İLKAV'dan kamuoyuna açıklama: Terörist İsrail'e hiçbir yaptırım uygulamayan Türkiye hükümetini ve bütün bölge ülkelerindeki yönetimleri protesto ediyoruz.
Azgın Yahudi teröristler, siyonist İsrail polisinin desteğinde, her Ramazan’da yaptığını tekrar ederek Mescid-i Aksâ’da ibadet etmekte olan mü’minkadın ve erkeklere saldırarak darp etti, bileklerine ters kelepçe vurdu, pis postallarıyla mukaddes Mescidimizi çiğnedi ve kardeşlerimizi şehid ederek yine terör estirdi. Her zamanki gibi, halkı Müslüman ülkeler dahil bütün dünya bu vahşeti anlamsız ve etkisiz kınama mesajlarıyla geçiştirdi. Biliyoruz ki, yaklaşık 100 yıldır süregelen bu tür yaptırımsız kınamalar siyonist terör devletinin cür’et ve cesaretini arttırmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Dünyanın hiçbir ülkesinde, bir halkın ibadethânesini basıp orada ibadet edenleri darp ederek ibadetlerini engelleyen, onlara ateşli silah kullanan bir başka ülke yoktur. Çünkü bu zulmün muhatapları Müslümanlardır. Böyle bir zulüm ve devlet terörü, siyonist İsrail’in dışında, yine sadece Müslümanlara yönelik biçimde mevzii olarak İsrail’in hâmisi ABD ve Avrupa’da, bir de daha rafine yöntemlerle zalim Çin, Hindistan ve Rusya gibi ülkelerde olsa da bu boyutuyla camilere yönelik açık silahlı saldırı başka bir ülkede yoktur.
Terörist, İşgalci siyonist İsrail’i lanetliyor ve diyoruz ki; Ey terörist siyonistler, Allah’ın ve bütün lanet edicilerin laneti siz kutsal bilmez, hak-hukuk tanımaz, vahşilerin üzerine olsun. Siz insanlığın yüzkarasısınız.
Her ne kadar kendisini İslâm’a nispet eden halkların devlet yöneticileri ümmetin namusunun kirletilmesine sessiz kalarak veya boş kınama ilanları ile vahşi teröristleri daha da cesaretlendiren dolaylı bir destek verseler de ümmetimiz Hablullah’a topluca sarılıp vahdet ve izzetine kavuşarak kesinlikle seyirci kalmamalı ve mutlaka hesabını sormalıdır. Bugün değilse de bir gün mutlaka bu hesap inşâAllah sorulacaktır.
Unutulmamalıdır ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetinin boş kınamalarının, olayı bilen ve halkının gazını alıyor diye yorumlayan terörist devlet üzerinde bir etkisi olmadığı gibi Müslümanlar nezdinde de hiçbir anlamı yoktur. Bilakis, her kınama ve sert söylemin arkasından teröristlere daha fazla maddi ve siyasi destek verildiğine onlarca defa şahid olmuşuzdur. Yaptırımı olmayan kınamalar istemiyoruz.
Kınamak; ordusu, SİHA’sı, İHA’sı ve imkânı olmayanların yoludur. Bu teröristlere verilecek cevap ancak, Gazze şeridinde yaşayan kardeşlerimizin verdiği cevap şeklinde olmalıdır. Bu Siyonistler ancak güçten anlarlar. Kudüs işgal altında iken teröristler ile iyi ilişki, ümmetin kutsallarına, şehidlerin kanlarına ve davalarına ihanettir.
Ümmet; Mavi Marmara mücadelesinin satılmasını, terörist İsrail’e Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü üyeliği, Türkiye’nin hava sahasının kullandırılması, İsrail-NATO İşbirliği anlaşmasının veto edilmeyip yürürlüğe girmesinin sağlanması, Kürecikteki NATO Füze Kalkanından tüm bölge hakkında istihbarat devşirme imkânı verilmiş olması, Kudüs’ün başkent ilanına karşılık olarak yapılan anlaşmaların iptaline karşı çıkılması, terörist İsrail’in Cumhurbaşkanı Herzog’u davet edip İsrail ile ticareti daha da arttırmanın ve en önemlisi de Filistin’den çalınan doğalgazın İsrail’e ait olduğunun onaylanmasına esefle tanık olmuştur. Bunlar asla unutulmayacaktır.
Filistin, Gazze ve Mescid-i Aksâ’da her saldırı olduğunda meydanlarda eylem yapanlar, Erdoğan’ı İsrail’e karşı somut adımlar atmaya, yaptırım uygulamaya zorlamak yerine, Erdoğan’ın gaz alma amaçlı sert söylemlerine selam çakarak slogan atıp İsrail’i protesto eylemi yapmak suretiyle çelişkiler yaşıyorlar. Maalesef her ülkede de böyle yapılıyor ve sonuçta ülkelere egemen yönetimler İsrail ile dostluğu sürdürüp hiçbir yaptırım uygulamaya koymazken, halklar hem de İsrail dostu yönetimlerin bayraklarını taşıyarak “kahrolsun İsrail” diye bağırıp deşarj olarak rahatlamakta, ama İsrail yeni saldırılarına devam etmektedir.
Artık bu oyun bozulmalı, tepkiler, işgalci terör devleti İsrail ile işbirliği yaparak bunca desteği veren iktidarlara yöneltilmelidir. Türkiye’de eylemler Sarayın önünde yapılarak Erdoğan hükümetine şöyle seslenilmelidir: “Yeter artık! Bundan sonra Filistin lehine ve İsrail aleyhine söylemde kalan tek cümle istemiyoruz, İsrail’e karşı, ve onun zulmüne geri adım attıracak somut eylemler yapın. Gazze’ye SİHA verin, İsrail ile anlaşmaları iptal edin, ticareti kesin, Kürecikteki Füze Kalkan’ını kaldırın.”
Yaklaşık yüz yıldır, hem protesto eylemleri hem de terör devletinin işgalleri sürüyor ve tek adım ileri gidilmiyor. İşgal, ilhak ve zulümler geçen her zaman diliminde artıyor, daha ileriye gidiyor. Sonuçta da Filistin ve mukaddes beldelerimiz giderek daha fazlasıyla terörist devletin eline geçiyor ve tamamen yok olmaya doğru sürükleniyor.
İktidarlara destek verenler ve İsrail ile işbirliği, dostluk ve destekleri konusunda onları hesaba çekmeden ve somut adımlar attırmadan destek vermeyi sürdürenler de İsrail saldırılarına yaptırım uygulamayan iktidarlar gibi sorumlu durumuna düşer, vebal altına girerler.
Bilinmelidir ki, zaman ve içerisindeki şahidler, eylem, söylem ve tutarsızlıkları kaydediyor. Her Müslüman üzerine İslâm’ın şiarlarından olan Mescid-i Aksa’nın korunması ve işgalden kurtarılması için var gücü ile maddi ve manevi destek farzdır. Dualarda sertâc edilmelidir. Ta ki üzerimize düşen gayreti göstererek artık, Rabbimiz olan Allah’ın (cc) yardımına müstehak olabilelim.
Unutmamak gerekir ki, ne Kudüs İsrail'in başkentidir ne de Mescid-i Aksâ bir yahudi tapınağıdır. Vakit, Kudüs ve Mescid-i Aksâ'yı, ümmet bilincini merkezine alan her Müslüman’ın, ses çıkarma ve hesap sorma vaktidir. Sahte gündemler yerine, gerçek hedeflere yoğunlaşma vaktidir, Kudüs'ü ve Mescid-i Aksâ sorumluluğunu kuşanma vaktidir.
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
İLKAV