Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   HABERLER  >  2007
 
Geleneksel Cahiliyyeden Ayrışma Zorunluluğumuz
Tarih: 22/04/2007
   


PAMAK:"Halkın Sahip Olduğu Cahili Değerleri Islah Etmek Kadar Sistemin Yaygınlaştırdığı Zorla Dayattığı Cahili Değerlerlede Mücadele Etmeliyiz."

PAMAK:"Halkın Sahip Olduğu Cahili Değerleri Islah Etmek Kadar Sistemin Yaygınlaştırdığı Zorla Dayattığı Cahili Değerlerlede Mücadele Etmeliyiz."

Özgür-Der’in düzenlediği “Neyi Hedefliyoruz?” başlıklı müzakereli seminerler serisinin, Mehmet Pamak’ın tebliğci olarak katıldığı “Geleneksel Cahiliyyeden Ayrışma Zorunluluğumuz” konulu oturumu dün akşam Zübeyde Hanım Kültür merkezinde yapıldı.
Seminere İzmir Özgür-Der Başkanı Nurcan Büyük ve Haksöz dergisi yazarlarından Arif Çifci müzakereci olarak katıldılar.
Mehmet Pamak, ilk peygamber Hz. Adem’le birlikte tevhidin başladığını, zaman içerisinde bozulan tevhidî anlayışın ise gönderilen peygamberlerle yeniden ikame edildiğini belirtti. Hem tevhidî hem de cahilî gelenekten bahseden konuşmacı, tevhidî değerlerde olduğu gibi cahilî değerlerin de tarihte köken arayışı içerisinde olduğunu belirtti.

Hz. Peygamber döneminde cahiliyyeden, önce zihinsel sonra fizikî olarak hicret edilerek tevhidî toplumun oluşturulduğunu belirten Pamak, daha sonraki dönemlerde ise Furkan suresinde Peygamberin dilinden şikayetle belirtildiği gibi ümmetin Kur’an’ı terk edilmiş bıraktığını söyledi.
İslam topraklarının hızla genişlemesi ve insanların kitleler hâlinde Müslüman olmasının, İslam’ı doğru anlayıp amelleştirenleri azınlık haline getirdiğini söyleyen Pamak, Müslüman olan insanların eski kültür ve dinlerinde olan bazı inanç ve değerlerinin İslam toplumuna sızarak İslam kılıfında egemen kültürü oluşturduğunu söyledi.
Kur’an temelli din algısının, tevhidî bir gelenek olarak bugüne kadar ulaştığını ancak geniş kitlelerin Kur’an’dan uzak bir din anlayışına sahip olduğunu belirten konuşmacı, medreselerde yüzyıllarca okutulan kitapların, halkın ve ulemanın din algısını gösteren ilginç örnekler olduğunu söyledi.
Mehmet Pamak konuşmasını özetle şu şekilde tamamladı: Tarihî dönem içerisinde edinilen ve Kur’an’la sağlaması yapılmayan din anlayışına her yerde rastlıyoruz. Bu anlayışın sahipleri akrabalarımız, komşularımız, arkadaşlarımızdır. Çoğu zaman da samimi bir şekilde din adına bu değerleri savunmaktadırlar. İlişkileri bozmamak adına bunlara ses çıkarmamak, var olan yanlışlarını ıslah etmemek, ne bizim ne de onların hayrınadır. Ebedî kurtuluşa ulaşmak ancak Kur’ani ilkelere inanıp ona göre amel etmekle mümkündür. Hem kendimizin hem de çevremizdeki insanların Allah’ın rızasına ulaşmasını istiyorsak tıpkı Hz. İbrahim gibi son derece yumuşak bir üslupla tevhidi tebliğ etmek zorundayız.
Halkın sahip olduğu cahili değerleri ıslah etmek kadar sistemin yaygınlaştırdığı, zorla dayattığı cahili değerlerle de mücadele etmeliyiz. Kimileri; halkın sahip olduğu hurafe ve bidatlere savaş açarken sistemin, modernizmin hurafe ve bidatlerini, cahili değerlerini görmezden gelmektedirler. Kimileri de sistemin değerlerine karşı gelirken halkın sahip olduğu cahili değerleri aynen benimseyebilmektedir. Oysa İslami tavır, kimden gelirse gelsin tüm cahili değerleri, ifsadı yok etmeye; tevhidi, adaleti ikame etmek için çalışmayı gerektirir.
Müzakereci Arif Çiftçi ise gelenekçiliğin 19. yüzyılda Louis Massignon gibi Batılı bilim adamları tarafından üretildiğini ifade ederek Batılı değerlerle çatışan anlayışların ötekileştirildiğini, bunun yerine uzlaşmacı anlayışların yerleştirilmeye çalışıldığını ifade etti. Geleneğin hem olumlu hem de olumsuz değerleri barındırdığını söyleyen Çifti, olumsuzlukları ayıklamamız gerektiğini söyledi.
Son müzakereci Nurcan Büyük ise tarihi ve sosyal nedenlerle saf İslam anlayışının tüm toplumu kuşatacak şekilde sürdürülemediğini, Hz. Peygamber örneğinde olduğu gibi İslami kimlikten taviz verilmeden bütün imkan ve araçların kullanılarak tevhidi anlayışın ikame edilmesi gerektiğini söyledi.
Cahili kültürün geleneksel kalıntılarından örneklerin sunulduğu seminerde, aynı zamanda cahiliyenin geçmişten bugüne statükoyu temsil ettiği, ıslah, ihya ve tecdide izin vermediği, devrimci ruh ve anlayışlara düşman olduğu, şirkin her türlüsünü içinde barındırdığı ve siyasal iktidarların bekasını temsil ettiği üzerinde duruldu. Modern ve geleneksel cahiliyye unsurlarının çatışır gibi görünmekle birlikte aslında aynı değer yargılarının karşısında yer aldıklarının da altının çizildi.




Bu içerik 2134 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon