Pazar, Eylül 8, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ 10. 05. 2013 CUMA HUTBESİ

10. 05. 2013 CUMA HUTBESİ

by İlkav Editor
2,6K 👁
A+A-
Reset

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وَيْلٌ لِّكُلِّ هُمَزَةٍ لُّمَزَةٍ(١) الَّذِي جَمَعَ مَالًا وَعَدَّدَهُ(٢)

 

“Mal toplayan ve onu durmadan sayan, insanları arkadan çekiştiren, kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay hâline! (Humeze: 1- 2)”

Ekitap için tıklayın

Aziz ve muhterem din kardeşlerim! Bugünkü hutbemizin mevzuu maalesef son zamanlarda insanlarımız arasında yaygın bulunan“Gıybet etmek, yalan söylemek, sözünden caymak”üzerine olacaktır.

Gerçi; Elhamdulillah cemaatimizin bu konular hakkında yeteri kadar bilgiye sahip olduğunu düşünüyorum. Ancak ne var ki, Hafızalarımızı tazeleme açısından da olsa, kısa olarak bahsedersek, yinede fayda umulacağı kanaatindeyim. İslam dini, kâmil bir toplum inşa etmek adına, erdemli davranışları övüp, tavsiye ederken, kötü huylar dediğimiz, Gıybet, yalan, ahdinden dönme ve emanete hıyanet gibi davranışları da kesinlikle yasaklamıştır.

Gıybet; Bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri aleyhinde söylemek anlamına gelir. Yani kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi, din kardeşimizin hakkında arkasından konuşmaktır. Halk arasında bu kavramın karşılığı olarak daha çok "dedikodu" ve "çekiştirme"gibi kelimeler kullanılır.Gıybet sadece sözle yapılan bir şey değildir. Yazı ile, ima ile, alaylı hareketlerle, işaret ve taklitlerle yapılan her türlü çekiştirme de gıybet sayılmıştır. Gıybetin, laf götürüp getirmenin, toplumsal ilişkileri zedeleyen, yüzyüze yaşamamız gereken samimiyetlere, en ağır darbeyi vuran, ne kadar çirkin bir hastalık olduğu hepimizce bilinmektedir.

Allah (cc)’u Teala Hümeze suresinin 1. ayet-i celilesinde Diliyle çekiştirip, yüzüyle de alay eden kimsenin vay haline”Buyurarakkişinin hasetlik duygularını kabartan ve insanlar arasındaki sevgi bağlarını koparan hem ferdi, hem de toplumu rahatsız eden, nefret ve düşmanlığa sebebiyet veren bu davranışı günahlardan saymıştır.  Şunu da belirtmek gerekir ki; Gıybeti tasdik eden ve hatta gıybet yapılan yerde susan kişide gıybete ortak olmuş olur. Çünkü insanlar tevhidi bir imana sahip olmak ve ibadet etmek için yaratıldığından ancak ciddi şeylere vakit ayırırlar.  Bu nedenle de Müslümanlar, boş ve aynı zamanda çok tehlikeli olan gıybet ve yalan sözleri insafsızca dinlemezler.

Allah (cc)’u TealaHacc suresi 30. ayet-i celilede biz kullarına şöyle hitap etmektedir:“Pis putlara tapmaktan sakının, bir de yalan söz söylemekten kaçının” mealindeki ayetle putlara, heykellere, türbelere, anıtkabirlere tapmak gibi,  şirkten sonra yalana yer vermesi dikkate şayandır.

 

 

Rasulullah (sav) ise bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “aayetül münaafıgı selaasün…” Yani Münafıklığın alemeti üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiği zaman sözünden hulfeder yani sözünde durmaz ve birde kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder. Bu hadis-i şerif, münafığın sözünde, özünde ve işinde fesat olduğunu bildirmektedir. Çünkü yalan sözdedir, vadi tutmamak özdedir yani niyettedir, emanete hıyanet ise işinde fesatlıktır.

Bakınız Allah (cc)’u Tela Hucurat suresi 12. Ayet-i kerime de şöyle işaret buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir”Allah (cc)’u Teala bu ayet-i celilede şöyle ilginç bir benzetme yapmıştır; iman eden Müslüman bir kimseyi “kardeşe”, onun onurunu “etine” ve gıybetini ise habersiz olduğu için “cenazesine” benzetmektedir. Bu tabirler gıybetin ne denli kötü ve korkunç bir günah olduğunu sergilediği gibi, bunu yapanın ne derecede vahşi, acımasız, saldırgan ve vicdansız biri olduğunu da vurgulamaktadır. Gıybet eden kimse, sıradan ve seviyesiz kimsedir. Kardeşinin etini yemekle kalmaz, bu ziyafete başkalarını da davet eder. İşte bu ayet, islam toplumunun temel sisteminde yer almak için, sadece vicdanları süslemek ve kalpleri temizlemekle kalmamış, aksine insanların dokunulmazlıkları, hakları ve özgürlükleri etrafında bir koruyucu duvar olmuştur. Bindörtyüz sene sonra, dünyanın demokraside, özgürlükte ve insan haklarını korumada geldiği duruma bir bakınızda Allah (cc) için söyleyin, bu ileri görüşlülük ve yüksek ufuk hani nerede var?

Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Kalem suresi 10. ayetten 16. ayete kadar Allah (cc)’u Teala biz kullarını şöyle ikaz ediyor: “Sakın uyma: Servet ve hanedan sahibi diye, o bol bol yemin eden, değersiz adama! O gammaz, söz gezdiren, hayrın önünü kesene, o saldırgana, günaha dadanmışa! Şerefsiz, kaba, hem de soysuz olana! Kendisine âyetlerimiz okunduğunda "Bu eski insanların masalları!" diyene, yakında onun burnunu dağlayıp damga basarız”

 

Bu ayet-i celile ile Allah (cc)’u Teala ilahi gerçekleri reddeden, doğru yoldan sapmış ve bu yüzden de hesap gününde zor ve izah edilemeyecek durumlara düşecek kimselerin özelliklerini saymıştır. Rabbimiz, onların yerli yersiz yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan laf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, günaha dalmış, kaba ve haşin kimseler olan, bizim ayetlerimiz okunduğunda onları Kur’an-a çağırdığınızda Kur’an-ın hükümlerine çağırdığınızda. Canım bırak artık bunları bu çağda mı? Bu zamanda mı? Hala daha bunları konuşuyorsunuz. Bırakınız özgürlüğün, gençliğin, gençlik ve spor bayramının, yaşamın, cumhuriyetin tadını çıkaralım. Ne Kur’an-ın hükmü kardeşim! Boşverin bu eski insanların masallarını diyen insanların burunlarının dağlanıp üstüne damga basılacağını bildiriyor.

Ancak, bir haksızlığa uğramış birinin, sorununu çözebilecek birine anlatması, bir kişiyi, ona zarar verebilecek bir kafire, bir müşriğe, bir münafığa veya Allahtan gayrı hüküm koyanlara karşı uyarması gıybet kapsamına girmez.

Muhterem din Kardeşlerim! Gelininiz, konuştuğumuz şeyleri; Tenkid ve şüpheye, fitne ve fesada, birilerini çekiştirmeye ve kusur aramaya değil; güven ve itimada, güzellikleri ortaya çıkarmaya ve ayıpları örtmeye sarf edelim. Taşıdığımız sözleri; insanların aralarını bozmaya, kin, nefret ve düşmanlığa değil; arabuluculuğa, kardeşliğe ve selamete vesile kılalım.Rabbimiz (cc) hepimize tevhidi bir imânın gereğini yaşamak için Rasûlünün (sav) yolundan yürümeyi kolaylaştırsın. Amin

10.05.2013

Şahin ÖZDAŞ

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon