sağlamıştır.İnsana sağlıklı bir adres vererek ilahi bir kılavuzluk yapmıştır.Amellerin salih olması inancın sahih olmasına bağlıdır eğer inanç salih değilse amalde salih olmaz.bununla beraber iman bir iddiadır her iddianın bir isbatı olması gerekir imanın ispatı da ameldir.Amel inancı görünür kılmaktır.insanlar inançları istikametinde amel etmezlerse kitap yüklü eşekler olmaktan kurtulamazlar “
“İnsanlık tarihinde hiç kimse Allah’ı büyük topluluklar halinde reddetmemiştir.Zira insanlar aklederek Allah’ı bulabilme bir yaratıcıyı bulabilme donanımıyla yaratılmıştır.İnsan için asıl önemli olan hayatı yaratıcının isteğine uygun dizayn edebileceği bilginin bulunduğu kaynakla irtibatı ve ona karşı tutumudur.İnsanlar Allah’ı reddetmeseler dahi, inandıkları Allah telakkileri hakkında büyük farklar vardır.Bu fark çoğu zaman bilgi kaynaklarının farkından kaynaklanmaktadır. Rabbimizde aslında insanlara kendi varlığının ispatı noktasında vahiy göndermemiş ,onları vahyin çerçesi dahilinde bir hayat yaşamaya davet etmiştir.”