Tüfekçioğlu; Allah’ın bizi sevmesi için dininde sebat etmemiz gerekir
Mutlu Tüfekçioğlu’nun sunumunu yaptığı İLKAV Cuma Konferansında, “Allah Kimleri Sever?” konusu anlatıldı.
Tüfekçioğlu, önce Allah’ın el-Vedûd isminin seven, sevginin kaynağı ve kullarına sevme duygusunu veren anlamına geldiğini söyledi. Ardındansunumuna, âyet ve hadisler ışığında şu hususlara değinerek devam etti: – “Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri dönerse, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisini sevdiği, mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı ise ‘güçlü ve onurlu’, Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir.” (Mâide: 54) Allah’ın vahyini insanlara ulaştırırlar. Allah’ın dinini anlatırken, uygularken hiçbir kimseden korkmadan O’nun dininin temsilcisi olmanın izzetini kuşanırlar ve ona göre hareket ederler. – “De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’ “ (Âl-i İmran: 31) Allah bizi sevsin istiyorsak O’nun dininde sebat etmek gerekir. – “…Şüphesiz Allah, kendisine tevekkül edenleri sever.” (Âl-i İmran: 159) Davet konusunda yapmamız gerekenleri yaptıktan sonra Allah’a tevekkül etmemiz gerekir. Rızık konusunda yapmamız gerekenleri yaptıktan sonra Allah’a tevekkül etmemiz gerekir. – “Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostu çarpıştı da bunlar Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar, zaafa düşmediler, boyun eğmediler. Allah, sabredenleri sever. Onların sözleri ancak, “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et” demekten ibaretti. Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de âhiretin güzel mükâfatını verdi. Allah, güzel davrananları sever.” (Âl-i İmran: 146-148) Mü’min âciz olamaz. Çünkü onun Rabbi Allah’tır. Mü’minin mücadelesi kâinatın Rabbinin hükmü hâkim olsun diyedir. O zaman mü’minin sesi gür çıkmalıdır. Biz bu hal üzere olursak o zaman Allah göğsümüze ferahlık ve sekînet verir. İşte bu şekilde Allah’a tevekkül eden Gazze’nin çocukları dahi aynı dik duruşu gösteriyor. Bu inşirah ve sekinetin neticesinde bu izzet ile tavır sergiliyorlar. – “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.” (Âl-i İmran: 134) Allah bu özellikleri üzerlerinden taşıyan samimi mü’minleri, muttakileri sever. Çünkü onlar bütün bunlara Allah’ın rızasını kazanmak için katlanırlar. İbn Mâce, İbn Abbas’tan Rasul (S)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kim Müslüman kardeşinin ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter. Kim de Müslüman kardeşinin ayıbını açığa çıkarırsa, Allah da onun ayıplarını, evinde işlediği günahları bile açığa vurarak ortaya çıkarır.” “Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasını sever.” (Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsât, 1/275) “Şüphesiz Allah cömerttir, cömert olanları sever.” (Tirmizi, Edeb, 41) – “…Şüphesiz Allah muttakîleri sever.” (Tevbe: 4) – “…İlk günden temeli takva (Allah’a karşı gelmekten sakınmak) üzerine kurulan mescid (Kubâ mescidi), içinde namaz kılmana elbette daha lâyıktır. Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da tertemiz olanları sever.” (Tevbe: 108) Allah itikâdî ve amelî yönden temiz olanları sever, onlardan razı olur. – “…Şüphesiz Allah çok tevbe edenleri ve çok temizlenenleri sever.” (Bakara: 222) Tevbe istiğfarı çok ve devamlı yapmalıyız. Rasulullah (S) günde 70 defa tevbe istiğfarda bulunduğunu söylüyordu.
