Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2014
 
28.03.2014 Cuma Hutbesi
Tarih: 28/03/2014
   


“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Onlar Rableri katında diridirler ve rızıklandırılmaktadırlar.” (Al-i İmran: 169)

Şehidler, dinleri İslam’ın şahidleri olup, gönüllerini dünyaya ait ne varsa, her tür meşgaleden arındırıp sadece ve sadece Allah yolunda canlarını feda ederek, öldürülen kimselerdir. İşte diri olanlar yalnızca bu uğurda öldürülen bu şehidlerdir. Çünkü Allah onları rızıklandırıyor. Onlar ise Allah’ın lütfundan verdiği nimetlerle seviniyorlar. Arkalarından gelecek mü’min kardeşlerinin makamlarını görmekle seviniyorlar. Bütün bunlar ise hiç kuşkusuz diri olanların özelliğidir. Çünkü  müjdeleme, sevinç ve ilgi duyma var.

O zaman onların şehadetine üzülmek niye? Şüphesiz ki onlar diridirler. Üstelik onlara Yüce Allah’ın lütfu da vardır. Yine Rabbimizin katında kendilerine verilen rızık ve makam vardır.

Ölüm, hiç şüphesiz bir son değil, yeni ve ebedi bir hayatın başlangıcıdır. Çünkü mü’minin duygularında, hayat ve ölüm karşılaşmasında, şu veya bu konudaki düşüncesinde yeni ve engin bir görüş ufku açılmaktadır.

“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Onlar Rableri katında diridirler ve rızıklandırılmaktadır.”

Kur’an’ın bu ayeti, Allah yolunda öldürülerek bu hayattan ayrılan ve insanların gözünden kaybolan kimseleri “ölüler”  zannetmeyi ve onlar hakkında “ölüler” demeyi yasaklamaktadır. Çünkü bu ayet, onların Rableri katındaki diriliklerini ispatlamaktadır. Aslında bizler bu fani dünyanın insanları olarak şehidlerin yaşadığı hayatın çeşidini bilemeyiz. Sadece Alim ve Habir olan Allah’tan gelen emir, ölüm ve hayat kavramlarımızı tamamen değiştirmeye yetmektedir. Bu buyruk, ölüm ve hayat arasındaki ayrılık ve uyuma dair anlayışı değiştirmenin teminatıdır. İşin, gözler önündeki dış görünümlerden ibaret olmadığını öğrenmemizin teminatıdır. Öldürüldükten sonra dış görüntülerinden ötesini bilemediğimiz bu hayattan ayrılıyorlar. Fakat onlar, “Allah yolunda öldürülmüşlerdir.” Çünkü kanlarını Rableri olan Allah’a adamışlardır. Onlar ruhlarını, az ve önemsiz bir çeşit dünyevi hedef ve amaçlardan vazgeçip Rablerinin yolunda feda etmişlerdir. Yüce Allah, buyruğu olan Kur’an-ı Kerim’de bu şekilde ölen kimselerin kendi katında diriler olduğunu, orada rızıklandırıldıklarını ve diriler nasıl rızıklarından faydalanıyorlarsa onların da kendilerine has bir şekilde rızıklarından faydalandıklarını bize haber vermektedir.

Onlar diridirler. Öyleyse bu intikale hasretlik, kayıp ve yalnızlık gözüyle bakmak niye? Bu intikal, olsa olsa gıpta, rıza ve hoşnutluk konusu olabilir. Hakikat işte budur. Söz konusu olan, ölüm kavramının tamamen değişmesidir, hem mücahidlerin, hem de geride kalanların ölüme dair duygularının değişmesidir. Tabii ki bu ölüm, eğer Allah yolundaysa.

Hak yolunda savaşırken şehid düşen ölüler, elbette ki bulunacaktır. Bunlar, Allah yolundaki şehidlerdir. Yine bunlar, aziz, saygın ve tertemiz ölülerdir. Allah yolunda savaşa çıkıp hak yolunda kanlarını feda eden kimseler, tabiatıyla en pak kalplere, en temiz ruhlara ve en arı nefislere sahip olan insanlardır. O halde Allah yolunda şehid düşenlere “ölüler” denilemez, zira onlar dirilerdir. Öyleyse bu kimselere ölüler demek caiz değildir. Bu kimseleri his ve şuur aleminde ölüler diye değerlendiremeyiz.  Geçtiğimiz hafta, Salı günü yani 18 Mart 2014’te Kafkas Emirliği Komutanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, liderleri Dokko Umarov’un Rus askerleri ve Kadirov’a bağlı milislerin birlikte düzenledikleri bir saldırıda çatışarak yaralandığı ve hayatını kaybettiği duyuruldu. Umarov’un naşı direnişçiler tarafından bölgeden uzaklaştırıldıktan sonra, Rus askerlerinin olmadığı güvenli bir bölgeye götürülerek burada mütevazı bir törenle defnedildi. Onun da şehidler kervanına katılanlardan olmasını Rabbimizden niyaz ediyoruz.

Dokko Umarov kimdir?

Umarov, 13 Nisan 1964 tarihinde Çeçen-İnguş bölgesinde doğmuştur. Dokko Umarov Mimarlık Fakültesi mezunudur. Birinci Çeçen-Rus savaşındaki başarılı operasyonlarından dolayı halk kahramanı madalyası almıştır. Devam eden ikinci Çeçen-Rus savaşında 2001 yılından beri güney-batı cephesi komutanlığı yapmıştır. Dokko, Abdulhalim Sadulayev’in şehadeti üzerine Çeçen-İçkeriya Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı oldu. 28 Ekim 2007’de Kafkasya Emirliğini ilan eden Umarov bu Emirliğin Emiri olarak ilan edilmiştir. Allah şehadetini kabul etsin

28.03.2014

Emrullah AYAN

Bu içerik 2298 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

Emrullah AYAN
  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon