Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2012
 
28.12.2012 Cuma Hutbesi
Tarih: 28/12/2012
   


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا “Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar” {nisa:65}

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

 

فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ

 

يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا

 

“Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar” {nisa:65}

 

Bugün Hicri 15 safer 1434 cuma;

 

Cahiliye, yaşanmış tarihi bir dönem değildir. Beşerin beşere kulluğu söz konusu olan bütün hayat metodlarını, nizamlarını kapsar. Bugün yeryüzünde egemen olan bütün hayat metodları ve nizamları istisnasız bu kapsamın içindedirler. Beşerin tabii olduğu bugünkü sistemlerin tümünde, insanlar, düşüncelerini, ilkelerini, ölçülerini, değerlerini şeriat ve kanunlarını, gelenek ve göreneklerini kendileri gibi insanlardan alıyorlar. Bu durum, her yünüyle cahiliyenin ta kendisidir. Bazısının bazısını Allah'tan başka rabler edinmesiyle beşerin beşere kulluğu esasına dayanan cahiliye...

 

İslam ise, insanların düşüncelerini, ilkelerini, ölçülerini, değerlerini, şeriat ve kanunlarını, gelenek ve göreneklerini, almada başvurdukları yegane merci Yüce Allah olduğundan; beşerin beşere kulluk yapmaktan kurtulduğu biricik sistemdir. Başlarını eğerken, yalnızca Allah'ın önünde eğerler. Yasalarına itaat ettiklerinde bir tek Allah'a itaatleri söz konusudur.

Sistemine boyun eğdiklerinde yalnız ve yalnız Allah'a boyun eğmiş olurlar... İşte o zaman -ortaksız- Allah'a boyun eğmiş olurlar. İşte o zaman, yalnızca o zaman -ortaksız- Allah'A kul olmak suretiyle, kullara kul olma zilletinden kurtulmuş olurlar... İşte her çeşidiyle cahiliye ile İslam arasındaki yol ayrımı.

 

Bu dinin yani İslam'ın, ya da genel bir ifadeyle tarih boyunca gelen bütün resullerin tebliğ ettiği Allah'ın dinin ele aldığı temel sorun yeryüzünde uluhiyetin ve kullar üzerinde rububiyetin kime ait olacağı sorunudur. Diğer bütün sorunlar, insanları ilgilendiren ve bütün konular, bu sorulara verilen verilen cevap üzerine ikâme edilir. Uluhiyet ve rububiyet kime aittir? Yarattıklarından hiçbir ortağı bulunmayan Yüce Allah'a... İşte iman budur... İşte İslam budur... Ya da onunla beraber, veya onsuz, bazı ortaklarındır uluhiyet ve rububiyet. İşte inkar budur, apaçık kğfğr budur...

 

Uluhiyet ve rububiyetin Allah'la beraber ya da O'nsuz başkasına verilmesi, kulları hayatında Allah'tan başkasına boyun eğme, itaat etme, kulluk yapma ve insanlardan bir kısmının diğerleri için Allah'ın kitabına ve otoritesine dayanmayan, başka otoritelere dayalı kanunlar, değer yargıları ve ölçüler benimsetme şeklinde ortaya çıkar. Bundan sonra, Allah'a imandan ve İslam'dan söz edilemez. Bu apaçık şirk, fısk ve isyandır. İşin hakikati budur. Allah'ın hukukunu aşmak, bir tek emirde olduğu gibi bütün bir hayat nizamında da olabilir. Sonuç itibariyle ikisi de birdir; çünkü bir tek emir din olduğu gibi, bütün bir hayat nizamı da bir dindir. İnsanların hayat sistemlerini düzenlemede başvurdukları merci, onların uluhiyet ve rububiyete uygun gördükleri merciyi gösterir. İnsanlar bu noktada, ya sadece Allah'a tabii olurlar, ya da müslüman olduklarını iddia etmelerine rağmen O'ndan başkasına tâbi olmak suretiyle şirki ve küfrü tercih ederler.

 

İman ile Allah'ın şeriatıyla hükmetmemek veya ondan hoşnut olmamak bir arada olamaz. Hayatlarında Allah'ın şeriatıyla hükmetmeyenler ya da hükmolunduğunda ondan razı olmayanların kendileri ya da başkaları için kullandıkları iman sıfatı boş sözden başka bir şey değildir. Yalan bir iddiadır. Ve şu kesin nas onların yalanlarını yüzlerine çarpmaktadır. “Onlar mü'min değildirler” {nur:47} Konu sadece Allah'ın indirdikleriyle hükmetmeyen yönetenlerle ilgili değildir. Ayetin işaretiyle yönetilenler de müslüman olduklarını iddia etmelerine rağmen böyle bir durumda iman dairesinden çıkarlar.

 

“Hayır, Rabbine andolsun ki, aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar” {nisa:65}

 

Bu ayetin muhatabı, yönetenlerle beraber yönetilenlerdir de. Allah'ın ve Rasulünün verdiği hükme razı olmayan ve O'ndan yüz çevirenler iman dairesinden çıkmışlardır.

 

28.12.2012

Emrullah AYAN

Bu içerik 2888 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

Emrullah AYAN
  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon