Hutbe: Cihad, kıyâmete kadar sürecektir
“Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlı olabilir , (buna karşılık) sevdiğiniz şey de sizin için bir şer olabilir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara: 216)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Recep ayının 29’u 1445/Cuma
Allah yolunda savaş yani, cihad farzdır. Hem de ihmali hiç kabul edilmeyecek bir farzdır. Cihad’dan kaçmak yedi büyük haramdan biridir. Âlemlerin Rabbi, Kur'an-ı Kerim'in 300 küsur âyet-i kerimesinde bu farzı tekrarlar.
Allah yolunda cihad; İnsanla İslâm arasındaki engellerin kaldırılarak insanla İslâm’ın buluşturulması mücadelesidir.
Allah yolunda savaş/cihad şu şekilde tasnif edilebilir:
– Dil ile anlatarak
– Mal vererek
– Canını ortaya koyup silahla savaşarak…
Bugün silahı alıp can ile Filistinli kardeşlerimizin saflarında savaşabilecek şartları bulamıyoruz. Verebilecek ciddi bir mala da sahip değiliz. Ama o kardeşlerimize kurşun sıkan düşmanlarımıza, silah ve mermi parası kazandıran mallarının satışını boykot edebiliriz. Bu da asgarî olarak bir cehdin, bir cihadın parçasıdır, hiç şüpheniz olmasın!
Ama burada kişisel boykot yetmez! Yakınınızda, alış-veriş yaptığınız ve bu malları satan marketi, mağazayı ve buralarda alış-veriş yapan her Müslüman'ı, bu satışı ve alış-verişi yapan herkesi, bu malların ticaretini yapmamaları hususunda, mutlaka uyarmak durumundayız!
Silah alıp savaşamıyorsak da, bu çabayı gösterebiliriz. Ama nihayetinde, bu boykot işini yürütmek ile cephede savaşmak, aynı hedefe hizmettir.
Hatırlayın! Bedir savaşının asıl hedefi Müşriklerin ticaret kervanlarını vurmaktı. Peygamber (S), bu gaye ile yola çıkmıştı ve müşrikler de ticaret kervanlarını korumak için karşı atağa geçmişlerdi. Sonuçta bu çıkışlar, fiilî savaşa dönüşmüştü.
Bugün fiilî savaşı yapamadığımız göre, İsrail ve şürekâsının silah, mermi vb. stratejik malzemeleri alacak ticârî yapılarını boykot ederek asgarîsinden hedef almalıyız. Bunu ısrarla ve mutlaka bir cihad kararlığı ile yerine getirmeliyiz.
7 Ekim’den bu yana cihadın bir şubesi olan kıtal ile İsrail’e anladığı dilden cevap mahiyetindeki Hamas’ın Aksâ Tûfânı Operasyonunun çok şeyi açığa çıkardığını görüyoruz. Bunları maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
1) Aksâ Tufanı Harekâtıyla; öncelikle, kendini "yenilmez süper güç" gören işgalci İsrail’in aslında, ciddi bir örgüt harekâtı karşısında dahi, ne denli kartondan kaplan olduğu ve "Siyonist-Haçlı uluslararası medyanın" şişirmesinden başka bir şey olmadığı ortaya çıkmıştır.
2) Aksâ Tufanı Harekâtı, kendini insancıllık numaraları ile kamufle eden Batı'nın vampir yüzünü bir daha ortaya çıkarmıştır!
Ortaçağda arenalarda gladyatörleri birbirleri ile vahşiyane bir şekilde öldürterek keyif ve zevk alan Batı'nın aslında değişmediğini ve aynı vahşi yüzünün hâlâ devam ettiğini ortaya çıkarmıştır.
3) Aksâ Tufanı Harekâtı, ABD ve AB’den oluşan Batı karşısında, sanıldığı gibi karşı ciddi bir (Rus+Çin+İran) blok dengesinin olmadığını, dünyanın hâlâ tek blok olduğunu, acı olsa da dünyanın hâlâ Coni'ye boyun eğdiği gerçeğini, ortaya çıkarmıştır.
4) Hamas'ın "Aksa Tufanı Harekâtı" kendini kamufle eden veya farklı bilinen bir çok yapı ve hareketin iç yüzünü açığa çıkarmış, özellikle İslâm Dünyası denilen bölgede, turnusol kâğıdı işlevini görmüştür.
Aksâ Tufanı Harekâtı, İslâm Dünyası diye bir dünyanın da gerçek anlamda olmadığını, tamamının Batı'nın esaretinde, liderlerinin de, bu güçlerin kiralık kuklaları olduklarını ortaya çıkarmıştır.
Yanı başındaki Müslümanların tamamı katledilse dahi, bunlardan fiilî hiç bir hareketin olmayacağını; sadece, halkını teskin etmek için günü kurtarmaya yönelik laf üretmekten öteye geçemediklerini ortaya çıkarmıştır.
5) Aksâ Tufanı Harekâtı, ülkemiz açısından da durumun fazla değişmediğini; aynen, Orta Doğu’nun diğer ülkeleri gibi; yönetime bizden biri dahi getirilmiş olsa; hiç bir şeyin değişmeyeceğini, Conilerin burada kurdurduğu mevcut seküler rejimin asıl kurucularına, muhalif olamayacağı ve bizim de bu rejimin bekçiliğini yapmaktan öteye geçemeyeceğimizi ortaya çıkarmıştır.
6) Aksâ Tufanı Harekâtı bir dönüm noktası olmuştur. Bundan sonra, Hamas'ın galip gelmesi; dünyadaki bütün İslâmî hareketlerin canlanması, dirilmesi ve kısacası ümmetin yeniden yol alması demektir. Hamas’ın galip gelmesi durumunda, bu hareketleri artık hiç bir güç durduramayacaktır.
Bu galibiyetin alâmeti ise, İsrail’in Gazze’den çekilmesidir. Çekildiği gün, bilin ki o gün, İsrail'in tükenişinin başlangıç günüdür. Aksi durumda, İsrail galip gelirse; Filistin davası ile beraber, dünyanın bütün İslâmî hareketleri de akâmete uğrayacaktır. Kısacası Hamas’ın, Aksâ Tufanı Harekâtı bir milad olacaktır.
09.02.2024
Hazırlayan: Emrullah AYAN