Cumartesi, Kasım 23, 2024
Ana sayfa CUMA HUTBELERİ 19.07.2013 CUMA HUTBESİ

19.07.2013 CUMA HUTBESİ

by İlkav Editor
2,7K 👁
A+A-
Reset

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذِينَ

 

Ekitap için tıklayın

 مِن قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

 

            Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. (Bakara: 183)

Aziz ve muhterem din kardeşlerim! Bugünkü Hutbemizin mevzuu “Oruç ve Kur’an bütünlüğü” hakkında olacaktır inşallah. Oruç; Farsça’da “Rûze”, Fransızcada “Jeune (jön)” İngilizcede “Fast”, Almancada “Fasten”, Kürtçede “Roj”, Türkçede ise “Günlük” manalarına gelir. Ancak! Bunlardan en önemlisi Oruç; hidayet rehberimiz, hayat kitabımız Kur’an-ı Kerimde “Savm” ve “Sıyâm” olarak geçer.

Savm ve Sıyam kelimeleri, Arapça’da; Bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak, engellemekmanasında olup, İslam Dininde; Her hareketin, her amelin, vahyi ölçülerde karar kılınması anlamını taşır.Bu bakımdan Oruç; Ancak Allah (cc)’u Teâlâ’nın emrini yerine getirmek, Allah (cc)’u Tealaya yakınlaşmak, Allah (cc)’ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla, hiçbir yöne kaymadan, hiçbir sisteme, hiçbir rejime, hiçbir ideolojiye güvenmeden, gönül vermeden, desteklemeden, hiçbir “izme” bağlanmadan, kendisini, yalınızca Allah (cc)’ın ipine bağlamakla, yani Vahyin ışığı aydınlığında,“Kendisini dimdik kıyamda durur gibi tutmakla” oruç olur.

Bakınız Allah (cc)’ Teala Sure-i Bakara’nın 183. ayet-i celilesinde şöyle beyan buyurmaktadır “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere, farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz” Evet; umulur ki korunuruz, hem de Oruçla korunuruz. Kur’an-la korunuruz. Kur-an-ı anlayıp pratiğe dökmekle korunuruz. İnfakla korunuruz. Evet, infakla korunuruz. Bu mübarek Ramazan ayında, gerek Fitre, gerekse de Zekât gibi bir takım mali ibadetlerimizi, yerine getirip, İslam toplumlarının sıkıntılarını gidermeye çalıştığımızda, işte ancak o zaman korunuruz. 

Rasulullah (sav)’in “Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir” hadis-i şerifine muhatap olan, biz iman edenler, dünyanın her tarafında, günlerce aç kalarak, bir lokma ekmek bulup ta, orucumu açabilirmiyim ümidiyle, per perişan bir halde, aç sefil bir halde bekleyen, ancak zulmedilen, işkence edilen, öldürülen, Suriyeli, Mısırlı, Filistinli, Somalili, Arakanlı, Mayemerli Müslümanları görmezden gelemeyiz kardeşlerim. Onların dert ve sıkıntılarına, bigâne kalamayız kardeşlerim. Sadece televizyonlarda seyrederek, ahlarla, vahlarla, ağlayıp sızlamakla, gözyaşı dökmekle bu olayları geçiştiremeyiz.

 

Yoksa hesap gününde Allah (cc)’a, oruçları niçin tuttuğumuzun hesabını veremeyiz. Rasulullah (sav)’e ümmet olduğumuzu ispatlayamayız.  Hal böyle iken, günümüzde Oruç giderek manasını kaybetmiş, havai fişek gösterileriyle, müzik programlarıyla, nefsi, siyasi, ticari, bir şov haline dönüştürülmüştür. Dünyada bu kadar Fakir varken, aç varken, açlıktan ölen varken, bunlara iftariyelik göndermek yerine, ihtiyacı olmayanlara, çadırlarda, lüks otellerde, vapurlarda, sokak aralarında, şaşalı iftarlar verilerek ve bu sayılarda televizyonlarda ilan edilerek, orucu adeta kendilerine bir basamak, bir payanda olarak reklam aracı haline getirmişlerdir. Evet, oruç amacından saptırılmış, eğri ile doğru, hak ile batıl, şirk ile tevhid karıştırılmıştır.

Allah (cc)’u Teala Bakara Suresinin 185. Ayet-i celilesinde “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak, Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise, sizden ramazan ayını idrak edenler, onda oruç tutsun” Ayet-i ile, İnsanlara dosdoğru yolu gösteren, hakkı batıldan, doğruyu eğriden ayıran açıkçası şirki ve tevhidi apaçık bizlere öğreten ve biz Müslümanları Kâfirlerden, Münafıklardan, Müşriklerden fark ettiren, “Furkan” olan Kur’an-ın, Ramazan ayında indirildiği beyan edilmiştir

Dolayısıyla Ramazan ayı, insanlığı kurtaracak, Kur’an mesajının, bu ayda indirilmesiyle birlikte, bir değer kazanmıştır. Ramazan ayına değer veren, Kerim kitabımız Kur’an, biz insanlara da bir değer, bir şahsiyet, bir kimlik kazandırmak için, adeta tüm kapılarını sonuna kadar açmış, bizleri beklemekte, hayatımıza değer vermek istemektedir.

Ancak ne var ki; Kur’an-ı anlamadan, anlama gayreti göstermeden, hatta anlamanın farziyetine bile inanmadan, sırf hatim indireyim, ecir alayım, sevap kazanayım amacıyla Kur’an-ı Kerim’i okumak, Kur’an merkezli bir hayatı kabul etmemek demektir. Ayrıca Kur’an anlaşılmaz, Kur’an’dan “Din” öğrenilmez, ancak Kur’an-ı alimler anlar diyerek,  hocalarının,  efendilerinin, üstadlarının şeyhlerinin kitaplarını, Kur’an-dan önce tercih ederek onları okumaları Kur’an-ın anlaşılmasının ve yaşanmasının önünde en büyük engeldir. Oysa Rabbimiz;  (cc) Müddessir suresi 54 ve 55. ayet-i Celilelerde “Hayır! Gerçekten o bir öğüttür. Kim dilerse ondan öğüt alır” beyanını buyurarak, onların bu yalanlarını açığa çıkarmıştır.

Bakınız! İnsanın Kur’an-ı kendisi için okuyup ta bir ders alsın, bir öğüt alsın ve bundan sonraki hayatına çeki düzen versin diyerek okuyacağına, mukabele şeklinde, son sürat, ölülere okuması ve onların ruhlarına hediye etmesi en büyük yanlışlardan birisidir.

Evet; Bu konularda o kadar ileri gidilmiştir ki; mezarlıklarda günü geçmiş Yasinler, taze okunmuş Yasinler, hatimler âdete alınıp satılan bir ticaret malına dönüştürülmüştür.

Muhterem din kardeşlerim; Kur’an-ı okumanın, onu anlamak için olacağı gerçeğini kavrayamayanlar, Kur’an’ı yıllarca okudukları, defalarca hatmettikleri halde, meal ve tefsirlerine rağbet etmedikleri için, Kur’an’ın mana zenginliklerinden feyz alamamışlar, elleri altında okudukları Kitab’ı hayatlarına geçirememişlerdir. Onun için biz diyoruz ki; Kur’an-ı Kerim mutlaka okunsun ancak yanında birde meali de okunsun, anlamı da okunsun. Biz diyoruz ki Kur’an-ı oku ama tertil üzere, tane tane, ağır, ağır oku. Oku ama tüm hücrelerine sindirerek oku. Oku ama anlayarak oku. Oku ama düşünerek oku. Oku ama aklederek oku. Oku ama kendini uyararak oku. Oku ama başkasını da uyaracak şekilde oku. Oku ama davet edecek şekilde oku. Oku ama devlet olacak şekilde oku. İşte böyle bir okumakla ancak o zaman, Kur’an okumuş olursun.

Rasulullah (sav) bir hadis-i şeriflerinde; “Onlar Kur’an okuyacaklar, Fakat Kur’an boğazlarından aşağı geçmeyecektir. Onlar okun yaydan çıktığı gibi, imandan çıkarlar” buyurmaktadır (Buhari, Müslim, Muvatta)Sadece bu mübarek Ramazan ayına has olmak üzere, Kur’anı tozlu raflardan indirip, cicili bicili kılıflar içinde mukabele okumaya gitmek ve düşünmeden,  anlamadan, anlamını tefekkür etmeden hayatınının teşhis ve tedavisinde, Kur’an’dan bir nokta bulamayan insan için, Kur’an onun gırtlağından içeri girmemiş, hal ve hareketlerini kontrol altına almamış, hayatını şekillendirmemişse, o insan Kur’an okumamış demektir.  Ve yine diğer bir Hadis-i şerifte Rasulullah (sav) “Men Same Ramadane…”Yani kim imanlı olarak inancına şirk bulaştırmadan, ramazan orucunu “Oruç tut sıhhat bul”, “Diyet için oruç tut”, “Oruç tut sağlıklı yaşa” düşüncesi ile değil, yani sağlığı için veya dostlar alışverişte görsün veya laf olsun torba dolsun diye değil, sırf Allah (cc)’ın emri olduğu içinRamazan orucunu tutarsa ve yalınızca Allah (cc) tan sevabını beklerse, onun geçmiş günahları mağfiret olunur” buyuruyor.

Muhterem Kardeşlerim! Hayatımızı, kimlikli bir şahsiyetle, değerli kılmak için, Rabbimiz tarafından bize verilen bu Ramazan ayını bir fırsat bilelim. Geliniz dünyada iken, geç olmadan,kervan göçmeden, malı mülkü, makamı, şöhreti ellerimizin tersiyle iterek, ölüm bize gelinceye kadar, topluca Kur’an-a dönelim, sünnete sarılalımve bir Salih amel ticareti yapalım.Rabbimiz,bu Mübarek Ramazan ayını, bizler için, bir uyanış, bir ıslah, bir diriliş ve bir direniş vesilesi kılsın inşallah. Velhamdulillahi rabbil alemin ES

Şahin ÖZDAŞ

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon