Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ Hutbe: Kur’an Bizim Neyimiz Olur?

Hutbe: Kur’an Bizim Neyimiz Olur?

by İlkav Editor
893 👁
A+A-
Reset
Hutbe: Kur’an Bizim Neyimiz Olur?
“Bu, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için yol gösterici bir kitaptır.”(Bakara: 2)
“Biz, o (nebi)ye şiir öğretmedik. Bu, ona yakışmaz da. Ona vahyedilen ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır. Ki, diri olanları uyarsın ve inkâr edenlere de (azap) söz(ü) hak olsun.” (Yasin: 69, 70)
Değerli Müslümanlar,
Bugün, Hicri 10 Safer 1443 Cuma…
Rabbimiz bizleri Kur’an’ın bereketiyle ömrü aydınlık olanlardan eylesin.
Hutbemizde bugün “Kur’an bizim neyimiz olur?” başlıklı bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Âlemlerin sahibi insanları bir amaç doğrultusunda yaratmış, diğer varlıkları da biz insanların hizmetine sunmuş, fıtratlarını istikamet üzere var etmiş, yol bulabilmeleri için elçiler ve kitaplar göndermiştir. Değişik nedenlerle toplumlar yoldan çıktıkça mesajlar ve elçiler yenilenmiştir. Ve çok dikkat çekicidir ki sapmalar, kaymalar, savrulmalar, genellikle din merkezli olmuştur. Mesaja temelden, baştan karşı tavır alanlar yani kâfirler de tabi ki olmuştur. İnsanlık tarihi boyunca bu olaylar hep bu şekilde tezahür etmiştir.
Günümüze gelirsek;
-Bir kısım çevreler Kur’an’a sadece Arapça lafzını telaffuz etmekten öte hatmedip, sevap kazanmaktan başka amaçla yaklaşmamaktadırlar. Kitabı bir sevap makinesi olarak görüp, hastalar için şifa kaynağı, ölenler için bir bağışlanma ve affa vesile aracı olarak değerlendirmektedirler. Bu çevreler ayrıca ses güzellik yarışmalarını andırır şekilde programlar tertip ederek Kur’an’ı yarışmalara konu yaparak Kur’an’a yapılabilecek en büyük zulmü işlemektedirler. Bu insanlar hiç mi?  Rasulun; “kavmim bu Kuran’ı terk edilmiş bıraktı” diye şikâyet edeceği Furkan suresi 30. âyetini düşünmezler.
-Kuranı havas olarak görenler. “Havâs kelimesi, “bir şeyde bulunup başkasında bulunmayan hal, kuvvet, tesir, özellik” gibi anlamlara gelen hâssanın çoğuludur. Havâssü’l-Kur’ân terkibi Kur’an’dan bazı kelime, âyet ve sûrelerin belli bir tertibe göre okunması veya yazılması halinde niyet ve maksada uygun sonuçlar veren tesir ve özelliklerinden bahseden bir disiplini ve bunun literatürünü ifade eder.” (TDV İslam ans.) 
Bunlar ayrıca Kur’an’ın sûre ve âyetleri üzerinde batınî anlam diyerek istedikleri yorumu yapmaktadırlar. Kitabı gene sevap kazanma aracı ve okunan âyetlerle hastalıkların şifasına, bekârların evlenmelerine, eşler arası soğuklukların giderilmesine bir araç olarak görmektedirler. Ayrıca ebced ve cifr hesabı yaparak gayba dair haberler uydurarak gündem oluşturmaktadırlar. Tabii ki de Kur’an’a bu bakış açısıyla bakarak O’nu gereği gibi takdir edememektedirler. 
-Ne acı ki bir kısım çevrelerde Kur’an’a bilim kitabı muamelesi yaparak zamanla çıkabilecek gelişmeler karşısında Kitabı sıradanlaştırmakta eleştiri konusu yapabilmektedirler. Bilimsel ve teknolojik konuları gündeme getirip, “aa, bu konu 14 asır öncesinde kitabımızda haber verilmişti” diyerek güya Kur’an mucizesini ortaya koyduklarını sanmaktadırlar. Bu iddiada olanlar zamanla o konu çürütüldüğünde veya sıradanlaştığında ise fatura Kitab’a ve dolayısıyla İslâm’a kesilmekte olduğunu keşke fark etselerdi. Arının yaratılışındaki mucize ve mükemmelliği görmeyip petekte mucize aramak ne kadarda saf dillik olsa gerekir.
-Bir kısım akademik çevreler de Kur’an’ı kariyer elde etmek, tv köşelerinde işin edebiyatını yapmak suretiyle makam ve nema malzemesi olarak kullanmaktadırlar.
Oysaki Kuran bizim onunla yol bulacağımız hedefe, yani rabbin rızasına ulaştıracak en sağlam, güvenilir, yegâne kılavuz ve rehberimizdir. Nasıl ki çölde belirlenen hedefe gidebilmek için bir hadiye yani kılavuza ihtiyaç duyuluyorsa çölden, fırtınalı denizden farkı olmayan bu hayat yolculuğunda elbette ki Rabbimizin inzal buyurduğu Hablullah olan Kitab-ı Kerim’e ziyadesiyle ihtiyacımız vardır. Yani o bize hava kadar, su kadar gerekli ve elzemdir. Yani Kitap bizim Bakara suresi 2. âyetinde ifade edildiği gibi yegâne rehberimizdir. Rasül de Kitabın örnekliğini, ortaya koyarak bizlere kıyamete kadar rehber olmuştur. Demek ki Kitap, araçla gidilen istikametteki İŞARET LEVHALARIdır. Bizim de o işaret levhalarını okumak, anlamak ve gereği üzere yaşamak gibi bir sorumluluğumuz vardır. 
“Elif, Lam, Ra. (Bu,) Âyetleri muhkem kılınmış, sonra hüküm ve hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından 'birer birer (bölüm bölüm) açıklanmış' bir Kitap'tır. Öyle ki, Allah'tan başkasına ibadet etmeyin. Gerçekten ben, sizi O'nun tarafından uyaran ve müjdeleyenim” (Hud: 1, 2)
Bu ve benzeri birçok âyet-i kerime Kur’an’ın Allah tarafından gönderilmiş ve ondan başka hiçbir otoriteye kulluk edilmemesinin temini için vahyedilen bir kitap olduğu kalın çizgilerle vurgulanmıştır. Yani, âyetlerin muhtevası bize yerken–içerken, ticaret yaparken, evlenirken, siyaset yaparken, ekonomiden eğitime kadar hayatın her alanında ve anında Allah’ın rehberliğine müracaat etmemizi emretmektedir.                           
Yani Kur’an bizim suyumuz, havamız ve ekmeğimizdir.  O başucu kılavuzudur, kriterdir, ölçüdür. Onsuz yaşamak onursuz yaşamaktır. Onsuz yaşamak hayatı dolayısıyla âhireti kaybetmektir. Onsuz yaşamak kendine yazık etmektir. Pişmanlığın zirvesini tatmaktır.
Rabbimiz bizleri Kitap ellerinin altında bulunduğu halde Kitapsız yaşayanların âkıbetine düşmekten korusun. Kitabın kıymetini takdir edenlerden eylesin. Amin…
 
17.09.2021                                                                                                                             
 
Hazırlayan:
Hayati İSAOĞLU
 

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon