إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيرًا وَانتَصَرُوا مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ
ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ
Haziran’ın ilk haftası bir Filistinli öldürülmüş, 11 Filistinli genç İsrail ordusu tarafından tutuklanmıştı. 12 Haziran tarihinde ise el-Halil şehri yakınlarında 3 işgalci yerleşimci muhtemelen İsrail derin devleti tarafından öldürülmüş, bunu Hamas’ın yalanlamasına rağmen yine Hamas’ın üzerine atmış ve bunu bahane eden Siyonist İsrail, yoğun tutuklama ve saldırı başlatmıştır.
Yaklaşık 15 gün önce de sabah namazına gitmekte olan, henüz 16-17 yaşlarında Filistinli bir genç, Muhammed Ebu Hudayr, İsrail askerleri tarafından kaçırılarak Kudüs’ün ormanlık bölgesine götürülmüş ve orada hunharca öldürülmüştür. Otopsi raporlarına göre İsrailli saldırganlar işkencenin her türlüsünü yaptıktan sonra Muhammed’e zorla benzin içirmişler, ardından diri diri ateşe verip cayır cayır yakmışlardır.
Daha önce de televizyonlardaki görüntülerde; İsrailli bir askerin minnacık bir Filistinli çocuğun kolunu taşla nasıl kırıp parçaladığını, çocukları tankların paletleri altında diri diri nasıl ezdiklerini, babasının kollarında minik Salih’in nasıl kurşuna dizildiğini dehşet içinde izlemiştik. Siyonist İsrail devletinin kısa tarihi baştan başa bu tür zulüm ve vahşet örnekleriyle dolu…
Katil İsrail’in savaş uçakları Filistin’in, Gazze’nin üzerine Ramazan, iftar, sahur demeden ölüm yağdırıyor. Sivil yerleşim yerleri adeta depremden yeni çıkmış görüntüsü veriyor.
Siyonist savaş uçakları; çocuk, yaşlı, kadın, erkek, hasta demeden sivil halkın üzerine 800 ton bomba yağdırıyor. Evleri, hastaneleri, okulları, camileri vuruyor.
Son 11 günün bilançosu; ölenlerin % 70’ini sivillerin oluşturduğu 270 şehid, 1800’den fazla yaralı ve yerle bir edilmiş alevler içinde koca bir şehir.
Biliyoruz ki, A.B.D. de, Rusya da, Myanmarlı Budistler de, Çinliler de, Mısır’daki Sisi de, Suriye’deki Esed de, aklınıza gelen gelmeyen bütün zalimler de zulümlerini icra edeceklerdir. Ama hak ve hakkın mensupları geldiğinde bu batılın müntesipleri zalimler bir bir devrileceklerdir.
Evet, kardeşlerim bütün bunlar zulümdür. Zulüm, Kur’an’ın en önemli kavramların biri olarak değişik kalıplarda 300’e yakın yerde geçer ve küfür, şirk, kötülük, baskı, işkence, haksızlık anlamlarında kullanılır.
Kur’an-ı Kerim şu soruyu cevaplamaktadır: Allah zalimlere neden fırsat veriyor? Cevap şudur: Allah bundan habersiz değildir. Ancak insanın tekamülü için böyle bir fırsatın tanınması gerekiyor. Ayrıca Allah bütün bunların bir ihmal olmadığını sadece mühlet vermek olduğunu haber vermektedir.
Zulüm, hangi türden olursa olsun, göklerden öfke ve mutsuzluk inmesine yol açar. Zulmedenlere eğilim bile yaratıcı düzenin ateşine çarpılmaya sebep oluşturur. (Hud: 113)
Kur’an, tarihin bütün devirlerinde çöken bütün medeniyet ve ülkelerin zulüm yüzünden mahvolduğunu birçok ayetinde dile getirmektedir. Kur’an’ın savaşa müsaade gerekçesi de zulümden dolayıdır.
Savaşmanın meşruluğu zulme uğramış olmakla gerçekleşir. Bu meşruluk doğunca da Allah, zalimlere karşı savaşanların başarısını da garantiliyor. (Hac: 39,40)
Zulme karşı mücadele etmek sadece zulmün muhatabı olanların görevi değildir. Kur’an, zulme uğrayanların yanında mücadele etmeyi bütün izzet sahiplerinden bir insanlık borcu olarak istemektedir. (Nisa: 75) İnsanlara zulmedenlere her türlü karşı çıkış haddi aşmamak şartıyla serbesttir.
Zulme rıza göstermek, zalime karşı çıkmamak da bir zulümdür. Nitekim Kur’an, mü’minlere zalimlerle oturup kalkmamayı bile emretmektedir. (En’am: 68)
Zulmü belirlenen kim olursa olsun, ona yardımcı, destekçi olunamaz. Allah onları asla sevmez ve onlara asla yardım elini uzatmaz. Onların akıbeti çok kötü olacaktır. (Bakarı: 270, Maide:72)
Zalimin dostu ancak zalim olur. (Casiye: 19)
Zalimlerin hiçbir özürleri de kabul edilmeyecektir. (Mü’min: 52)
Allah, zalimleri sevmemekle kalmamış onları lanetlemiştir.(A’raf:44, Hud: 18)
Zalimler asla felah bulamaz, asla kurtulamazlar. Zulmün sonu mutlak batış ve çöküştür. (En’am: 135, Yusuf: 23, Kasas: 37)
18.07.2014
Hazırlayan: Emrullah AYAN