Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   ALTERNATİF EĞİTİM KONFERANSLARI  >  2008
 
Osmanlı´dan Günümüze İslamçılık Ve Özeleştiri
Tarih: 21/04/2008
   


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen Alternatif Eğitim konferanslarının bu haftaki konuğu Hamza Türkmen’di

TÜRKMEN: "BASKI ALTINDA KALANLAR KARŞITINA SIĞINARAK VAR OLMAYA ÇALIŞIYORLAR"
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı tarafından düzenlenen Alternatif Eğitim konferanslarının bu haftaki konuğu Hamza Türkmen’di.”Osmanlıdan Günümüze İslamcılık” konusunu ele alan Türkmen, kısaca tarihteki ıslah hareketleri üzerinde durduktan sonra 19.yy sonlarında başlayan Cemaleddin Afgani, Reşit Rıza ve Muhammed Abduh’un başını çektiği hareketini anlattı.Türkmen şöyle dedi: “Bu hareket, batının İslam dünyasını sömürgecililikle ve modernleştirmeye çalıştığı bir dönemde ortaya çıkarak “ittihadı İslam” anlayışını canlandırmaya çalışmıştır.Batılılar İslamcılık fikrini -Pan İslamizm- şeklinde tanımlamışlardır.İttihat ve terakki o dönemde üç siyaset fikrini savunmaktaydı; İslamcılık,Türkçülük,Osmanlıcılık . Balkanların kaybedilmesinin ardından ittihatçılar strateji değiştirmiş ve Türkçülük ön plana geçirilerek Anadolu savunulmaya başlanmıştır. ”


 

Türkmen konuşmasında şunları söyledi:

“Bu dönemde Abdülhamit’te halifelik sıfatı altında “ittihadı İslam” düşüncesini kullanarak saltanatı ayakta tutmaya çalışmıştır .Yeni kurulan Türk devleti ise ümmet içerisinden bir millet yaratmakla övülmüş bundan dolayı en önemli düşman olarak ta ümmeti esas alan İslam’ı görülmüştür.Sistem içinde yer alan diyanet ise sadece devrimleri onaylamak için yapılandırılmıştır.1940’lardan sonra şiddetli bir şekilde baskı altında kalan İslami kesim “karşıtına sığınarak var olma” düşüncesini geliştirmiş ve böylece dini çalışmaların içerisine “Türk milleti ve Türk devletine faydalı olmak” ifadeleri amaç olarak yerleştirilmiştir.Bu anlayış zamanla İslami yapılarda komünizm karşıtı,sağcı mukaddesatçı bir düşüncenin benimsenmesine yol açmıştır. 1960 darbesi sonrası solcular için oluşturulan serbestlik ortamından Müslümanlarda faydalanmış Seyyid Kutup, Mevdudi gibi Müslüman düşünürlerin kitapları Türkçe’ye kazandırılmıştır.
 
1970’ li yıllarda artan tercümelerle çoğunlukla milliyetçi ve devletçi bir çizgide olan Müslümanlar arasında millilikten uzak “ tevhidi bir uyanış süreci başlamıştır.Bu tercümeler saf temiz bir Kuran’i algı için ilk tohumları atmıştır.Daha sonraları Kriter,Talebe,Şura,Tevhit ve Hicret gibi dergiler çıkarıldı.Bu dergilerin İslami hareketlerin düşüncelerinde büyük etkileri oldu.Ayrıca İran devrimi ve Afganistan cihadı döneminde İslami duyarlılık büyük bir heyecan ve duyarlılıkla yükseldi.12 eylül döneminde iletişim zorluğu nedeniyle Müslümanlar kendi bulundukları bölgelerde kısmi oluşumlara girdiler. Bunların her biri farklı yapılanmalardı fakat benzer kaynakları vardı. Maalesef bu süreçte tutarlı ve dirençli bir İslami bilinç oluşmadı. Ayrıca zor zamanlarda kararlılık oluşturacak bir yetişmiş kadroda yoktu.Üç kişinin bir araya gelmesinin yasak olduğu seksen ihtilali döneminde emekli albaylar aracılığıyla insanlar Türkiye’nin her yerinden otobüslere bindirilerek “Menzil”e gönderildi.Tevhidi uyanış süreci temel sorunlara cevap aramak yerine devrimci bir heyecan ile tevhidi bir devlet yapısını önceledi.Gizlilik ,yarı açıklık ve sonrada kitleleşme gibi bir kategorizasyona gidildi.Parti ile devrim yapacağını düşünenler 28 şubat sonrası büyük bir hayal kırıklığına uğradılar.Parti dışı mücadele verenlerde aynı hayal kırıklığı içerisinde eriyip gittiler ve bu hayal kırıklığı daha çok ferdileşmeye yol açtı.Aslında hayal kırıklığının temel nedeni baştan beri hatalı olan en büyük hedef olarak devrim yapmak ve devleti ele geçirmek isteğiydi.Fakat öncelenmesi gereken Kuran’ı hayata hakim kılma, toplumun yeniden inşası ve Kuran neslinin yeniden oluşturulmasıydı.Rabbimizin sünnetullahı gereği doğru adımlar atılmadan sonuca gidilmek istendiği için devrimle devlet kurulamayacağı anlaşılınca diğer ikincil nedenlerinde etkisiyle tüm yapılarda hayal kırıklığı ve dağılma yaşandı.”

Konuşmasının sonunda Türkiye deki İslami hareketlerin temel zaafları üzerinde duran Türkmen, özetle şu başlıklara değindi.
1-Kuran ve sünnet savunuculuğu yapanların usul zaafları
2-Gaybi ve itikadi konulardaki usul zaafları
3-Tarih ve toplum analizinden kaynaklanan zaaflar
4-Merhale tasavvurunun oluşmaması bu yüzden mücadelenin hangi safhasında olunduğunun belirginlik kazanmayışı
5-İslami duyarlılıkla İslami bilincin karıştırılması

Süreç içerisindeki olumluluklara değinen Türkmen “Bu süreç içerisinde insanlar fetva aramaktan vazgeçip, Kuran ve sünnet ile konuşmaya başladılar .Mezhepçilik taassubu büyük ölçüde aşıldı.İslami kimlik kazanımları ve yapacağımız işlerde sağlıklı delil arayışımız arttı.Geçmişten gelen kazanımlarımız artarak güçlendi ve bu sayede eskiye oranla topraklarımız çok daha verimli bir hale geldi” dedi.
Bu içerik 2288 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon