Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   HABERLER  >  2007
 
Düşünce Aleyhine Açılan Davalarda Erteleme.
Tarih: 23/10/2007
   


İLKAV Kapatma Davasının 5. Duruşması, PAMAK Ve TANRIVERDİ’nin 301’den Yargılanmasının ise 1. Duruşması yapıldı.

İLKAV Kapatma Davasının 5. Duruşması, PAMAK Ve TANRIVERDİ’nin 301’den Yargılanmasının ise 1. Duruşması yapıldı.


Bilindiği üzere, 03 Aralık 2006’da İLKAV’ın düzenlediği “Resmi İdeoloji Kıskacında Eğitim Sistemi ve Din Eğitimi” konulu panelden sonra kartel medyasının tahrik edici yönlendirmesi ve Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı M. Ali Şahin’in yönlendirici emri ve hukuka aykırı baskısıyla harekete geçen Vakıflar Genel Müdürlüğü bir yandan İLKAV için kapatma davası açmış, diğer yandan da savcılığa suç duyurusunda bulunarak, konuşmalarda suç unsuru bulunduğunu ihbar ederek cezai takibata geçilmesini talep etmişti.

İşte AKP’li Bakanın ve aynı çizginin seçilmiş bürokratlarından olan Vakıflar Genel Müdürü’nün gayretleriyle nihayet sonuç alındı ve İLKAV Başkanı Mehmet PAMAK ile Öğretmen-Sen Genel Başkanı Yusuf Tanrıverdi hakkında TCK 301’den dava açıldı. Bu davanın ilk duruşması bugün (23. 10. 2007) saat 12.00 de yapıldı. Mehmet Pamak’ın aynı saatte yapılan kapatma davası duruşmasını mazeret göstererek katılmadığı Asliye Cezadaki duruşmaya, Yusuf Tanrıverdi ve avukatı Emrullah Beytar ile M. Pamak’ın Avukatı Hüseyin Yılmaz katıldılar. Mehmet Pamak’ın mazeretini beyan ettiği ve mahkemece zikredilerek dosyaya konulan dilekçesinde ayrıca şu talepte bulunduğu görüldü.

“Dava konusu, birbirinden bağımsız iki ayrı şahsiyetin aynı panelde iki bağımsız konuşma yapmış olmasından ibarettir. Her konuşmacının konuşması kendisini bağlamakta ve ayrıca suçların şahsiliği ilkesi hukukun en temel ilkesini oluşturmaktadır. Bu sebeple, gerek konuşmaların ve gerekse yapılacak savunmaların birbirine karıştırılmaması, birbirini etkilememesi ve hakimliğinizin de bu etkilerden bağımsız bir biçimde karar verebilme imkanını elde etmesi bakımından dosyaların tefriki gerektiğine inanmaktayım.”

Ulus devlete ve askere yönelik ifadeleri hatırlatılarak bunları kabul edip etmediği sorulduğunda, Yusuf Tanrıverdi, bu sözler bana ait ama, bu sözlerin önü ve arkası bir bütün olarak değerlendirilmeli diyerek bu konuda özetle şunları söyledi:

“İLKAV tarafından düzenlenen “Resmi İdeoloji Kıskacında Eğitim Paneli” vardı, ben de konuşmacı olarak davet edildim. İddianamedeki sözleri ben söyledim, ancak bu sözlerin öncesi ve sonrası kesilmiştir. TC. bir imparatorluk üzerine kurulmuş ulus devlettir ve bütün ulus devletlerinin özelliklerini yansıtmaktadır. Ulus devletlerin, kuruluş yapılanmaları gereğince, belli ideolojileri ve bu ideolojileri dayatmaları söz konusudur. Bu tür devletlerde, asıl olan devletin kendisinin ve ideolojisinin korunmasıdır. Esas amacın bu olduğu ulus devlet algısında, halk sadece bir araç ve edilgen bir teba konumundadır. Bizim devlet inancımıza göre, devlet bir kutsal varlık ya da totem değildir. Halkın oluşturduğu sosyal güvenlik ve eğitim işlerinde araç olması gerekir. Devletin millete değil milletin devlete hakim olması gerekir. Ben konuşmamda devlet felsefesi eleştirisi yaptım. Devleti kutsal gören anlayışın faşist devlet anlayışına benzer olduğunu söyledim. Ayrıca eğitimin bir ideolojiye dayanmadan yapılması gerektiğine, eğitim sisteminin özgürlükçü olması gerektiğine ve ailenin inanç ve değerleri esas alınarak çocuğun öğretiminin yapılması gereğine değindim. Mevcut eğitimde ideolojik sistemin dayatmacı yapısı açıkça görülmektedir. Milli güvenlik derslerine de değindim milli güvenlik derslerinin 1998 yılına kadar askerlik bilgisi içeriğinde iken, bu tarihten itibaren kürt meselesinin irtica’nın A.B’nin ve Türkiye için turnusol kağıdı özelliğini taşıyan konular işlendiğini ve gençlerimize bu konuların militer bir bakış açısıyla anlatıldığını söyledim. Ayrıca pedegojik formasyonu olmayan komutanların bu dersi vermesinin sakıncalı olduğunu, 28 Şubat’la birlikte batı çalışma grubu güdümündeki bazı komutanların bu dersleri vesile kılarak okullarda fişleme yaptıklarına değindim. Sonuç olarak, eğitim sisteminin nötr olmasını ve ideolojiden arındırılmasını söyledim. Konuşmalarımın tümü değerlendirildiğinde içinde hakaret içeren herhangi bir konunun olmadığı açıkça görülecektir.”

Yusuf Tanrıverdi’nin avukatı Emrullah BEYTAR ise, “Açılan dava siyasi bir davadır. Biz hakimler savcılar ve avukatlar olarak yargıyı siyasete alet etmememiz ve bu tür davaların tüm ideolojilerden arınmış olarak görülmesi gerekmektedir. Açılan dava bir medya kuruluşunun paneli gündeme alması ve devlet bakanının bunu ihbar kabul ederek bir tahrikle suç duyurusunda bulunmasıyla ortaya çıkmıştır. 301. madde aracılığıyla fikir adamlarının düşüncelerine kısıtlama getirmekte, özgürlüklerin önüne set çekilmektedir.”

Sonuçta 3 Asliye Ceza Mahkemesi, Mehmet Pamak’ın savunmasının da alınması ve konuşma CD’lerinin bilirkişi gözetiminde dinlenmesi için, duruşmayı 28 Ocak 2007 tarhine erteledi.

Aynı gün aynı saatlerde yapılan İLKAV’a yönelik kapatma davası duruşmasında ise, Vakıflar Avukatının yine suçlayıcı bir dilekçesi okundu. Vakıflar Gn. Md. Vekili, İLKAV Mütevelli Heyetini, panelde konuşulan konuları belgelemek amacıyla mahkemeye dosyalar sunması sebebiyle, davayı saptırmaya çalışmakla suçladı. Halbuki, açılan kapatma davası da, ceza davası da, panelde yapılan konuşmalarda ortaya konulan tespitler ve yapılan eleştirilerle ilgiliydi. O halde en doğal şey bu konuların pek çok resmi rapor, araştırma ve ankette de yer alan hususlar olduğunu ve yapılanın, bu yaygın tespitlerden hareketle yanlışın eleştirilip, daha adil öneriler getirmekten ibaret olduğunu belgelerle ortaya koymaktı. İLKAV’ca yapılan da buydu. Ancak bu belgeler karşısında acze düşen Vakflar Genel Müdürlüğü yeni suçlamalarla mahkemeyi yönlendirmeye ve devlet tarafı olmaktan kaynaklanan avantajını, vakfın kapatılmasını sağlama yönünde bir psikoloji oluşturmak üzere kullanmaya çalışmaktadır.

Kapatma davası Hakimi, yine Vakıflar Gn. MD. Vekilinin talebiyle, 3 Asliye Ceza Mahkemesindeki dosyanın celbine ve gelecek duruşmada bu davanın sonucunun beklenip beklenmemesi konusunda karar vermek üzere, duruşmanın 11 Aralık 2007 tarihi saat 10.50’ye bırakılmasın karar verdi. İLKAV-Haber/Ankara

Bu içerik 2101 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon