Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’ya yönelik Siyonist saldırıları ve sinsi projeleri protesto etmek üzere Ankara Filistin Dostları Platformunun çağrısıyla Siyonist elçilik önünde bir basın açıklaması düzenlendi.
Cuma namazının akabinde Ankara'nın değişik semtlerinden Gazi Osman Paşa'daki elçilik önüne gelen topluluk saat 13.30'da Alper Tuna'nın açılış konuşmasıyla eylemlerine başladı. İsrail bayrağının sembolü olan yıldızın yakılmasının ardından Ankara Filistin Dostları adına basın açıklamasını yapmak üzere Bülent Uğur KOCA söz aldı. Kudüs'ün işgalinden bu yana Mescidi Aksa'ya yönelik saldırıların ve komploların tarihi seyrinin anlatılmasıyla başlayan basın açıklamasında topluluk tarafından şu sloganlar atıldı.
"Hayber Hayber Ya Yahud Ceyşi Muhammed Sevfe Ye'ud!, Müslüman Uyuma İlk Kıblene Sahip Çık!, Mescidi Aksa yalnız değildir!, Birruh Biddem Nefdike Ya Aksa!, Kanımız Canımız Feda Olsun Aksa'ya!, "Aksa'ya Selam Direnişe Devam!, Kahrolsun Siyonist katiller!, Yaşasın Küresel İntifada!, İslami DirenişEngellenemez!, Emperyalizm Yenilecek, İslami Direniş Kazanacak!, Mescidi Aksa onurumuzdur! "
Bülent Uğur Koca'nın okuduğu basın açıklamasında şu paragraflar dikkati çekti:
"Siyonist İsrail emperyalist batının ABD ve birleşmiş milletlerin şımarık çocuğudur. Bundan dolayı Filistin topraklarında yaşanan vahşi katliamlar, hukuksuzluklar, zulümler ve işkenceler çoğu zaman görmezden gelinmiştir. Suçu işleyen siyonist Yahudi ve söz konusu zulme maruz bırakılanda mazlum Müslümanlar olduğunda; aslında uluslararası hukukun, insan haklarının, birleşmiş milletler kararlarının hiçbir kıymet ifade etmediğini açıkça görmekteyiz. Bugün gelişmiş ülke olarak tabir edilen emperyalist dünya devleri ve kapitalist sermayedarlar her ortamda İsrail'in katliamlarını görmezden gelmiş veya küçük kınamalarla geçiştirmişler ve ezilenlerin haklarını koruma noktasında ne kadar duyarsız ve ikiyüzlü olduklarını açıkça ortaya koymuşlardır."
"Bütün bu haksızlıklar ve hukuksuzluklar ve katliama ve işkencelere maruz bırakılan Filistin halkı bugün haklarını almanın tek yolunun direnişten geçtiğinin çok açık bir şekilde farkına varmışlardır. Bu yüzden halkın birçoğu direniş azimlerini yalnızca Allah'tan alan Filistin İslami direniş hareketleri gün geçtikte konumlarını daha da güçlendirmektedirler. Bugün Mescid-i Aksa'da bir avuç siyonist Yahudi, mescidi Aksanın altını oyarak Müslümanların onurlarıyla oynamaktadır. Bu saldırılar bütün İslam ümmetine yönelik saldırılardır. Siyonistler Yahudi olmayan herkese ve Yahudilere ait olmayan her şeye karşı kin ve nefretle hareket etmektedirler. Yıllardır Müslüman Filistin halkına olmadık eziyetler veren Siyonist İsrail, içindeki azgınlığa dur diyememekte ve Allah'ın mescidini yok etmeye yeltenmektedir. Oysaki bu mescit sırf Allah'a ibadet edilmesi, Ona kulluk görevinin yerine getirilmesi için inşa edilmiştir. Bu mescit bütün Müslümanların kutsalıdır. Müslümanların kutsalına yönelik saldırılar bütün Müslümanları er ya da geç harekete geçirecektir. Bizler bu kutsal mabedin savunmasının sadece Filistinli kardeşlerimizin omuzlarına bırakılmış olmadığının bu sorumluluğu topyekûn İslam ümmetinin paylaşması gerektiğinin bilincindeyiz."
"Allah'ın mescitleri özellikle Mescid-i Haram, Mescidi Nebevi ve Mescid-i Aksa bu ümmete Allah'ın emanetidir. Bütün bu gerçekler ortadayken Müslümanların, kutsal Mescidi Aksa'nın savunulması için verilen mücadeleyi yalnız bırakmamaları gerektiği açıktır. Bundan dolayı biz: İslami itikadımızın ve sorumluluklarımızın gereği üzere Mescidi Aksa'nın kutsiyetine inanıyoruz. Siyonist çete bilmelidir ki Mescidi Aksa sahipsiz değildir. Mescidi Aksa bu ümmetin onurudur. Bu ümmetin çocukları işgal edilen toprakların ve tutsak alınan "Mescid-i Aksa' nın hesabını bir gün mutlaka soracaktır. Bugün Kudüs semalarında silahlara ve tanklara karşı çocukların yüreğinde kavrulmuş ebabil taşları uçuşmaktadır. Bu taşlar Siyonist işgalcilerin korkulu rüyasıdır. Bu taşlarla, Mescid-i Harama saldıran Ebrehe ordusu baş edemediği gibi; katil Siyonist ordusu da baş edemeyecektir. Ve bizler Ankara Filistin dostları olarak Mescidi Aksa'ya ve onun çevresindeki İslami direnişçilerine yönelik her saldırıda Siyonistlerin kapısına dayanacağımızı haykırıyoruz. Mescid-i Aksa onurumuzdur. Onun pak mukaddesatına kirli ellerin dokunmasına asla müsaade etmeyeceğiz."
"Bizler eğer gün gelirde Mescid-i Aksa'ya fiili bir müdahale olursa bunun bütün sorumlusunun Siyonist İsrail olduğunun bilinmesini istiyoruz. Böyle bir durumda inancımızın ve itikadımızın tüm gereklerini hiç çekinmeden yerine getireceğimizi açıkça ifade ediyoruz. Ey Siyonist İsrail şunu bil ki; Mescidi Aksa yalnız değildir. Mescidi Aksa sahipsiz değildir. Her bir müminin kanı canı Mescidi Aksa' ya fedadır. Bizim canımız kanımız Mescidi Aksa'nın kurtuluşu için fedadır. Eğer bir gün Mescidi Aksa'nın mahremiyetine fiili olarak dokunursanız canımız kanımız pahasına da olsa başta Siyonist elçilikleriz olmak üzere bütün dünyayı başınıza yıkarız."
Tekbir ve tevhid seslerinin yankılandığı Siyonist elçilik önündeki Müslümanlara aşağıdaki döviz ve brandalar eşlik ediyordu: "Mescid-i Aksa Yalnız Değildir, Filistin Direniyor Ümmet Diriliyor, Yaşasın Küresel İntifada, İsrail Yıkıyor Aksa Direniyor, Ümmet Kur'anla Dirilip Ayağa Kalksa Ancak O zaman Kurtulur Mescidi Aksa, Kahrolsun Siyonist İşbirlikçisi Zalimler, Filistin yalnız Bırakılamaz, Terör Devleti ile İlişki Türkiye'nin Utancıdır"
Basın açıklamasının tam metni:
Müslümanların ilk kıblesi ve harem mescitlerin üçüncüsü olan Mescid-i Aksa, tam 43 yıldır işgal altında bulunuyor. Allah'ın çevresini mübarek kıldığı Aksa mescidinin bulunduğuKudüs,Siyonistler tarafından işgal edildiği 1967 yılından bu yana bu kutsal mekân sürekli tehdit altındadır. Siyonistlerin Mescid-i Aksa'yı ortadan kaldırma girişimleri 1967yılında Kudüs'ü işgal etmelerinden hemen sonra başlamışdır ve işgalin üzerinden fazla zaman geçmeden ilk kundaklama eylemi 21 Ağustos 1969 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
Siyonistler bugünkü Mescid-i Aksa'nın yerinde daha önce, "Süleyman heykeli" diğer adıyla "Siyon mabedi" adını verdikleri bir mabedin bulunduğunu ve bu mabedden bugün geriye kalan tek şeyin " Ağlama Duvarı " diye adlandırılan duvar olduğunu ileri sürmektedirler. Bu yüzden Siyon Mabedini tekrar inşa edebilmek için Allah'ın mescidini, isra mekânı Mescid-i Aksa'yı yok etmenin peşindedirler.
Nisan 1980'de Meir Kahane adında bir yahudi terörist, Mescid-i Aksa'nın bir yerine bol miktarda patlayıcı madde doldurarak patlatmaya teşebbüs etmiş; 8 Nisan 1982'de ise fanatik bir siyonist terör örgütünün mensupları, Kâh diye bilinen diğer bir siyonist terör örgütüyle işbirliği yaparak bu mabedin ana girişine bol miktarda patlayıcı madde yerleştirmişlerdir. Ancak bu patlayıcı madde cami görevlileri tarafından patlamadan ortaya çıkarılmıştır.
Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıların en geniş çaplısı 8 Ekim 1990 tarihinde gerçekleştirilen ve 30 Müslümanın şehid edilmesine, 800 Müslümanın da yaralanmasına yol açan saldırıdır. "Kudüs katliamı" olarak ta adıgeçen bu saldırı, siyonist İsrail yönetiminin bazı fanatik Yahudi gruplarını kışkırtması sonucu gerçekleştirilmiştir. Bu saldırının asıl amacı Mescid-i Aksa'nın bazı bölümlerini tahrib edip, ardından zaman içinde tamamını yıkabilmek için ilk adımı atmaktı. Ama Filistinli Müslümanlar bu kutsal mabedi canlarıyla savunarak siyonistlere orayı yıkma fırsatı vermediler.
Bugün de siyonist çete Mescid-i Aksa'yı yıkabilmek için her zamanki hileli ve göz boyamacı tavrini sürdürerek farklı bir metot izlemektedir. Eski Yahudi eserlerini ortaya çıkarmaya çalıştıkları gerekçesiyle Mescid-i Aksa çevresinde ve altında kazılar yapmaktadırlar. Yaptıkları bu kazıların asıl amacı ise, mescidin temellerinin altında boşluklar oluşturmak, temellerinin dayandığı kayaları tahrip etmek ve böylece mescidin kendiliğinden yıkılmasını sağlamaktır. Bugün gelinen noktada ise siyonist işgalciler tarafından Mescid-i Aksa'ya yönelen tehlike sonunda kapıya dayanmıştır.
İşgal altındaki Mescid-i Aksa ve Kudus'ün İslami kimliği Siyonistlerin sinsi cüretkar ve sistematik çabalarıyla yok edilmeye çalışılmaktadır. Siyonist çete dünyadan yükselen tepkilere aldırmaksızın Kudüs'de İslami dokuyu tahrip etmek ve Kudüs'ü bütünüyle Yahudileştirmek için elinden geleni yapmaktadır. Hafta başında Mescid-i Aksa'ya oldukça yakın bir bölgede El-Harab Sinagogu'nu açan siyonistler, Mescid-i Aksa ve çevresine yönelik gerçekleştirmek istedikleri kirli emellerine bir yenisini daha eklemişlerdir. Allah'ın çevresini mubarek kıldığı Mescid-i Aksa'nın hemen yanı başına bir havra inşa edilmesinin amacı Mescid-i Aksa'yı ortadan kaldırma planını uygulamada bir adım daha atıldığının açık bir göstergesidir. Bundan sonraki planları Mescid-i Aksa'nın bahçesinde ikinci bir mevzi inşa edip ikisi arasında bağlantı kurarak Müslümanların ilk kıblesini, bu kutsal mescidi tümüyle ortadan kaldırmaktır. Harab Sinagogu'nun açıldığı törene işgalcilerin Başbakanı Benyamin Netanyahu başta olmak üzere çok sayıda üst düzey Siyonist liderde katıldı. Açılış sırasında kışkırtıcı tavırlarıyla ortamın iyice gerginleşmesini sağlayan Siyonistler sabah namazında da Mescid'i Aksa'da Müslümanların namaz kılmasına izin vermeyerek gerginliğin çatışma safhasına kadar yükselmesine ortam hazırlamışlardır. Filistinli kardeşlerimiz bu sinsi planın boyutlarını çok iyi bildikleri için her zaman olduğu gibi Aksa'nın müdafasını görev bilmiş ve siyonistlere karşı direnişe geçmişlerdir. Yaklaşık dört gündür devam eden direnişte, siyonist güçler her geçen gün daha da azgınlaşmakta ve Filistin'li Müslüman kardeşlerimize saldırılarını şiddetlendirmektedirler.
Siyonist işgalcilerin bu kadar cüretkâr hareket etmeleri bölge üzerindeki planın ve ortamın önceden hazırlanmış olduğunun açık bir göstergesidir. Bugün gelinen noktada işgalci Siyonist devleti cesaretlendiren ve Mescid-i Aksa'yı ortadan kaldırma amaçlı komplolarını hayata geçirme konusunda bileğini güçlendiren en önemli gelişme, Ramallah'taki gayrimeşru yönetimle güvenlik işbirliğini artırmasıdır. Bu işbirliği sayesinde Batı Yaka bölgesindeki direnişe kelepçe vurma, bu bölgeden Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı savunma amacıyla yola çıkabileceklerin önlerini kesme görevi, Ramallah'taki işbirlikçi Abbas yönetimine devredilmiştir. Böylece işgal güçlerin işi kolaylaşmakta ve onlara sadece Kudüs'teki fiili direnişle uğraşma görevi kalmaktadır. Nitekim son olaylardan sonra işbirlikçi yönetim tarafından yapılan açıklamalarda Batı Yaka'da düzenlenecek direniş faaliyetlerine izin verilmeyeceği çok açık bir dille ifade edildi.Ocak 2009'da görev süresi dolan Abbas'ın ve onun gayrimeşru yönetiminin Mescid-i Aksa'yı ve Kudüs'ün islami kimliğini hedef alan Yahudileştirme faaliyetleri karşısında izlediği tutumu işte bu işbirliği açıkça ortaya koymaktadır. Abbas Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı siyonistlere peşkeş çekmenin hesabını kolay kolay veremeyecektir.
Siyonist İsrail emperyalist batının ABD ve birleşmiş milletlerin şımarık çocuğudur. Bundan dolayı Filistin topraklarında yaşanan vahşi katliamlar, hukuksuzluklar, zulümler ve işkenceler çoğu zaman görmezden gelinmiştir. Suçu işleyen siyonist Yahudi ve söz konusu zulme maruz bırakılanda mazlum Müslümanlar olduğunda; aslında uluslararası hukukun, insan haklarının, birleşmiş milletler kararlarının hiçbir kıymet ifade etmediğini açıkça görmekteyiz. Bugün gelişmiş ülke olarak tabir edilen emperyalist dünya devleri ve kapitalist sermayedarlar her ortamda İsrail'in katliamlarını görmezden gelmiş veya küçük kınamalarla geçiştirmişler ve ezilenlerin haklarını koruma noktasında ne kadar duyarsız ve ikiyüzlü olduklarını açıkça ortaya koymuşlardır.
Bütün bu haksızlıklar ve hukuksuzluklar ve katliama ve işkencelere maruz bırakılan Filistin halkı bugün haklarını almanın tek yolunun direnişten geçtiğinin çok açık bir şekilde farkına varmışlardır. Bu yüzden halkın birçoğu direniş azimlerini yalnızca Allah'tan alan Filistin islami direniş hareketleri gün geçtikte konumlarını daha da güçlendirmektedirler.
İşte bu durum sorumluluk sahibi herkesin olan biteni seyretmekten vazgeçip, Siyonist ifsat çetesine karşı harekete geçmesini zorunlu kılıyor. Müslümanlar ve adaletten yana insanlar İsrail isimli çetenin tırmandırdığı zulme, işgale, hukuksuzluğa karşı sessiz kalmamalıdırlar. Sessiz kalmanın zulme ortaklık ve Siyonist çetenin politikalarına destek olmak anlamına geleceği görülmelidir.
Siyonist işgal devam ettiği sürece Mescidi Aksa sürekli tehdit altında olacaktır. Bugün Mescid-i Aksada bir avuç siyonist yahudi, Mescid-i Aksa'nın altını oyarak Müslümanların onurlarıyla oynamaktadır. Bu saldırılar bütün islam ümmetine yönelik saldırılardır. Siyonistler yahudi olmayan herkese ve yahudilere ait olmayan her şeye karşı kin ve nefretle hareket etmektedirler. Yıllardır Müslüman Filistin halkına olmadık eziyetler veren siyonist israil, içindeki azgınlığa "dur" diyememekte ve Allah'ın mescidini yok etmeye yeltenmektedir. Oysaki bu mescit sırf Allah'a ibadet edilmesi, Ona kulluk görevinin yerine getirilmesi için inşa edilmiştir. Bu mescit bütün Müslümanların kutsalıdır. Müslümanların kutsalına yönelik saldırılar bütün Müslümanları er ya da geç harekete geçirecektir. Bizler bu kutsal mabedin savunmasının sadece Filistinli kardeşlerimizin omuzlarına bırakılmış olmadığının bu sorumluluğu topyekûn İslam ümmetinin paylaşması gerektiğinin bilincindeyiz.
Allah'ın mescitleri özellikle mescidi haram, mescidi nebevi ve Mescid-i Aksa bu ümmete Allah'ın emanetidir. Bütün bu gerçekler ortadayken Müslümanların, kutsal Mescid-i Aksa'nın savunulması için verilen mücadeleyi yalnız bırakmamaları gerektiği açıktır. Bundan dolayı biz: İslami itikadımızın ve sorumluluklarımızın gereği üzere Mescid-i Aksa'nın kutsiyetine inanıyoruz. Siyonist çete bilmelidir ki Mescid-i Aksa sahipsiz değildir. Mescid-i Aksa bu ümmetin onurudur. Bu ümmetin çocukları işgal edilen toprakların ve tutsak alınan Mescid-i Aksa' nın hesabını bir gün mutlaka soracaktır. Bugün Kudüs semalarında silahlara ve tanklara karşı çocukların yüreğinde kavrulmuş ebabil taşları uçuşmaktadır. Bu taşlar Siyonist işgalcilerin korkulu rüyasıdır. Bu taşlarla, mescidi harama saldıran Ebrehe ordusu baş edemediği gibi; katil Siyonist ordusu da baş edemeyecektir. Ve bizler Ankara Filistin dostları olarak Mescid-i Aksa'ya ve onun çevresindeki İslami direnişçilerine yönelik her saldırıda siyonistlerin kapısına dayanacağımızı haykırıyoruz. Mescid-i Aksa onurumuzdur Onun pak mukaddesatına kirli ellerin dokunmasına asla müsaade etmeyeceğiz.
Bizler eğer gün gelirde Mescid-i Aksa'ya fiili bir müdahale olursa bunun bütün sorumlusunun Siyonist İsrail olduğunun bilinmesini istiyoruz. Böyle bir durumda inancımızın ve itikadımızın tüm gereklerini hiç çekinmeden yerine getireceğimizi açıkça ifade ediyoruz. Ey Siyonist İsrail şunu bil ki; Mescid-i Aksa yalnız değildir. Mescid-i Aksa sahipsiz değildir. Her bir müminin kanı canı Mescid-i Aksa ya fedadır. Bizim canımız kanımız Mescid-i Aksanın kurtuluşu için fedadır. Eğer birgün Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine fiili olarak dokunursanız canımız kanımız pahasına başta siyonist elçilikler olmak üzere bütün dünyayı başınıza yıkarız.