Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2014
 
18.04.2014 CUMA HUTBESİ
Tarih: 18/04/2014
   


Başta Mısır, Suriye ve orta Afrika olmak üzere dünyadaki birçok ülkede zalimlerin zulmüne, emperyalist güçlere ve fir’avunlara karşı kin duymak, tepki göstermek ve sesimizi duyurmak için, güncel olması hasebiyle bugünkü konumuzun mevzuu “Mısır ve Vahdet” konusu üzerine olacaktır.

Mısır´ın yaklaşık 7,000 yıllık tarihi bir geçmişi vardır. İlk medeniyetten bu yana birçok yönetim, ülke ve kavim gelmiş ve geçmiştir. Mısır aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu´nunda bir vilayeti olmuştur. Halkının çoğunluğu Müslüman Araplardan oluşur.1953´de hepimizin çok yakından bildiği Cumhuri sistem ilan edilmiştir. Resmi adıyla Cumhūriyyet Mısr el-Arabiyyeyani Mısır Arap Cumhuriyeti, ya da kısa ve yaygın adıyla sadece Mısır diyebiliriz. 2011 yılında 32 yıl Mısır´ı yöneten Hüsnü Mübarek gitmiş ve ülke Jan jak russonun deyimiyle "Halk ancak Tanrı olduğunda kendilerini demokratik olarak yönetebilecekleri" demokrasiye geçiş sürecine girmiştir.

Ancak ne var ki Mısır’ın Fir’avunu General  Abdülfettah El Sisi komutasındaSilahlı Kuvvetler, polis güçleri ve birtakım yöneticiler topluluğu tarafından desteklenen darbe ile bu putçu süreç yine kendileri tarafından 3 Temmuz 2013´te tepetaklak edilmiştir.

Bu nedenle Mısır’ın dört bir yanındazalim fir’avna karşı, fir’avnlara karşı  protestolar başlamış, Adeviyemeydanıve Nahda meydanında, aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu sivil göstericiler, keskin nişancılar tarafından öldürülmüş, yaralılara saldırılmış ve üzerlerine gaz bombaları atıllmıştır. Mısır ordusunun bu ilk müdahalesinde 278 kişi hayatını kaybetmiştir. Daha sonra gelişen olaylarda ise 3 binin üzerinde ölü, 11 binin üzerinde de yaralı olduğu iddia edilmiştir.

Ayrıca yine gelinen süreç içerisinde, sırf rabia işareti yaptılar diye aralarında kadınlar, gençler ve çocuk yaşta öğrencilerinde bulunduğu evler basılmış, okul servislerinden indirilmiş, sorgusuz sualsiz gözaltına alınan çocuklar her türlü işkenceye maruz bırakılmıştır. 

Daha sonraları ´Kanlı Çarşamba´ diye anılan, 14 Ağustos 2013 günü bir polisin öldürülmesi ve yaşanan şiddet olayları yüzünden 529 kişi idam cezasına çarptırılmıştır. Bu kişilerin 140´ı o sırada mahkeme salonunda, geri kalanı ise gıyabi olarak cezaya çarptırılmıştır.     Protesto eylemlerine katılan529 Müslüman Kardeşler ve destekçilerinin idam cezasına çarptırılması karşısında Müslümanlar olarak dehşete düşmüşüzdür. 529 kişi hakkında 20 dakika süren duruşmada, dakikada 26 idam kararı veren Mısır´ın fir’avuni yönetimi,  idam mahkûmu suçsuz hamile kadınları ise doğumlarının üzerinden 2 ay geçtikten sonra asarak infazı gerçekleştirmektedir. Ve şu anda 670 kişi daha ipe götürülmek için sırada bekletilmektedir. İdam kararının yakın zamanda gerçekleşecek olmasına rağmen şu ana kadar dünya genelindeki adıyla sanıyla Müslüman ülkelerden caydırıcı bir tepkiyi bırakın doğru dürüst cılız bir ses bile çıkmamıştır.

Çok yakın bir zamanda takriben 2 ay önce gözlerden kaçan ancak bir vesile ile görüntüsünü seyrettiğimde ürperip dehşete düştüğüm, sonrasında haberini de okuduğum bir gazete haberini (BANGUİ, 18 ŞUBAT-2014-23.38-Yeni Şafak)Müsaade ederseniz burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Haber şöyle başlıyor: “Orta Afrika Cumhuriyeti´nde sokak ortasında linç edilerek öldürülen İki Müslüman gencin üzerlerine benzin dökerek yakan ve yanan cesetlerden elindeki bıçakla kopardığı uzuvları alkışlar eşliğinde yiyerek dünya medyasına poz veren vahşi Hıristiyan yamyam Kendisini ´Çılgın Köpek´ diye tanıttı”

Haber şöyle tamamlanıyordu: “Linç sırasında ve yakılarak öldürülen Müslüman gençlerin uzuvları kesilirken Fransız askerlerinin vahşete müdahale etmemesi de hafızalara kazındı” İşte gördüğünüz gibi kafirlerin durumu bu. Ne diyalogu, ne uzlaşması ne demokrasisi, ne hoşgörüsü, bunlarla hiçbir birliktelik olamaz, düşünülemez.

 Peki, bu yamyamlara bu kâfirlere ne lazım gelir? El cevap; En kısa zamanda Silahlı bir müdahale lazım gelir. Bakınız Arap şair Ebu temmam bir şiirinde şöyle sesleniyor: “Es seyfü asdaku inbaen mine’l Kütübi” yani kılıç kitabın (kitapların) haberlerinden daha doğrudur. Buda demektir ki insanları en çok etkileyecek şeyin şu kitapta şu yazıyor git onu oku demek değil, okutmaktan ziyade, insanların temsili davranış biçimi olduğunu ifade etmektedir, yani bu kâfirlere canlı tebliğ yapmak gerekmektedir.

Evet, Dünyada bunlar olup biterken İslam coğrafyasında bu oyunlar oynanırken vahdet kaçınılmaz temel bir yol ve stratejik bir ilke haline gelmiştir. Gördüğümüz gibi günümüzde Müslümanlar bölük pörçük bir durumdadır. Buda bizleri oldukça derinden yaralayan çok üzücü bir durumdur. Sizlerde biliyorsunuz ki Kur’an-ı Kerimin en fazla üzerinde durduğu konulardan biriside hiç şüphesiz vahdettir. Gerçek vahdet; Amelde oluşan, pratikte görülen kardeşlik, bir vücut gibi olan birlik ve beraberliktirBizim vahdetimiz sözde ve hiçbir ameli yönü olmayan sloganik bir vahdet hiç değil

Onun için İslami bir vahdeti sağlamak, sağlamaya çalışmak tüm Müslümanlar üzerine farzdır ve farziyyeti Kur’an-ı Kerimle sabittir. Bakınız Rabbimiz (cc) Âl-i İmrân Suresi 105. ayet-i celilede “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra, parçalanıp ihtilâf ederek ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar için pek büyük bir azap vardır.” Şeklinde beyan buyurmaktadır. Şunu da bilmeliyiz ki vahdeti ve birliği sağlayacak temel ilkelerin başında Öncelikle Kelimei Tevhid gelir.

Mehmet akif’in  bundan hemen hemen 100 yıl önce, 1913 Yılında yazdığı bir şiir şöyledir:

Müslümanlık sizi gayet sıkı, gayet sağlam, 
Bağlamak lazım iken, anlamadım, anlıyamam, 

Ayrılık hissi nasıl girdi sizin beyninize? 
Fikr-i kavmıyyeti şeytan mı sokan zihninize? 

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez; 

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez. 
Bırakın eski hükümetleri meydandakiler 

Yetişir, şöyle bakıp ibret alan varsa eğer. 

İşte Fas, işte Tunus, işte Cezayir, gitti! 
İşte Irak´ı da taksim ediyorlar şimdi. 

Bizler Müslümanlar olarak buradan Mısırlı mazlum kardeşlerimizin sesine ses katabilmek için, güç katabilmek için tüm vicdan sahiplerini harekete geçmeye davet ediyoruz.Müslümanları yok sayıcı anlayışla yeryüzüne barış getirmek kesinlikle mümkün değildir. Zulüm ve tahakküm asla ebedi olamaz. Ülkemizde, bölgemizde ve tüm dünyada Şer’i düzene dayalı hakkı üstün tutan anlayışla yeni dünyayı kurmak için yürüyüşümüze devam ederek İslam birliğini Allah’ın izniyle mutlaka tesis edeceğiz. Fir´avunlar unutmasınlarki, onlar zalimleştikçe Musa´lar artacak ve Bütün çocukları öldürselerde elbette bir Musa sağ kalacak.E.S

Bu içerik 2207 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon