Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   ALTERNATİF EĞİTİM KONFERANSLARI  >  2007
 
Genelde geleneksel cemaatlerin İslam anlayıları ve özelde Nurculuk hareketi ve Said Nursi
Tarih: 05/03/2007
   


İlmi Ve Kültürel Araştırmalar Vakfı ( İLKAV )’ın düzenlemiş olduğu Alternatif Eğitim Konferanslarında bu hafta İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Süleymaniye Vakfı Başkanı Prof.Dr.Abdülaziz BAYINDIR konuştu. Konferansın konusu“Genelde geleneksel cemaatlerin İslam anlayıları ve özelde Nurculuk hareketi ve Said Nursi” idi.

İlmi Ve Kültürel Araştırmalar Vakfı ( İLKAV )’ın düzenlemiş olduğu Alternatif Eğitim Konferanslarında bu hafta İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Süleymaniye Vakfı Başkanı Prof.Dr.Abdülaziz BAYINDIR konuştu. Konferansın konusu“Genelde geleneksel cemaatlerin İslam anlayıları ve özelde Nurculuk hareketi ve Said Nursi” idi.

Katılımın oldukça yoğun olduğu konferansta ilk olarak Kitap ehlinden Hristiyanların kendi kitaplarından sapma ve dinlerini bozma süreçleri ele alındı. Tahrif edilmiş İncilde bile şirk en büyük günah sayılırken ve İncilin hiçbir yerinde geçmeyen İsa nın tanrılığını hristiyan din adamlarnının (ruhbanlarının)tarihsel süreç içerisinde dinlerine kattıklarını vurgulayan Bayındır, İsa’nın Tanrının elçiliği konumundan “Kutsal Babanın yanında Hristiyanların avukatlığına soyunan” tanrısal özelliliklere sahip bir aracı konumuna yükseltildiğini belirtti. Bayındır Hoca konuşmasında karşılaştığı papazlarla geçen konuşmalarından pratik örneklerde vererek özetle şu konulara değindi


”Baba-oğul ve kutsal ruh üçlemesi Hıristiyanlığa kendiside bir Yahudi olan ve azılı Hıristiyan düşmanı Pavlus tarafından sokuldu. Yönetimin resmi dini olmasının etkisi ile de 300 senelik mücadele sonunda İznik konsülünde İsa’nın tanrı oluşu ve havarilerin mektuplarının da yer aldığı 4 İncil Hıristiyan dininin ana ilkesi sayıldı. Hristiyanlık tarihi boyunca mezhepler ve kilise dinlerine yeni bir sürü şey katmıştır. Martin Luther isimli kişi incilin herkes tarafından anlaşılabileceği ve dini de incile göre yaşamak gerektiğini söyleyerek yola çıkmış ve İncili Almancaya çevirmiştir. Tüm bunlara rağmen teoride İncile aykırı tarafları olmayacağını savunan bu günkü papazların bile tarihsel birikimle gelen bir sürü yanlışlar içinde oldukları aşikârdır.


Yöneticiler kutsanmaya din adamları da bilgilerini veya halkın inançlarını menfaata dönüştürmeye meyyaldir. Hz.İsa Yahudilere gönderilmiş bir peygamberdir. Onlardaki bir takım ağır hükümleri hafifletmek ve Yahudi din adamlarının dinlerinden menfaat edinen tahriflerini düzeltmek için gönderilmiştir. Mesela iç yağları Yahudilere haramdı. Allahu Teala bunu İsa ile helal hale getirdi. Hahamlar daha önce bu iç yağlar size haram diye halktan bedava toplayıp sinagoglarında mum yapıp satıyorlardı. Yani o günün enerji piyasasını ele geçirmişlerdi.Tabi ki İsa nın getirdiği dinden hoşnut olmuyacaklardı.

Gelelim bize .Bizimde bu anlatılan geçmiş dinlerin hikayelerinden ders almamız gerekir.Hıristiyanların kendi kitapları incilden saparak apayrı yollara çıkması,Yahudilerin Tevratı anlaşılmaz kalın yeni kitaplar üreterek dinlerini paramparça etmeleri ilahi vahiyden ayrılmaları sebebiyledir.Temelli olmak için Kurana uymak zorundayız.Okumak değil sadece onu hayata aktarmak.Bunu yaparken de en yakın hayatı(dünya) değil ahireti öncelemek Müslüman düşen vazifedir.Peygamberlerin hiçbir ücret istemeden sunduğu Allah ın dinini tebliğ yolunu tutmamız gerekir.Allah ın dini ise göndermiş olduğu korunmuş Kuran dır.Kuran sünnet ayrımına gerek yoktur.Zaten hiçbir şeyi eksik bırakmayan Rabbimiz Peygamberimizin (A.S) konumunu da Kuranda vazıh biçimde açıklamıştır.Dini biz buradan öğreniriz.Buraya aykırı hiçbir şey bizi bağlamaz.İnsanlar hata yapabilir.Ama Kuran tek doğruyu söyler.

“Maide 67- Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O'nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez.

68- De ki: "Ey Kitap Ehli, Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabbinizden indirileni ayakta tutmadıkça hiç bir şey üzerinde değilsiniz." Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun tuğyanlarını ve inkârlarını arttıracaktır. Sen de kafirler topluluğuna karşı üzüntüye kapılma.”

Dini anlaşılmaz ,zor bir hale getirmemeliyiz.Biraz sonra vereceğim ayette geçen zübur(zebur) kelimesinin bir anlamıda kalın kitap anlaşılması zor kitaptır.Müslümanların dini zorlaştırıp bu kalın kitaplara dağıtmaması gerekir.Elbette ilim ve fikirler olacaktır.Ancak aslı unutmamak ve irtibatı kesmemek kaydı ile.Yoka işlerimiz parça parça ve herkesin yanındaki ile övündüğü bir güruh haline geliriz.

“Mü minun 52. Şüphesiz bu müslümanlık, bir tek din olarak sizin dininizdir ve Ben de Rabbinizim; öyleyse Benden sakının.

53. Ama insanlar din konusunda aralarında bölük bölük oldular. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur.”

Kurandan ayet okuyunca insanların bir kısmı; dur bakalım bu konuda bizim üstad,şeyh veya hoca ne düşünüyor ,ona göre sana cevap vereyim diye konuşuyor.Kendilerini direk Kuranla muhatap görmeye uygun bulmuyorlar.Bu elbette hemen hüküm çıkaralım ,yorumunu yapalım demek değil.Ancak her müslümana Kitabını anlayarak okumak bir vecibedir.Uyulmak için okunur.Güzel kılıflar içinde saklayarak ve ölüler ve hatim için okumak Kurana yapılan enbüyük yanlışlıktır.Anlamak ve yaşamak için okunur.Zihnimizde yine bir problem varsa mutlaka Kuran okumalıyız.Bunun dışında vahiy kesilmiştir.Benim yazdıklarım Allahın murakebesinden geçmiştir veya Allah tandır diyen yalan söylemiştir. Hiç bir insanın yazdığı tek doğru kabul edilemez.

Genelde gruplarda liderler veya ölenleri hatasız,kurtarıcı,en iyi bilen,her an yardıma koşabilecek ve ahirettede Allah katında sözü geçecek kişiler olarak algılanmaktadır.Aynen Hristiyanların avukatlığını yapacak Hz.İsa misali aracılıklarına başvurulacak ulu şahsiyetler olarak kabul görürler.Ancak Allahu Teala Fatiha Suresindede belirttiği gibi sadace kendisine kulluk yapılmasını ve sadece kendisinden yardım dilenmesini müslümanların akidesi yapmıştır.İsim vermeden genel olarak yaptığımız bu konuşmadan inşallah herkes payına düşeni çıkartır.Dinlerini aslından bozarak tamamen ruhbanların dizayn ettiği inançlar haline getiren Yahudi ve Hristiyanlarin tarihleri bize ders olur.

Allahu tealanın uluhiyetine halel getirmeden,ona hiçbir şeyi şirk koşmadan bize düşen bu ilkeler ışığında halimizi sorgulayarak herkesin birey olarak Allaha hesap vereceğini bilerek Allahın dinini doğru anlayıp yaşadığına emin olmasıdır. Alaha Emanet Olunuz....”

İlgili konuların mücmel ifadelerle sınırlandıgı konuşmanın ardından Prof.Dr. Abdulaziz Bayındır hoca’nın dinleyicilerden gelen oldukça yoğun soruları cevaplandırmasıyla Konferans sona erdi.
 

 

 

 

 

 

Bu içerik 2183 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon