Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   ALTERNATİF EĞİTİM KONFERANSLARI  >  2007
 
GELENEKSEL DİN ALGISINDA MESİH VE MEHDİ İNANCI
Tarih: 03/12/2007
   


Alternatif eğitim konferanslarının bu haftaki konuğu Prof. Dr. İbrahim Sarmış’tı.

"GELENEKSEL DİN ALGISINDA MESİH VE MEHDİ İNANCI"
Alternatif eğitim konferanslarının bu haftaki konuğu Prof. Dr. İbrahim Sarmış’tı. Sarmış; “Geleneksel Din Algısında Mesih ve Mehdi Anlayışı” konulu konferansında, ilk olarak tarihte yaşanan kurtarıcı inancının bu güne kadar gelişme sürecini gündeme getirdi.Kurtarıcı inancının, Yahudilerden Hıristiyanlara, oradan da Müslümanlara intikal ettiği, tarih boyunca bir çok toplumun yaşadıkları zorluk ve sıkıntıların akabinde, bu türden düşüncelere saplandıkları üzerinde durdu.Özellikle peygamberlerini kaybetmiş olan ve uzun bir süre iktidar elde edemeyip, zulüm ve baskıya maruz kalan Hıristiyanların Hz.İsa’nın tekrar dönmesi düşüncesini daima diri tuttuklarını hatırlattı. Daha sonra bu düşüncelerin İslam dünyasında da etkili olduğunu söyleyen Sarmış şöyle devam etti;

“Hz. İsa eceliyle ölmüştür. Bunu Kur’an’ın açık naslarına rağmen kabul etmek istemeyenler, Hıristiyanların inancının bir benzeri şekilde, göğe kaldırılıp orada yaşadığını ve dünyaya geleceğini değerlendirirken, şu âyeti gösterirler: “Bilakis Allah onu (İsa’yı) kendi nezdine yükseltmiştir (rafeahû).” (4/Nisâ, 158) fakat bu ifadeyi tek başına ele alıp “Hz. İsa ölmedi, o halen yaşıyor” diyemeyiz. Ref’ (yükseltme)den maksat, İsa (a.s.)’ın derecesinin ve konumunun yükseltilmesidir. Bunun manası şu şekildedir: “Allah İsa’yı onlardan korumuştur. Onlar onu öldürmeyi gerçekleştirememişlerdir. Hatta Allah onların tuzaklarını boşa çıkarmış ve onu kurtarmıştır.Onu eceliyle vefat ettirmiş; böylece de onun derecesini yükseltmiştir. Böylece âyet, Allah Teâlâ’nın şu sözüyle tamamen uyuşmaktadır: “Seni vefat ettirecek, seni Bana yükseltecek (ref’) ve seni küfreden kimselerden tertemiz kılacağım.” (3/Âl-i İmrân, 55). Bu âyet, onların İsa’nın cismiyle, diri olarak ref’i konusundaki tezlerini çürütmektedir.Tüm bunlar, onun şânının ve derecesinin yükseltilmesindeki mübâlağaya işaret etmektedir. Hz. İsa’nın: “İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine tanık idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız Sen oldun” diye söylemesi onun bir beşer olduğunun ve ne kadar büyük olursa olsun, ölümünden sonra, dünya üzerinde tasarrufun olmadığının bir göstergesidir.Zaten böyle bir şey, beşer olmakla çelişir. Ve bütün peygamberler de beşerdir.”
Ardından Hz İsa’nın peygamber olarak inmesi veya Hz. Muhammed’in şeriatına tabii olarak inmesi görüşleri üzerinde duran Sarmış şöyle dedi;
“Eğer Hz. İsa’nın yeryüzüne bir peygamber olarak ineceği iddiasını ele alırsak bu Kuran’a terstir.Çünkü,Kuran’da Hz.Muhammed’in nebilerin sonuncusu olduğu sabittir. Eğer Hz. İsa nebi olarak değil Hz. Muhammed’in şeriatına tabi olarak indirilecekse bu da Hz İsa’nın nübüvvetten tabiiyete doğru düşürülmesi demektir ve bir nev’i tenzil-i rütbe sayılacağından doğru olmaz .Ayrıca Kur’ân-ı Kerim, Hz. İsa’yı bir peygamber olarak tanıtır. Onun peygamberliği, daha doğumunun ilk gününde ilân edilmiştir: “Çocuk şöyle dedi: ‘Ben Allah’ın kuluyum. O, bana Kitap’ı verdi ve beni peygamber yaptı.” (19/Meryem, 30). Hz. Muhammed (s.a.s.) ise, peygamberlerin sonuncusudur: “Muhammed, sizin erkeklerinizden hiç birinin babası değildir. Fakat O, Allah’ın rasûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilir.” (33/Ahzâb, 40). Hz. İsa’nın Hz. Muhammed (s.a.s.)’den sonra dünyaya gelmesi, bu âyetler ışığında değerlendirilince mümkün değildir. Gelmiş olsa, son peygamber Hz. Muhammed değil; Hz. İsa olur. İkinci gelişinde Hz. İsa’nın peygamber olmayacağını iddia etmek, abestir. Hz. İsa, Kuran’ın tanıttığı şekliyle bir peygamberdir. Peygamberliği olmayan bir İsa’nın diğer insanlardan farkı, etkisi, inandırıcılığı ve gücü ne olabilir?”

Konuşmasının bir bölümünde mehdi inancı üzerinde duran Sarmış şöyle dedi;
“Kuran’da mehdi’yi gösteren en ufak bir işarete de rastlamak mümkün değildir mehdi inancı siyasî olayların Müslümanları fırkalara ayırmasından sonra daha çok gündeme gelmeye başlamıştır. Âhad ve zayıf haberlerin dışında sağlam dayanağı bulunmamaktadır.Mehdi ve Hz. İsa’nın gökten inme beklentisi, birçok Müslüman’ı ümitsizliğe ve görevini yapmamaya sevk etmiştir. Öyle ya, nasıl olsa mehdi gelecek ve dünyayı düzeltecek, zulümleri önleyecek, insanlara hidâyet dağıtacak… Bu hayal nicelerini boş beklentilere sevk etmiştir. Niceleri bu umut sebebiyle yapması gereken en basit görevleri bile savsaklamış, kendisine zulmedenlerle mücadele etmeyi terk etmiş, zâlimlere karşı çıkma görevini gelecek mehdiye bırakmıştır. “

Konuşmasının sonunda bu beklentilerin hiç birinin doğru olmadığını ifade eden Sarmış; bu yanlış anlayışların terk edilip bir an önce herkesin kendini kurtarmak için mücadele etmesi gereği üzerinde durdu ve şöyle dedi;

“İsa veya Mehdi beklentisi içinde olanlar, kendi üzerine farz olan görevleri, kurtarıcılara havâle etmekte ve kendi ödevlerini unutarak ertelemektedirler. Bu Müslümanlar için sağlıklı bir düşünce tarzı olmadığı gibi, İslam dininde de temeli olmayan sakat bir anlayıştır. Biz, İslâm’ı yaşadığımız ve çevremize hâkim kılmaya çalıştığız müddetçe görevimizi yerine getiriyoruz demektir.Bunun dışındakiler bizi fazla ilgilendirmemelidir. Çünkü Allah zaten bizi bazılarını beklemeye çağırmıyor. Her Müslüman’ın hidâyete götüren, hidâyet veren anlamında Kur’an’a uyması kurtuluş için yeterlidir. Kurtarıcı beklemeyi bırakıp kendimiz kurtarmaya çalışmalıyız böylelikle hiç değilse kendimizi kurtarmanın yolunu bulma uğraşı içinde olmalıyız.”

 

Bu içerik 2457 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon