Bayram namazı için bir araya gelen Ankaralı Müslümanlar İLKAV konferans salonunda bayramlaşmayı gerçekleştirdiler.Bayram namazından önce Şeyho Duman hoca ramazan ayının müminler üzerindeki güzel etkisinin,Ramazan dan sonrada devam etmesi gerektiğine ilişkin bir vaaz verdi.Vaazda şeytanın sağdan yaklaşması Allaha temiz olarak kavuşmaktan ve Müslümanların birlikte kardeşliğinden de bahsedildi.Ardından Gazze yetkililerince gönderilen Filistin için toplanan yardım makbuzunu içeren mektup cemaate Emrullah Ayan tarafından okundu.
Bayram namazı Şeyho Duman hocamız tarafından kıldırıldı.Hutbe de Emrullah Ayan tarafından verildi.Okunan hutbenin metni aşağıda verilmiştir.
Ramazan Bayramı Hutbesi
“Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı sorumlu davranın ki, O’nun merhametine mazhar olasınız!” (Hucurat: 10)
Bir mübarek Ramazan ayını da geride bıraktık. Salih amel olarak kazanımlarımız oldu. Zira Rabbimiz ahiret için azık biriktirmemizi istiyor. inşallah biriktirmişizdir, eğer biriktirmemişsek bugünden tezi yok hemen salih amel biriktirmeye başlayalım. O zaman bayramımız bayram olur diyelim.
Buruk bayramlardan birini daha idrak etmiş bulunmaktayız. Neden buruk sorusu bile zaid bir sorudur. İslam dünyasının hal-i pürmelali ortadadır.
Arapçada el-Iyd bayram, kutlu gün, neşeli, neşeli, mutlu gün anlamlarına gelir. Bayram kelimesi Türkçeye Farsçadan geçmiş olup aslı bezm-i ram iken yani rağbet edilen gün manasına, daha sonra bezram, bezramdan da bayrama dönüşmüştür.
Bayramlar neşe ve sevinç günleridir. Hemen hemen her dinin ve toplumun kendine has bir bayramı veya bayramları vardır. İslam ümmetinin de iki bayramı vardır. Bunlar bütün islam aleminde kutlanan Ramazan ve Kurban bayramlarıdır.
İslam kardeşliğinin perçinlendiği bu mübarek günler, Müslümanların sevinç ve mutluluk günleridir. Nitekim Hz. Peygamber Mekke’den Medine’ye hicret ettiği zaman Medinelilerin iki bayramı olduğunu öğrendi. Medineliler bu bayramlarda oyun oynar ve eğlenirlerdi. Bu durumu gören Hz. Peygamber (S), “Allah Teala size kutladığınız bu iki bayrama bedel olarak daha hayırlısını, Ramazan ve Kurban Bayramlarını lütuf olarak vermiştir ” buyurur. (Ebu Davud, Ahmed İbn Hanbel )
Bu bayramların neşe ve sevinç günleri olduğunu yine bizzat Hz. Peygamber ifade etmişlerdir. Buhari’nin Hz. Aişe’den rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Aişe (R. Anha) şöyle anlatmıştır: “ Bir defasında, Kurban Bayramı’nın ilk günlerinde Hz. Peygamber yanıma girdi. Yanımda, ‘Buas’ ezgilerini def çalarak okuyan iki kız vardı. Yatağına uzanıp, yüzünü çevirdi. Derken babam Ebu Bekir içeri girdi. ‘Bu ne! Rasulullah’ın yanında şeytan çalgıları mı? ‘ diyerek beni azarladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (S) ona dönerek, ‘onlara dokunma!’ buyurdu. Ben de babam bir şeyle meşgul olunca kızlara işaret ettim onlar da çıktılar.” (Müslim)
Yine Hz. Aişe (R. Anha) “ Yine bir bayram günü Habeşiler kalkan ve oyunu oynuyorlardı. Bunlara bakmak için ya ben Hz. Peygamber’den izin istedim veya o ‘bakmak istiyor musun? ‘ diye bana sordu (iyice hatırlamıyorum) ben ‘evet’ dedim. Bunun üzerine beni arkasında yanağım yanağına değecek şekilde ayaküstü durdurup, oyun oynayanlara ‘haydi devam edin Erfideoğulları!’ buyurdu. Nihayet ben usanınca ‘artık yeter mi?’ diye sordu. ‘evet’ dedim. ‘öyleyse git!’ buyurdular.’’ (Buhari; Iydeyn,2) Buhari’nin diğer bir rivayetinde, söz konusu hadisede Hz. Ebu Bekir’e (R.A) “Ya Eba Bekir! Her ümmetin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır” buyurmakla bu günlerde yapılacak meşru eğlence ve sevinç izhar etme keyfiyetine cevaz vermişlerdir.
Çocuklar, bilhassa çocuklar unutulmamalıdır. Bayramlarda öksüz, yetim ve fakir çocuklar sevindirilir. Akraba eş ve dost ziyaretleri yapılarak, hal ve hatırları sorulur. En önemlisi, aralarında dargınlık olanlar barıştırılır. Yüce Allah’ın ihsan ve rahmetinin tecellisine de sebep olan bu bayramların diğer yönden sosyal hayatta bu tür faydaları gayet açık görülmektedir. Biteviye akıp giden sosyal hayatın tekdüzeliği bayram gibi önemli günlerde kesilerek fakirler hatırlanmakta, yetimler sevindirilmektedir. Bu şekilde İslam’ın emrettiği gerçek kardeşlik sözden fiile geçirilmektedir.
Rabbimiz Kur’an’ında şöyle buyurur: “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı sorumlu davranın ki, O’nun merhametine mazhar olasınız! “
Bu ayette iki noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. 1.si ayetin başındaki “innema” edatı, mü’minlerin kardeşliği dışındaki her türlü ihtimali dışlar. Bu kardeşliğin tek çimentosu vardır o da imandır. Şu halde iman çözülmeden bu kardeşlik çözülemez. Bu kardeşliğe sadece hayatta olanlar değil, ahirete göçenler de girer: “Derler ki: ‘Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imanla göçüp gitmiş olan kardeşlerimizi bağışla! “ (Haşr: 10)
2.si zedelenen kardeşlik ilişkilerini düzeltmek her mü’minin imani görevidir.
Rasulullah (S) şöyle buyurur: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız.”
Başka bir hadis-i şerifte Abdullah b. Ömer (R)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (S) şöyle buyurdu: “Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Ona haksızlık etmez, onu zor anında yalnız bırakmaz. Kim Müslüman kardeşinin bir ihtiyacını giderirse, Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun Kıyamet Günü’ndeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanı kusurunu örterse, Allah da Kıyamet Günü onun kusurunu örter.” (Buhari-Müslim)
Hutbeden sonra bayramlaşma yapıldı, ve çocuklara hediyeler verildi.