Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa PANELLER Afdp´nin Düzenelediği Gazze Paneli Miting Havasında Gerçekleştirildi. (Videolu)

Afdp´nin Düzenelediği Gazze Paneli Miting Havasında Gerçekleştirildi. (Videolu)

by İlkav Editor
2,9K 👁
A+A-
Reset

“Hayberi hatırla ey Yahudi,
Muhammed’in ordusu dönmeye başladı”
 
Ankara Filistin Dostları Platformu (AFDP) tarafından Kocatepe Kültür Merkezi’nde düzenlenen Gazze paneli yoğun bir coşku ile gerçekleştirildi.
“Filistin’in Dünü, Bugünü, Yarını ve Ümmetin Sorumluluğu” başlığını taşıyan panelde HAMAS Siyasi Büro Üyesi Ziyad Ebu Zeyd, Gazze’de yaşanan direnişin boyutları hakkında bilgi verdi. Özgür-Der Başkan Yardımcısı Mustafa Eğilli’nin tercümesini yaptığı konuşma sık sık “HAMAS’a Selam Direnişe Devam”, “Hayber Hayber Ya Yâhud Ceyşü Muhammed Sevfe Yaûd”, “Yaşasın İslami Direnişimiz” sloganları ve tekbirlerle kesildi.
Kur’anı Kerim tilaveti ve mealinin okunması ile başlayan panelde AFDP’nin Gazze dramını telin ve HAMAS’a destek programlarından ve Filistin’de yaşanan soykırımdan görüntülerin yer aldığı film gösterimi gerçekleştirildi.
Programın panel oturumunda ise İLKAV Başkanı Mehmet Pamak, Genç Birikim Dergisi Editörü ve Sahibi Ali Kaçar ile Umran Dergisi Editörü Cevat Özkaya, “Filistin’in dünü, bugünü ve yarını ile ümmetin sorumlulukları” konusunda bir sunum gerçekleştirdiler.
HAMAS Siyasi Büro Üyesi Ziyad Ebu Zeyd, Filistin direnişinin ümmetin direnişi olduğuna dikkat çekerek, “Filistin halkı topyekün bu direnişi sahiplenmiştir. Biz bu direnişi, ümmetin bize emaneti olan Kudüs ve Mescid-i Aksa’yı Allah için korumak amacıyla ve ümmetin görevlileri olarak sürdürüyoruz” dedi.
Gazze zaferini üç temel üzerine oturtan Ebu Zeyd; bunların birincisi İslami direnişin direnci, ikincisi Filistin halkının İslami direnişe sahip çıkması ve üçüncüsünün de Filistin dışındaki Müslümanların Filistin’e maddi, manevi destekleri, duaları ve meydanlara yayılan protestoları olduğunu vurguladı.
 
Filistin topraklarının ümmetin aynası olduğunu kaydeden Ebu Zeyd; “Tarih boyunca Filistin topraklarında bir sorun olmuşsa, bu, ümmetin de büyük problemleri ve sorunları yaşadığının göstergesi olmuştur. Filistin topraklarının kurtuluşu ümmetin de sorunlarını çözmesi, hastalıklarından arınması anlamını taşıyacaktır. Yahudi Profesör Netanyahu’nun babası Filistin meselesine ilişkin olarak kendisini en çok ürküten olgunun İslam coğrafyalarındaki gösterilerde ifade edilen “Hayber Hayber Ya Yâhud Ceyşü Muhammed Sevfe Yaûd” (Hayberi Hatırla. Hayberi Hatırla Ey Yahudi. Muhammedin Ordusu Dönecek.) sloganıdır. Oysa “Hayber Hayber Ya Yahud Ceyşü Muhammed Bedee Yaûd” (Hayberi Hatırla. Hayberi Hatırla Ey Yahudi. Muhammedin Ordusu Dönmeye Başladı)” dedi.
 
 
İşgal devletinin Gazze’ye son saldırısının iki önemli amacının bulunduğuna dikkat çeken Ebu Zeyd; bunlardan birincisinin HAMAS hareketini sona erdirmek; ikinci amacının da halkın HAMASA yönelik teveccühünü kırarak HAMAS’a karşı halkın harekete geçmesini temin etmek olduğunu, ancak her iki amacında da başarısız olduğunu söyledi.
 
Siyonist işgal devletinin; emperyalist devletler ve haçlı ruhu için İslam topraklarının işgalinde bir mızrağın ucu vazifesi gördüğünü belirten Ebu Zeyd; “Aynı şekilde direniş de İslam topraklarının savunulmasında aynı vazifeyi görmektedir” dedi.
 
Filistinliler’in işgal devletine topraklarını sattığına dair olumsuz propagandaya ve HAMAS’ın Filistin davasına bakışına dair çarpıcı bir örnek veren Ebu Zeyd; “Yaşlı bir Filistinli, Kudüs’te sahip olduğu 25 m2’lik odasını Yahudiler satın almak istediğinde şu cevabı vermiştir: Bana bütün İslam dünyasının fertlerinin hepsinden bu satışı onayladıklarına dair bir belge getirebilirseniz ben de size bu odayı satarım, demiştir. Çünkü Filistin’in tapusu bütün ümmetindir” dedi.
 
Ebu Zeyd, Filistin’in İslam’ın hakimiyetinde olduğu süreçlerde, bütün ırk ve dinlere müntesip insanlara adaletle muamele edildiğini, herkesin din ayrımı yapılmadan ve kimseye zulmedilmeden, barış ve iyi komşuluk ilişkileri içinde, huzurlu ve özgürce bir arada yaşama vasatına sahip olduklarını söyledi. İslam dışı güçlerin tahakkümü altında ise, başta Müslümanlar olmak üzere, farklı olanlara hep zulüm, haksızlık ve adaletsizlik yapıldığını, işte bu sebeple de, öncelikle imanî ve ibadî sorumluluklarını yerine getirerek Allah’ı razı etmek, ikinci olarak da bölgenin bütün insanlarını adalet ve özgürlüğe kavuşturacak İslami sistemi tekrar oluşturmak için mücadele ettiklerini ifade etti.
 
Ebu Zeyd son olarak Filistin davasının başarıya ulaşmasının üç saat sokaklarda kalıp eve dönmekle mümkün olamayacağını belirterek; “İslami direniş sürekli olmalıdır. Üç saatinize değil, hayatınızın tüm dönemlerine yayılmalıdır. İşte ancak bu şekilde süreklilik arz eden tevhidi bir mücadele, direniş ve fedakarlıkla, Allah’ın yardımı hak edilerek işgal biter, direniş kazanır” dedi.
 
Genç Birikim Dergisi Editörü Ali Kaçar Filistin’in geçen yüzyılın başından itibaren Filistin’deki süreci özetleyen konuşmasında direniş ruhunun nasıl olgunlaştığını anlattı. 1917’den sonra işgalci emperyalist İngilizler tarafından Siyonistlerin bölgeye yerleştirilmesiyle başlayan Siyonist terör sürecinde, katliamlarla, sürgünlerle Filistin topraklarını zorla işgal edildiğini ve 1948 yılında da bu işgal topraklarında İsrail terör devletinin kurulduğunu ifade etti. Bundan sonraki yaklaşık 60 yıllık süreçte ise bu terör devletinin yeni işgal ve katliamlarının nasıl sürdürüldüğünü, yerli halkın ve direnişçi evlatlarının bu işgale ve katliamlara karşı nasıl direnişe geçtiğini, direniş saflarındaki ulusalcı laik kadroların zamanla nasıl ABD ve İsrail’le işbirlikçi konumlara, çıkarlarını belirleyici kılarak halklarına ihanete doğru kaydıklarını, bölgedeki işbirlikçi Arap despot rejimlerinin lider kadrolarının ihanetlerini ve bu süreçte direnişin İslami niteliğinin nasıl gelişip olgunlaştığını ortaya koydu. HAMAS ve İslami Cihad’ın işte bu süreçte, adil, emin ve güvenilir vasıflarıyla halkına güven veren, halkıyla bütünleşen ve işgalcinin yüreğine korku salan, işgale hiçbir zaman razı olmayacağını, Siyonist terör devletini hiçbir zaman tanımayacağını ve işgal tamamen ortadan kalkana kadar İslami direnişi bırakmayacağını açıkça ifade eden, İslami bir devlet kurma iddiasından da hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini ortaya koyan, son derece ilkeli bir İslami direnişin umut veren yükselişinin serüvenini anlattı.
 
Daha sonra söz alan Umran Dergisi Editörü Cevat Özkaya ise; direnişin önemine ve sürekliğinin anlamı ve değerine dikkat çeken kısa bir konuşma yaptı. C. Özkaya, Ben Gorion’un, “1948’de Filistinliler’in yaşlıları ölecekler. Gençleri ise yaşananları unutup zevk ve sefaya dalacaklar. Böylece Filistin’in tamamı bizim olacaktır” dediğini hatırlatarak, “HAMAS temsilcisinin az önce buradaki ifadelerinden de gördük ki, Ben Gorion’un bu öngörüsü gerçekleşmemiştir. Gerçekleşmeyecektir de. Çünkü gençler unutmamakta ve direnişi tercih etmektedirler” dedi. Bütünleşerek, birleşerek bu haklı direnişin arkasında durmanın ve her türlü imkanla desteklemenin ümmetin büyük sorumluluğu olduğuna dikkat çekti.
 
 
İLKAV Başkanı Mehmet Pamak da, Filistin’in yarınının, ümmetin yarını ile yakından bağlantılı bir konu olduğunu ve bu sebeple ümmetin geleceği konusunu ele almadan Filistin’in geleceği hakkında doğru sonuçlara ulaşılamayacağını ifade etti. Mekke’deki ilk Kur’an neslinin oluşturduğu örnek Kur’an toplumuna atıfla başladığı konuşmasında, ümmetin tarihsel süreçte Kur’an ve sünnetten koparak, Kur’an’ı terk edilmiş bırakarak nasıl tekrar cahiliyeye sürüklenip yozlaştığını, tevhidi netlik ve zindeliğini, tevhidi ümmet olma vasıflarını nasıl yitirdiğini, kitabı ve dini parçalayarak, topluca sarılmakla emrolunduğu Allah’ın indirilmiş ipi “hablullah”ı bırakarak ve bunun yerine tarihsel süreçte üretilen iplere tutunarak nasıl parçalandığını anlatan Pamak, işte ümmetin onuruyla özdeş olan Filistin’in de sömürge olmaya müsait hale gelinen bu yozlaşma sürecinde kaybedildiğine dikkat çekti.
 
M. Pamak, İslami direnişin öncülüğünde Filistin halkının bu süreci tersine çevirerek yeniden Kur’an’a ve Resulün mücadele sünnetine sarılarak zilleti üzerinden atıp onur kazandığını, Allah yolunda hakkıyla cihad ederek, Allah’ın dinin yardımcıları ve Hizbullah olmayı başararak, Allah’ın vaat ettiği yardıma hak kazandığını ve sebeple bu yardımı celp ettiğini, sonuçta da Allah’ın yardımıyla, dünyanın silah bakımından en güçlü ordularına karşı Gazze’de muhteşem bir destan yazıldığını ifade etti. Allah’ın yardımını sadece Filistin’deki kardeşlerimiz hak ettikleri için onlar, kendilerinin hak ettikleri kadar zaferlere, cennete uçuran şehadetlere ulaşırken, ümmetin büyük çoğunluğunun hâlâ Kur’an ve sünnetten kopuk zelil bir hayatı yaşamaya devam etmesi sebebiyle, ümmetin bir bütün halinde Allah’ın dinin yardımcıları olma ve Allah’ın yardımını hak etme konumuna gelemediğini, bu sebeple de onurunu kaybetmiş zelil bir ümmetin, İslami ümmetin onuruyla özdeş bulunan Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın da gerçek bir kurtuluşa ulaşmasını sağlayamadığını, Kur’an’ın hakim olduğu adalet sistemine kavuşamadığını söyledi.
 
Bu sebeple, ümmet çapında Kur’an merkezli eğitim ve davet çalışmalarına hız verilerek, çağın Kur’an neslini inşa çabaları yaygınlaştırılarak, çağın Kur’an toplumunu ilk neslin örnekliğinden kalkarak inşa etme sorumluğumuzun üzerinde duran Pamak, emperyalist devletlerin, İslamı ve Müslümanları tehdid ve düşman ilan ederek yeni bir haçlı seferi başlattıklarını söyledi. Emperyalist Batı devletlerinin, sopa ve havuç politikalarıyla, bölgemizi işgal edip, katliamlarla, HAMAS dâhil, İslami direniş öbeklerini yok etmeye ve Müslüman halkları ve din algılarını “ılımlı İslam” denilen, tevhid diniyle alakasız, kapitalizme uyumlu, ekonomik, sosyal, siyasal ve hukuki alanları düzenleme iddialarından vazgeçerek bireysel ibadetlere indirgenmiş sapkın din anlayışları istikametinde dönüştürmeye çalıştıklarını ifade etti.
 
Pamak, “İşte bütün bir ümmetin, bu emperyal projeleri boşa çıkaracak, Kur’an neslini ve onun öncülüğünde çağımızın Kur’an toplumunu ve tevhidi ümmeti yeniden inşa edecek özgün projelerini gündemleştirerek, bu saptırıcı projeleri yırtıp emperyalistlerin yüzüne çarpacak, onurlu bir çıkış yapmasının, Allah ve Kur’an yolunda yapacağı ihlaslı çabalar ve fedakarlıklarla Allah’ın yardımını hak edecek bir izzete yeniden kavuşması halinde mümkün olacağını” ifade etti. “İnşallah ancak bu takdirde, Allah’ın yardımı ümmet çapında gelecek ve işte o zaman ümmet de, Filistin de kurtulacak, bağımsız ve özgür olacak, bütün insanların ayrım gözetmeden adaletle muamele görecekleri sahici hak ve hukuk vasatı yeniden inşa edilecektir” dedi. Konuşmasını bitirirken de, bu sonuca ulaşabilmek için, her şeye rağmen ve her şart altında, tevhidi ilkelerde zikzak çizmeden, yalpalamadan ve oradan oraya savrulmadan istikameti korumakta mutlaka ısrarcı olmanın önemine değinen Pamak, “hiçbir sebeple bu uzun soluklu tevhidi yürüyüşümüzü zedelememek ve konjonktürel, duygusal etkilerle, tevhid-şirk eksenli İslami mücadelenin, hedef, ilke ve stratejisinden asla tavize yanaşmamak gerektiğinin” de altını çizdi. Ankara Filistin Dostları Platformunun, bu ilkeli duruş konusunda onurlu bir örneklik oluşturduğunu ve bu duruşun Allah rızası için tavizsiz sürdürülmesi çağrısında bulundu.
 

Program tekbirlerle sona erdi.

Ekitap için tıklayın

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon