Perşembe, Kasım 21, 2024
Ana sayfa KONFERANSLAR Ayan: Mü´minlik, Allah İçin Fesada Karşı Islah Görevini Kuşanmaktır.

Ayan: Mü´minlik, Allah İçin Fesada Karşı Islah Görevini Kuşanmaktır.

by İlkav Editor
2,9K 👁
A+A-
Reset

 

AYAN: MÜ’MİNLİK, ALLAH İÇİN FESADA KARŞI ISLAH GÖREVİNİ  KUŞANMAKTIR.

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı–İLKAV’ın konferansları vakıf başkan vekili Eğitimci–İlahiyatçı Emrullah Ayan’ın yapmış olduğu “Kur’an’da Fesad Ve Islah Kavramları Çerçevesinde İslamî Sorumluluklarımız” konulu sunumu ile devam ediyor. İLKAV konferans salonunda gerçekleştirilen konferansa  Recep  Kocaer’in  Kur’an ve mealini okuması ile başlandı.

Ayan konuşmasında; Kur’an’da fesad ve ıslah kavramlarını örnekleri ile açıklayarak mü’minlerin dünyada fesada karşı nasıl muslihûn olmaları gerektiğini,  sorumluluklarını,  güncele getirerek izah etti. Salih amel kavramına da değinen konuşmacı, yeryüzünde fesad çıkaranların her zaman olacağını, ancak bunların müminlerin kitaba gerçekten sarılarak etkisinin azaltılarak ortadan kaldırılacağını sözlerine ekledi. Konferans her zamanki gibi çay ve simit ikramıyla sona erdi.

Konferansın özeti aşağıya alınmıştır.

KUR’AN’DA FESAD VE ISLAH KAVRAMLARI ÇERÇEVESİNDE İSLAMÎ SORUMLULUKLARIMIZ
Fesad Kavramının Sözlük Anlamı:
Arapça “Fe-Se-De” fiilinden türeyen “fesad” kelimesi; yiyecek ve içecekler için “bozulma, kokuşma”, ameller için “geçersiz olma, hükmü olmama” bunların dışında ise gerek nefis gerekse bedende meydana gelen maddî-manevî bozulma, toplumda meydana gelen bozulma ve dengeden sapma durumlarını ifade eder. Bir bakıma her türlü kötü işi kapsar veya Râgıp el-İsfehânî’nin dediği gibi “az veya çok olsun herhangi bir şeyin itidalden çıkması” anlamına gelir. Bu kavramdan türeyen ifsad, fâsid ve müfsid gibi kavramlar da Kur’an’da çeşitli anlamlarda kullanılır. Müfsid bu fiilin ism-i faili olup bozgunculuk yapan; ifsad ise bozma, kokuşturma, hükümsüz kılma, geçersiz duruma düşürme demektir. Fesâdın zıddı salah’tır.
Fesad Kavramının Anlam Çerçevesi:
Kur’an-ı Kerim’de 50 ayette fesad veya bu kelimeden türeyen kelimeler geçmektedir. Bu ayetlerde fesad; “evrenin ve toplumun veya ferdin doğal dengesinin bozulması” anlamı etrafında kullanılmaktadır. Bu bozma, bozulma eyleminin tek aktörü olarak da Kur’an sadece insanı gösterir.
“İnsanların bizzat kendi işledikleri yüzünden karada ve denizde fesad çıktı…” (Rum: 41)
 Fesadın Çeşitleri:
Fesadın çeşitlerini 4 ana başlık altında incelerken maddeler içerisinde daha da ayrıntılı değerlendirmeler ve bölümlemeler yapacağız.
A- Dînî Hak İhlalleri Fesaddır.                                                                                                                                
1-Allah’ı inkar veya Allah yolundan engelleme fesaddır.
2- Peygamberleri yalanlama
Kur’an’da, peygamberlerin getirdiği mesaja ve kurmak istediği düzene karşı çıkıp engellemeye çalışanların müfsid/bozguncu olduğu açıklanmaktadır.
3- Küfür ve vahye karşı şüphe uyandırmak anlamında fesad
Her zaman olmasa da sınırlı bir şekilde, özellikle de müfsid sözcüğü, tekziplerinden bahsedilirken kafirlere nisbetle kullanılmaktadır. Aynı zamanda ehl-i kitabın vahiy karşısındaki tutumları ele alınırken de onlardan müfsidler olarak bahsedilmektedir.
4- Kafirlerin mü’minleri suçlama aracı olarak ifsad
İfsad kavramı A’raf suresi 127. ayetinde kafirler tarafından mü’minler aleyhine kullanılmaktadır. Onların batıl inançlarına, ilahlarına, ölü fikirlerine, şirklerine, putperestliklerine, zulüm üzerine kurulu düzenlerine zarar vereceklerini düşündükleri mü’minlerin tutum ve davranışlarını ifsad olarak nitelemektedirler.
B- İnsan Hakları İhlalleri Fesaddır.
1- Cinayet/adam öldürme fesaddır.
2- Hırsızlık yapmak
3- Ölçü, tartı ve emekte ifsad
C- Toplum Düzenini ve Güvenliğini İhlal Etmek Fesaddır.
1- Ekini ve nesli bozmak
2- Bir grubun dînî ve ahlakî yapıyı yıkıcı faaliyetleri
3- İnsanları gruplara ayırma ve bir bölümüne düşmanlık yapmak
4- Anarşi çıkarmak
5- Tuğyan da ifsaddır
6- Bozguncu aşırı giden liderlere uymak
7- Egemenlik ve saltanat hırsı
8- Lüks ve ihtirasın peşine takılıp zulme seyirci kalmak ifsaddır
9- Malın tekelleşmesi ifsaddır
10- Tabiatı tahrip ifsaddır
D- Ahlâk İlkelerinin İhlal Edilmesi Fesaddır.
1- Yalancılık fesaddır.
2- Gayr-i ahlâkî ilişki biçimleri fesaddır.
3- Akrabalık bağlarını koparmak fesaddır.
4- Sihir yapmak fesaddır.
5- Kibirlenmek/ büyüklenmek fesaddır.
Fesadçılığın Kur’an’daki Eleştirisi
“Allah fesadçılığı sevmez.” (Bakara: 205)

Hz. Lut fesadçılara karşı Allah’tan yardım istemiştir:
“Rabbim fesadçılara karşı bana yardım et.” (Ankebut: 30)
“Allah fesadçıları cehennemle cezalandıracaktır.” (Ra’d: 25)

Pek çok kavim fesad çıkarma; yani Allah’ın emirlerine isyan edip toplumu bozma sebebiyle yok edilmiştir. Medyen halkı ölçü ve tartıyı bozarak Allah’a isyan ederek fesad çıkarmış (A’raf: 85), Semud halkı yine isyan etmiş (A’raf: 74), Lut kavmi de homoseksüellikle fesad çıkarmış (Ankebut: 30) böylece yok edilmişlerdir.
Kur’an’da İslam karşıtı zalim yönetimi simgeleyen Firavun da denizde boğulurken iman etmek isteyince Allah:
“Şimdi mi (iman ettin)! Halbuki daha önce isyan etmiş ve müfsidlerden olmuştun” (Yunus: 91) demiş ve tüm yaptıklarını fesadçılıkla nitelemiştir. 
Fesad Karşısında Mü’minlerin Görevleri
Mü’minler, müfsidlerin fesadlarına karşı tavır almalı, inkılapçı bir düzeltme ile ıslahatçı olmalıdırlar. İradeli tercihlerle ulaşılacak olan iman ve salih amel yolunu bizlere mutluluk ve kurtuluş hedefi olarak gösteren Rabbimiz, aynı zamanda Musa (a.s.)’ın, kardeşine devrettiği ıslahat görevini (A’raf: 142) bütün mü’min kullarının da üstlenmesini istemiş ve bozgunculuk yapanların işlerini ıslah etmeyeceğini bildirmiştir. (Yunus: 81)
Allah aşağıdaki ayetlerde mü’minlere fesadı engellemeyi emretmiştir:
“Sizden önceki nesillerden akıllı kimselerin, (insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan men etmeleri gerekmez miydi? Fakat onlar arasından, ancak kendilerini kurtardığımız pek az kişi böyle yaptı. Zulmedenler ise kendilerine verilen refahın peşine düşüp şımardılar ve suç işleyenler olup çıktılar. Halkı ıslahatçı kimseler olsaydı, Rabbin o şehirleri haksız yere helak edecek değildi.” (Hud: 116,117)
Bu ayetlerdeAllah toplumların çöküş sebebini anlatıyor. Toplumda fesad yayılır, içlerinde kötülükten engelleyen kimse kalmaz. Bu ayetler üç şeyi vurguluyor:
1- Kötülüğü engelleyecek iyiliği tavsiye edecek bir takım kimseler bulunmalıdır.
2- Kendileri salih amel işleyen birkaç kişi dışında her şeye müsamaha eden bir toplum helake gider.
3- Topluluk kendi içindeki ıslah edicilere fırsat tanımıyorsa helake gider.
Mü’minler, itikadî, sosyal, iktisadî ve siyasî her çeşit fesadı önlemek ile görevlidirler. Bu görevi de birbirlerine destek vererek ve birbirlerinin velîleri olarak birlikte dayanışma ile fesadı ortadan kaldırmayla tamamlarlar:
 “İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer kısmının velileridir…” (Enfal: 72)
Cahiliye toplumu da bireysel değil kitlesel davranır, kendi varlığını korumak için harekete geçer, Müslümanlar birbirleriyle kenetlenmediği zaman cahiliye toplumu onlara baskı yapmaya başlar. Fesadçılar fesada yardımlaşırlar. O halde ıslah edicilerin de yardımlaşmaları ve müfsidlerle savaşmaları gerekir, yoksa yeryüzünde hep fesad egemen olur: 
“Kafir olanlar da birbirlerinin velileridir/yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah’ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesad olur.” (Enfal: 73)
Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde “salih amel” ile “iman” kavramları adetâ bağımsız düşünülemeyecek kadar iç içe bir birliktelikte kullanılmıştır. Salih amel, açıkça imanın dışa yansıyan gerekliliğidir. Salih amelde bulunabilmenin şartı olarak ıslahat çabaları söz konusu olmakta ve bu da mü’minlerin temel görev alanlarını belirlemektedir. Yeryüzünün ifsad edildiği, zulüm ve şirkin alabildiğine azgınlaşıp cahilî kültür ve uygulamaları yaygınlaştığı ve vahyî ölçülerden uzaklaşıldığı her dönemde, ıslahat çabalarının gerçekleştirilmesi mü’minlerden beklenilen temel farîzalardır. Rabbimizin müjdelediği sonuca da ancak bu konularda göstereceğimiz salih amellerimizle ulaşabiliriz. Zaten mü’minlerden beklenen, zorbalara uymaları veya boyun eğmeleri değil; ıslah edicilerden olmalarıdır. (Kasas: 19)  Muslihûn (ıslahatçı) olanlar, Rablerine ibadette kimseyi ortak koşmayan (Kehf: 110), Allah’ın kitabına sımsıkı sarılan (A’raf: 170), cehalet ve kötülükten arınmaya çalışan (İsra: 9), mü’min kardeşlerinin arasını ıslah eden(Hucurat: 10), Rasullerin canından önce kendi canlarının kaygısına düşmeyip Allah yolunda susuzluğa, açlığa, yorgunluğa hazır olan ( Tevbe: 120), iyiliği emredip kötülükten sakındıran ve hayır işlerine koşan (Al-i İmran: 114), Allah’a çağırıp ben Müslümanlardanım diyen (Fussılet: 33) kimselerdir.

Yorum yazın

* Bu formu kullanarak girdiğiniz bilgilerinizin saklanmasını ve size ulaşım için kullanılabileceğini onaylıyorsunuz.

İLKAV


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı

Editör'ün Seçimi

Son Yazılar

İLKAV Teknik Komisyon