Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2014
 
Hutbe:Müslümanların Kardeşliği
Tarih: 16/05/2014
   


Aziz ve Muhterem din Kardeşlerim! Bugünkü hutbemizin Mevzuu “İslam Dininde Kardeşlik” üzerine olacaktır.

 

Türkçede “Kardeş” anadolu ağızlarında“Kardaş, Karındaş” denildiğinde, genellikle aynı anneden ve babadan dünyaya gelen kişiler akla gelmektedir. Aynı zamanda bu soy-sop kardeşliğinin yanında, en önemliside İslam dininde aynı akideye mensup olmayı ifade eden Kardeş, Kardeşler gibi kelimeler, arapçada ahi ve ihvân kelimeleri ilede ifade edilmektedir. Bizler Müslüman kardeşler manasına gelen İhvanı Müslimin hareketininde varlığını yakinen biliyoruz. Kardeşten söz açılmışken, Mısır’da İdamların olduğu bugünlerde bir kez daha buradan Mısır’da Müslüman Kardeşlerin kurucusu Kardeşlerimiz şehid Hasan el-Benna, idam edilen Halid İslambuli, Seyyid Kutub ve  diğer Müslüman kardeşlerimizide rahmetle anmadan geçemeyeceğim.

Ülkemizdede Müslüman kardeşlerimiz bu meyanda birçok işkenceler, zulümler görmüş ve idam edilmişlerdir. Mesela sırf evinde Kur’an-ı Kerim bulunduruyor, Kur’an okuyor diye nice Müslüman kardeşlerimiz Kel Ali, Kılıç Ali ve Necip Ali üçlüsü tarafından asılmışlardır. Bu üçlü idam fermanlarına şöyle bir cümle yazmıştır: “Maznunların salbine, şevahidin bilahira sem’ine” yani “Yakalanıp getirilen zanlıların önce asılmasına, idam edilmesine, daha sonra şahitlerin dinlenmesine” diyerek ahlaksızca bir ferman ile nice Müslüman kardeşlerimizin boyunlarına yağlı urganları geçirerek idam etmişlerdir. Ayrıca son günlerde meydana gelen vahim olay birkez daha göstermiştirki, faizci, adaletsiz yapılan gelir dağılımının halkların arasını ayrıştırıcı, geliri emek ve üretime bağlı değil de talana yolsuzluğa ve sömürüye bağlı, insanların pul kadar değeri olmayan, turizmden başka bir milli gelire inanmamış, herkesin suçlu doğup suçlu öldüğü bu sistemin adı "laik kapitalist sistemden" başkası değildir. Bu vesileyle hayatını kaybedenlerin yakınlarının acılarını paylaşıyor kendilerine hakkı tavsiye ediyoruz, sabrı tavsiye ediyoruz. Esasında Müslümanların inançlarındaki temel harç, dün de “Bütün Müslüman unsurların eşit kardeşler olduğu” inancıydı. Bugün de budur ve yarın da bu olacaktır. İnsanımıza zorla giydirilen “bu laik ve kapitalist deli gömleği” Allah (cc)’ın izniyle yırtılıp atılacaktır.

Evet, Kardeşlik; İslâm dininde bütünüyle akidede bir olma temeline dayanmaktadır. Rabbimiz (cc) Hucurat suresi 10. ayet-i celilede “Mü’minler ancak kardeştirler. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’ın emirlerine uygun yaşayınki rahmete nail olasınız” şeklinde beyan buyurmaktadır. Bu Âyeti celile Mü’minlerin “Nesep”te değil, ancak iman bağıyla bir araya gelmeleri durumunda, birbirlerine karşı haklarının korunmasında, kardeşler olduğu anlamına geldiğini belirtmektedir.

Çünkü “Din kardeşliği” soy ve neseb (ırk) kardeşliğinden daha sağlam ve daha öndedir.  Bir Arap şairi şöyle der:  “Ebi el İslamü la eba liy sivahu / İza’f-taharu bi Kays’in ev Semiymi” Onlar Kays veya Semim soyundan(ız) diye övündüklerinde, ben derim ki: Benim babam İslam’dır, başka babam da yoktur.

Mesela Nuh (a.s)’ı örnek verecek  olursak 950 yıl gibi uzunca bir ömürde(Ankebut–29/14), Vahye teslimiyetinin en güzel örneklerinden birini sergilemiş, fakat olanlar da olmuştur. Rabbimiz (cc) Hud Suresinde (11/42–43–45–46) şöyle beyan buyurmaktadır: “O (gemi), dağlar gibi dalgalar içinde seyrederken, Nuh bir kenara çekilip ayrı durmakta olan oğluna: Ey oğulcuğum! Bizimle beraber (gemiye)bin, kâfirlerle beraber olma, diye seslendi. (Oğlu)dedi ki: (Hayır)beni sudan koruyacak, (yüksek)bir dağa sığınacağım. Ve aralarına dalga girdi, O da boğulanlardan oldu. Nuh Rabb’ine şöyle seslendi: Ey Rabb’im, benim oğlumda elbette benim ailemdendir. Şüphesiz ki senin (ailemi kurtarma)vaadin haktır ve sen hâkimlerin hâkimisin. (Allah)buyurdu ki: Ey Nuh, o (oğlun, inanmayıp asi olduğundan-evladın bile olsa)senin ailenden değildir” Nuh Suresi 26. Ayet-i celilede Nuh (a.s) dedi ki “Ey Rabb’im, yeryüzünde kâfir (insan)lardan tek canlı bırakma” Bu Ayet-i celilelerdende anlaşıldığı gibi Hz. Nuh (a.s) oğluna karşı baba konumunda olmasına rağmen, baba-oğul arasında iman itibariyle bir yakınlaşmanın olamayacağı kesinlikle belirtilmiştir.

Buna göre yeryüzünün neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, ister Mısır’da ister Suriye’de, isterse Afrika’nın bir ülkesinde olsun, hangi dili konuşuyor olurlarsa olsunlar, hangi kavme mensup olurlarsa olsunlar veya hangi renge sahip olurlarsa olsunlar, bütün Mü’minler kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin kardeşleridirler. İşte bu kardeşler kendi aralarında apayrı bir topluluk oluşturup kafirlere karşı topluca tek yürek halinde karşı koyarak mukavemet gösterirler.

Allah (cc)’u Teala Mücadele Suresi 22. Ayet-i celilede “Allah'a ve Ahiret gününe iman eden hiçbir lopluluk bulamazsin ki; Babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan(baskaldıran) kimselere dostluk ettiğini (sevgi beslediğini) göremezsin” Ve Al-i İmran Suresi 118. ayet-i celiledede “Ey İman edenler sizden olmayanı sırdaş (ve dost)edinmeyin. (Çünkü)Onlar sizi (n dininizi ve düzeninizi)bozmaktan geri durmazlar; buyurmaktadır

Demekki Müslümanlar, akidelerine saldıran veya imana karşı küfrü tercih eden kimselere, kendilerine ne kadar yakın olurlarsa olsunlar ister kardeşleri, ister babaları istersede oğulları olsun asla sevgi, asla hoşgörü besleyemezler, ne idüğü belirsiz birtakım dinler arası diyalog, uzlaşı ve  dostluklarlada bir araya gelemezler. Dolayısıyla Mü’minler yalnızca Kur’an ahlakını ve Rasulullah (sav)’ın metodunu rehber edinirler. Bunları rehber edinenler yalınızca Kur’an-ı Kerim’in ve Hadis-i Şeriflerin ışığında sadece akide kardeşliğini esas alarak Müslümanları dost edinirler. Müslümanları sırdaş edinirler.

Rasulullah (sav) bir Hadis-i Şeriflerinde “Hiçbiriniz kendiniz için arzu ettigini, kardeşi için arzu etmedikçe iman etmiş olamaz"buyurmuştur.(Buhârî,imân,7) Kişinin kendisine münasip gördüğünü, Mü’min kardeşi içinde sevip münasip görmesinin, Allah (cc) rızası için olması, dünya menfaatlerinden soyulmuş olması lazımdır. Buda ehli iman arasında kardeşliğin meydana gelmesinde büyük bir amildir.

Bu nedenledir ki Müslümanlar birbirinin derdine ortak olarak, kötülük yapmalarına ve batıla meyletmelerine engel olarak, hayırda yardımlaşarak, biribirleriyle selamlaşarak, biribirleriyle alış veriş yaparak, biribirlerini koruyarak, ziyaretleşerek, hediyeleşerek tevhid davası yolunda birleşerek, kâfirlere karşı, müşriklere karşı, zalimlere karşı, tağutlara karşı kardeş olduklarını bilmelidirler, belirtmelidirler. Sanki biz Müslümanlar için söylenmiş Kürtçe çok güzel, veciz bir söz vardır “Dest hev gırtın” yani; El ele verin, bir araya gelin, kaynaşın, dost olun, kenetlenin, Ey Müslümanlar kardeş olun kardeş. 

Bu içerik 2373 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon