Hutbe: İlim Vahyin Kendisidir “(Hud) Dedi ki: ilim, ancak Allah katındadır.” (Ahkâf: 23)
İlim vahyin kendisidir. Vahyin önüne geçen, ya da vahiyle sağlaması yapılamayıp ona ters düşen bilgi ilim değildir. İlim, bütün Nebilerin ortak mirasıdır.İlim, söz ve amelin sıhhati için şarttır. Söz ve amel, ancak ilimle itibar kazanırlar. İlim, amelden önce gelir. İlim, amelin rehberi ve mürşidi konumundadır.İlmin amelden önce gelmesinin nedeni, akîdede hak ve bâtılı, ibâdetlerde sünnet ile bid’ati, ahlâkta güzel ile çirkini, sözlerde doğru ve yanlışı, ilişkilerde salah ile müfsidi, ölçülerde makbul ile makbul olmayanı birbirinden ayırt ediyor oluşudur. İlim, inançtan bile önce gelir. Neye, nasıl inanacağını bilmeden sağlam bir akîdenin oluşması mümkün değildir. Şeriatın gaye ve hedeflerini anlama, dinî hakikatleri kavrama sorunu, ancak ilim merkezli bir gayret ile aşılabilir.
Konumuzla ilgili atasözlerinden iki tanesi şöyledir: "Câhilin sofusu, şeytanın maskarasıdır." "Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder."
Kur'an'da müşriklerin "yağmuru kim yağdırıyor, gökleri ve yeri yaratan kimdir, sorularına "Allah" diye cevap verdikleri ifade edilir. Demek ki gökleri ve yeri Allah'ın yarattığını biliyorlardı. Fakat bu bilginin onlar için pratikte hiçbir faydası yoktu. Yaratıcıyı kabul etmenin özümsenen, benimsenip uygulanan, yani bu bilginin ilim ve iman olması için gereken işlem yoktu. Bu nedenle Kur'an, o bilgiye değer vermiyor ve sahiplerini "câhiller", "bilmeyenler", onların yaşadıkları dönemi de cahiliye olarak isimlendiriyor.
"Onlar, dünya hayatının görünen kısmını bilirler. Onlar, âhiretlerinden habersizdirler.” (Rum: 7) |